Yıllardır yaşadığımız tecrübelerden de anlaşılacağı gibi; bir ülkenin para birimi yapısal problemlerden dolayı genel trend olarak diğer paralar karşısında değer kaybedebilir.  Örneğin Son bir yılda ABD Doları’na karşı en çok değer kaybeden beş para birimi Türk Lirası, Arjantin Pesosu, Kolombiya Pesosu, Tayland Bahtı ve Polonya Zlotisidir.

Bu para birimlerinin en fazla değer kaybetmesinin arkasındaki temel nedenler ilgili ülke ekonomisinin yaşadığı ağır veya yapısal problemlerdir.

Türkiye ekonomisinden hepimizin az çok farkında olduğu gibi; paranın devamlı değer kaybına neden olan temel faktörler enflasyon, “enflasyon-paranın değer kaybı-enflasyon” şeklinde özetlenen kısır döngü, düşük faiz oranı ve düşük getiri oranı, bütçe açıkları, dış borçlar, ekonomik istikrarsızlık, siyasi istikrarsızlık, hukuk devleti imajının zayıflaması ve olumlu görülmeyen yatırım iklimidir.

Bir ülkenin yukarıda bahsedilen yapısal problemlerinden dolayı parası genel trend olarak değer kaybetse dahi gerek ülkedeki ekonomik veya siyasi kararlar gerekse yabancı ülke ekonomilerindeki olumsuz gelişmeler nedeniyle kısa süreli de olsa yabancı paralar karşısında değer kazanabilir. İşte Türkiye bugünlerde tam bu süreci yaşamaktadır.

Türk Lirasının günümüzde kısa süreli de olsa yabancı paralar karşısında değer kazanmasının temel nedeni hiç kuşkusuz artırılan politika faizi ve yabancı aktörlere güven veren ekonomik açıklamalardır.

Türkiye’nin Yeni Faiz Politikası ve Güven Veren Kadrosu: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 24 Ağustos 2023 Perşembe günü ağustos ayı politika faizini yüzde 17,5'ten yüzde 25'e çıkardığını duyurmuştu. Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan başkanlığında toplanan Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 750 baz puan artırdı. Para Politikası Kurulu'nun faiz kararıyla ilgili açıklamasında, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar verildiği belirtildi. Merkez Bankası’nın faiz artışından sonra Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise "Kararlıyız! Fiyat istikrarı en büyük önceliğimiz…’’ ifadelerini sosyal medyadan paylaştı (https://tr.euronews.com/2023/08/24/merkez-bankasinin-faiz-arttirimi-doviz-kuru-ve-enflasyonu-nasil-etkiler). Bu kararın ardından ise TL’nin Dolar karşısında değer artışı %5’lere kadar çıktı.

Kur korumalı mevduat hesabı gibi politika faizindeki artışın TL’nin değerindeki etkisinin geçici olmaması için yapısal reformların takip etmesi mutlaka gerekmektedir.

Özetle, faiz artırımının Ortodoks makroekonomik politikalara dönüş anlamına geldiği,  Merkez Bankasının fiyat istikrarı politikasından şaşmadan kararlar alacağı ve kararlara siyasi müdahalenin ortadan kalkacağı, hukuk devleti imajının yapısal reformlarla güçleneceği, mali disiplinden taviz verilmeyeceği ve yabancı yatırımcıyı tekrar ülkeye çekecek şekilde yatırım iklimini iyileştirecek yapısal reformların takip edeceği yönünde piyasalara güven vermediğimiz takdirde TL’deki değer artışının kalıcı olmasına imkan ve ihtimal bulunmamaktadır.