Uzun yıllar trafikle ilgili çok yazdım, bir süredir ara verdim, izlerim. Yıllarca yazdıklarımın haklılığını görüyorum. BU MAYA DA TUTMADI, TUTMAZ DA gibi çeşitli başlıklarla evire çevire, aşağıdan yukarıdan, soldan sağdan, ortasından kenarından yanlışları, ihmalleri, eksikleri eleştirilerle önerilerle yazılmadık şey bırakmadım. Uyarılar, bilgiler, misaller, tecrübeler, yönlendirmeler bol. Özellikle yeni yol yapımlarında, aksaklık eksiklik ve tedbirlerle ilgili. Bazıları geç de olsa dikkate alındı. Lakin esas trafik hadiselerinin önlenmesiyle ilgili (trafik kazası demiyorum, fazlası bilerek işlenen trafik kuralı ihlali sonucudur zira) neyin nasıl yapılması gerektiğini, yanlış uygulamaları, hatalı davranışları etraflıca aktardık.
TV programlarına katılarak, telefonla bağlanarak katkı koymaya çalıştık. Bazı katılımcılar rahatsız oldu bağlantıyı engellediler. Devletin resmi Trafik organlarının bir iki derneğin önünde değil gerisinde pasif kalmasından, resmi organlardan önce tedbirlerin veya cezaların aylar öncesinden dernek tarafından açıklanmasına, sürücülere hasım gibi suçlu gibi öfkeyle yaklaşılmasına, Bakanlıklarda yetki karmaşasından, acil tedbirlerin ihmal edilmesinden, vatandaşın muhatap olarak derneği değil Devletin resmi organlarını görmek istediğini, güven ve itibarın zayıflamasından, trafik hadiseleriyle can kayıplarının artmasından, trafiğin bu şekilde düzlüğe çıkamayacağından, vatandaşın rahatsız olduğunu dile getiren eleştirilerim çok. Yasalarla sarmalanmış ucunda insan hayatı olan böylesine önemli bir meselede halk Devletin etkisini görmek ister. Ölümlü Trafik hadisesi mahallinde dernek yetkilisinden değil, omuzunda bir okka nişan taşıyan Trafik Müdüründen TV’ye açıklama yapmasını ister ve bekler. Tr. Müdürüne tepkimi belirttim, savunmada bulunmuştu.
Merkezi Lefkoşa’da, kazalarda ve büyük köylerde Trafik Komiteleri kurulsun, her bölge sorunlarını saptasın merkeze bildirsin, belli sürelerle bölgelerde ve merkezde toplansın, yapılması elzem işlerin takipçisi olsun, vatandaşlarla ilgili paydaşlarla işbirliği sağlansın, Trafik seferberliği başlatılsın diye dilimizde tüy bitti, halkın da bu seferberliğe katılması sağlansın, trafik kitapçıkları hazırlanıp bütün evlere dağıtılsın, belirlenecek uygun afişler hazırlansın, bir takvim uyarınca her bölgede trafikle ilgili bilgilendirici toplantılar yapılsın, bilirkişiler halkı bilgilendirsin, filmler gösterilsin, her bölgede kimlerin tehlikeli ve kurallara aykırı araç kullananlar tespit edilsin, temasa geçilsin, hatta Komiteye dahi alınsın ve yararlanılsın vs gibi öneriler aktardım. Kimsenin kulağı bile terlemedi, oluruna bıraktılar. Bu iş sanıldığı kadar kolay değil, kolları sıvamak lazım, işi yoluna koyarsak gerisi kolaydır. Şimdiki yol mayınlı, gidilecek yol değil, el ele verip birlikte mutlak değiştirmeliyiz, tek tek olmaz, ya hep ya hiç, hemen şimdi. Devlet-halk işbirliği içinde olmalı, halkı seferberliğe çekmezsek başarı yakalanmaz. Yollarda kana susayan bu canavarın dişlerini hep birlikte kırmamız lazım.
Aylarca süren beyhude Trafik Müfettişliği projesi, Türkiye’den defalarca getirtilen uzmanlar profösörler, günlerce süren kara nokta beyaz nokta tespitleri, Trafik sorumlusunun geri planda kaldığının başka bir örneğiydi. Üniversitelerde bitmeyen toplantılar, Girne yolunda sergilenen hurda arabalar, Trafik Parkının derneğe verilmesi, burada küçük çocuklara zamansız araba sürüş öğretileri, Beşparmaklarda İngiliz bayan trafikte canından olurken TV’de canlı yayınla salonlarda danışıklı dövüş trafik başarı ödülleri dağıtımı, sonunda da gülücüklerle büyük başarıymış gibi müjde diye lanse edilen trafikte hayatını kaybedenlerin isimlerinin sokaklara verileceği müjdeli haberi. Sert bir şekilde eleştirmiştim, tabelalar takılırken ne diyeceklerini sordum. İhmalleri, tedbirsizlikleri sonucu koruyamadıkları yollarda canlarını yitiren insanların yakınlarına. Sanki madalya takacakmış gibi. Hurda arabaları tüm ülkeye, önemli kavşaklara, meydanlara, özellikle ülkeye giriş-çıkış liman kapılarında sergileyiniz, gelen giden görsün, bir daha da uğramasın diye de eleştirmiştim. Yani anlayacağınız ayın oyun işlerle, bazılarına şirin görünmekle idare ettiler, vatandaşın boşa giden canlarının üzerinden.
