Hükümet edenlerin klasik hedefleri bilindiği gibi; istikrar, istihdam ve ekonomik büyümedir. Bugünün çağdaş dünyasında ise hükümetler özetle sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı hedeflemektedirler.

Sürdürülebilir kalkınma ile yatırım iklimi arasında şüphesiz pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Şöyle ki, sürdürülebilir kalkınma için yatırımcıyı ülkenize çekmenizin anahtarı “istikrarlı ve öngörülebilir yatırım” iklimidir.

Yeterli iç pazar olmayan KKTC gibi ülkelerde özellikle yükseköğretim, turizm ve emlak sektörü için dış pazar hayati öneme haizdir. Dolayısıyla, başta devlet ve hükümet yetkilileri olmak üzere dış pazarı ve yatırım iklimini olumsuz etkileyebilecek spekülasyonlar, açıklamalar ve kararların idrakinde ve bilincinde hareket etmemiz gerekir.

Yatırım iklimi olgusu, yatırımcının neyin olmasını istediği, neyin olmasını istemediği ile ilgilidir. Genel çerçevede bakıldığında, yatırımcıların bir ülkede aradığı özellikler ise sade, açık ve anlaşılabilir kurallar ile gerekli bilgiye ulaşımı sağlayan etkin yönetsel genyöntemler, politik istikrar, istikrarlı ve şeffaf düzenlemeler altında iş yapma özgürlüğü, güvenli, ipotek edilebilir ve uzun süreli kiralama olanağına haiz arazi, rekabet kurallarına haiz bir piyasa ortamı, başta haberleşme olmak üzere, rekabetçi fiyatlara sahip, güvenilir, sürekli ve güçlü fiziki altyapı, yetişmiş insan gücü, iyi çalışan bir finansal sistem olarak belirtilebilir (http://adudspace.adu.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11607/1121/baki_erdogan_tez.pdf?sequence=3&isAllowed=y).

Yukarıdan da anlaşılacağı gibi; ülkeye gelen yatırımcıların haklarının yargı yoluyla gasp edilmeyeceği ve/veya hükümetin aldığı veya alabileceği kararlarla mağdur edilmeyecekleri konusunda herhangi bir endişelerinin olmaması gerekir. Bu yönde gerekli güvenin tesis edilmemesi halinde dışarıdan yeni yatırımcılar gelmeyeceği gibi mevcutlar da hızlıca ülkeyi terk edecektir.

KKTC emlak sektörünün paydaşları arasındaki muhtemel çıkar husumeti sonucunda gündeme gelen yabancılara emlak satışı olgusu hiç kuşkusuz mevcut ve potansiyel yatırımcılar arasında endişe yaratacaktır. Konuyla ilgili Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve KKTC Başbakanının yabancılara yapılan satışın endişe edecek boyutlara ulaşmadığı yönündeki açıklamaları olumlu karşılanmasına rağmen söz konusu endişeleri gidermeye yeterli olmayabilir.

Olumsuz algı yaratmaya fırsat vermeyecek şekilde behemehal yapılacak açıklama, alınacak bakanlar kurulu kararı ve/veya yasal düzenleme ile emlak sektöründe bugüne kadar yapılan satışlarda herhangi bir mağduriyetin olmayacağı, vergi kayıplarının giderilmesi, emlak sektöründeki istismarı giderecek denetim ve oto denetim mekanizmaların geliştirilmesi, tapuda söyleşmeye bağlanan satışların akıbeti, devletin bundan sonra yapılacak satışlarda bölgesel sınırlama veya yatay değil dikey yapılaşmaya müsaade edileceği gibi hususların hükme bağlanarak deklare edilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak; özensiz ve gayri ciddi davranılarak ülkeye gelen her öğrenciyi suçlu veya mülteci gözüyle bakıp gidilen engelleyici yeni muhaceret uygulamaları ile yükseköğretim sektörünün karnına bıçak sokulduğu gibi benzer bir yaklaşımla emlak ve inşaat sektörünü de mahvetmeniz an meselesi olabilir. BİZDEN UYARMASI….