Trafik Çalıştayları yapıldı, elit isimlerin davet edildiği duyuruldu günler öncesinden, arkadaşlar sordu aradılar mı diye, hiç ararlar mı TV’ye telefonla bağlanmamı bile istemediler, ceviz öyükler gibi öyüklendi davetliler, ilgisi bilgisi olan olmayan, sıradan yukarıdan aşağıya ahbap, tanıdık. Trafik Müdürü ölümlü trafik hadise mahalline dernek yetkilisiyle gitmesi, çocukları köşe başlarında Başbakanlık kavşağında toplayıp inci boncuk dağıtılması, ateş yakılması ve birçok benzer ayın oyunla güya farkındalık yaratılması, trafik hadiselerini önleme gösterileri hiçbir şeye yaramadı oracıkta kaldı, boşa kürek çekildi. Fazla yazmaya gerek yok. Kısacası, geçmişte çareleri belirttim, önerilerimi yaptım, lüzum gören bulabilir.
Trafikte işlenen suçların neredeyse tamamına yakını bilerek işlenmektedir ki bu en tehlikeli olanıdır. Keşke yanlışlıkla işlense, ikincide işlemez. Ama bilerek işlenirse düzeltilmesi zor, psikolojik sorun var demek. İnsanlar sanki arabaya takla attırmak için gayret ediyor. Trafik meselesinin sosyal kültürel ve psikolojik boyutları da vardır. Ehliyet sınavında psikolog da olmalı diyorum.
Ta Brüksel’den yazmıştım Mecliste trafikle ilgili Araştırma Komisyonu kurulsun. Haftalar sonra adaya geldiğimde Mecliste trafikle ilgili görüşme olacaktı. Konuşmacı Vekiller iki üç kişiye hitap ederdi, ben de aptal gibi 3 saat TV karşısında oturdum sanki bir mok olacak diye. Tam fiyaskoydu. Bin defa trafik seferberliği başlatılsın yazdım, bir defa bile olmadı. Brüksel’de birkaç defa gördüm, senede bir gün ayni tarihte motorlu araçsız trafik günü olur, ülkemizde de yapalım diye yıllar önce çok yazdım galiba bir defa oldu. Sürücüler için defalarca yazdım saat tutsunlar, ayni mesafeyi önce her günkü gibi süratli, ikincide kurallara uyarak sürülsün. Sonuçta zaman farkı kontrol etsinler. Farkın ne kadar az olduğunu görecekler, canlarının değerini de anlayacaklar. Avrupa’da uygulandı, çok iyi sonuçlar alındı.
Söylemek istediğim, ki çok doluyum ve insanlar patır kütür yollarda can veriyor ve ucunda insan hayatı olan trafiği bile çok ayrı ayrı yerlere çektiler, sebebini bilmem, varsa bilen açıklasın. Sanki, birileri kendinin ilgi alanıdır başkalarını yaklaştırmaz, yanaştırmaz, sanki makarna bullidir da hepsini önüne çekmek ister. Yahu, bırakın biraz bilgi ondan biraz bundan, biraz emek diğerinden, tutsun herkes bir kenarından hep birlikte bu belaya bir çare bulalım Devlet - halk el ele. Devlet halk ele ele verip bu sorunu tarihe gömelim diye yazmıştım yıllar önce, bir efendi basında öyle bir saldırdı ki neymiş siyasete karıştırmakmış, devlet karışırsa olmazmış, bir sürü abuk sabuk maskaralık sözler. Şimdi o sözleri tekrar sahibine misliyle yolluyorum. Geçmişte söylediklerimi ki kabul etmezdi, şimdi geveler. Devlete de koşturur, söylediklerim ezberinde.
Umarım Devletin organları geçmişteki ayni yılgınlığa düşmez, dizginleri başkalarına kaptırıp arkasına saklanmaz, geniş bir katılımla her kesimin bilgisinden yararlanma yolunu seçer, bu belanın üstesinden gelmek için halkın yardımını ve desteğini almayı başarır. Öyle Başbakanlık kavşağında her sabah çocuklar dizilsin, günde bir Bakan göstermelik ziyaret etsin, gülücükler, pozlar, bir işe yaramaz, bazılarına bir şeyler kazandırabilir ancak.
Her şey cezalarla çözülmez, cezadan önce de yapılacak çok şeyler vardır elbet. Sıra cezaya geldiğinde her şey olup bitmiştir. Önemli olan, hadise olmadan engellemektir. Marifet kirletilen çevreyi temizlemek veya ceza kesmek değil, kirletmemektir esas. Daima dediğim gibi çevremizi kirletmediğimiz zamana erişirsek işte o gün trafik belasından da kurtulmuş olacağız. Trafik seferberliğine halkımızı da aktif olarak çekmemiz lazım, ülkenin bir ucundan diğer ucuna. Plan program emek bilgi özveri ister. Kolay değil, potansiyel halkımızda vardır, yeter ki halkımızı kazanalım, bilgilendirelim, çekelim trafik seferberliğine, kıralım canavarın kan emen dişlerini. İlla da ceza değil, mesele bu. Sabır, anlayış, sevgi saygı, düşünce, hoşgörü, çözümün anahtarı. Gidişat sanılanın da ötesinde kötüdür, çığırından çıkmıştır, Eve gittiğimizde şükredelim. Herkese kazasız belasız günler.