Bu ülkede çok gereksiz tartışmalar, atışmalar, sosyal medyada çok gereksiz paylaşımlar var.
İnanın incir çekirdeğini doldurmayan, zerre önemi bulunmayan ama mide bulandıran, can sıkan bir hayli tartışma…
Dünyadan bir haber, gündemi takip etmeden, bilgi eksikliğiyle, tam emin olmadan herkes bir şeyler söylüyor, yazıyor, başkalarını yargılıyor. Ya da bilerek, isteyerek art niyetli…
Efendim, Apostolos Andreas Manastırı’nda papazı taciz eden adamı eleştiren, kınayan bazı muhalifler, bazı sivil toplum örgütü temsilcileri, özellikle sol kesim Limasol’daki caminin molotof kokteylli saldırıya uğramasını kınamıyormuş…
Yine Apostolos Andreas Manastırı’nın yanına mescit açılması girişimini eleştirenler, kınayanlar da güneydeki cami kundaklanma girişimi için benzer bir tepki ortaya koymuyormuş…
Hemen başta şunu söyleyeyim; “Tepki göstermez” dedikleri kesim, herkesten önce tepki gösterdi, herkesten önce açıklama yaptı ama sen gündemi takip etmezsen, sevmediğin bu kesimi sosyal medyada arkadaş almaz, takipten çıkarırsan, kendini dünyanın merkezi olarak görürsen tabii ki o tepkileri, kınamaları göremezsin.
Ya da görüyorsun da art niyetlisin, görmezden geliyorsun.
Efendim, muhalefet, sivil toplum örgütü temsilcileri, sol kesim, cami kundaklama girişimini kınamamış, eleştirmemiş…
Yalan, büyük yalan… Biliyor musunuz ilk kimler kınadı Limasol’daki camiye saldırıyı?
Birinci Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, ikinci de CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy…
Sonradan horoz kesilenlerin, o saatlerde saldırı olduğundan haberi bile yoktu, cumartesi mahmurluğundaydılar… Tatlı yataklarından bile kalkmamıştı sözde en büyük milliyetçiler, en büyük vatanseverler…
Sabahın erken saatlerinde camiye saldırıyı, internette Rum gazetelerinden Ahmet İlktaç arkadaşımız fark etti. O saat, tüm Kuzey Kıbrıs medyasına baktım henüz hiçbiri vermemişti.
Rum gazetelerinden çevirdik ve Larnaka’daki camiye saldırıyı ilk veren gazete biz olduk…
(Bunu övünmek için söylemiyorum; bir yere bağlayacağım…) Sonra da arkadaşlara dedim ki; “Gelecek tepkileri takip edin, haberlerini yapalım…”
Birkaç dakika sonra ilk açıklamayı yukarıda da dediğim gibi Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay yaptı… Yani muhalefet… “Tepki göstermeyen muhalefet” dedikleri. Özersay, Apostolos Andreas’da olanları da eleştirmişti.
İkinci açıklama da CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy’dan geldi… Yani “açıklama, kınama yapmıyor” dedikleri muhalefet ve aynı zamanda da sol kesim temsilcisi… Akansoy, Apostolos Andreas olaylarını da kınamıştı, camiye saldırıyı da kınadı, saldırganların bulunması çağrısı yaptı.
Daha diğer kesim (o kesim, bu kesim ifadeleri ya da ayrıştırmalarını da hiç sevmiyorum ya neyse), yani kendisini milliyetçi, vatansever ilan etmiş kesimin olaydan haberi yokken ilk açıklamaları bu iki kişi yaptı.
Sonrasında suçlamayı yapanların kastettiği sol kesimden sivil toplum örgütü temsilcileri, siyasi partiler, milletvekilleri de açıklamalar, kınamalar yaptı… Hem de çok sayıda ama görmek istersen tabi…
Mesela TDP Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Özkunt da ilk etapta açıklama yapanlardan birisiydi…
Baktınız mı, gördünüz mü, yoksa kafadan mı savuruyorsunuz? İçinizdeki kötülük mü hortladı da dışarıya vurdu? Yoksa polemik yaratıp, dikkat çekmek mi istiyorsunuz?
Bu değerlendirmelerin içinde yalan, yanlış, çarpıtma da var hadsizlik de… “Açıklama yapmıyor, kınamıyor” dedikleri taraf, ilk açıklama, ilk kınama yapan kesimler…
Siz koro gibi benzer şeyleri sıralayana kadar onlar kınamıştı bu olayı.
Hem sonra “Neden kınamıyorsunuz?” diyene derim ki; “Sana ne? Sen mi karar vereceksin kimin ne zaman ne söyleyeceğine, nasıl tepki göstereceğine?”
İkincisi; “Larnaka’daki caminin saldırıya uğramasına tepki gösterilmiyor” diyenler, kendileri Apostolos Andreas Manastırı’nda olanları normal ve doğru mu buluyor?
Baktım bazılarına, kendileri o konuda tek kelam etmeyenler, şimdi “Limasol’da camiye saldırıyı” sözde eleştirmeyenlere yükleniyor.
Daha önce de “Bazı Avrupa ülkelerinde Kur'an-ı Kerim yakılmasını kınamayanlar, Apostolos Andreas’taki olayı kınıyor” diyorlardı.
Yani o kesimlerin Kur'an-ı Kerim yakılmasını kınamadığını ya da eleştirmediğini bilip bilmeden savuruyorlar… Üzücü olan, bunları söyleyenler arasında yetkili makamlar, bakanlar bile var…
Şimdi şunu da söylemek lazım… Limasol’da camiye saldırıyı ya da Danimarka’da, İsveç’te Kur'an-ı Kerim yakılmasını da kınamak kolaydır. Mesele kendi içinde, kendi vatandaşlarının yaptığı hatayı görebilmektir.
Kendi ülkende, kendi insanlarının yaptığı hataları görüp uyarmak, eleştirmek bir anlamda toplumsal özeleştiridir. Bir ülkede toplumsal özeleştiri yapılabildiği oranda doğrular bulunur.
Kendi ülkende, kendi insanının yaptığı hata sonucu, başka kesimlerin, başka ırkın rencide edilebilişini hissedebiliyor, empati yapabiliyorsan büyüklük odur. Kişisel ya da toplumsal özeleştiri yapamayanlar hata yapmaya müsaittir.
Kıbrıs Türk toplumunun gittikçe azalsa, eskisi gibi olmasa da bu özelliğini seviyorum, kendi içinde de eleştiri yapabiliyor, yetkili makamları kınayabiliyor, yanlışa “yanlış” diyebiliyor, karşı tarafla empati yapabiliyor. Bunu bile çekemeyen, buna katlanamayanlar hatta bunu yok etmeye çalışanlar var.
En kolay ve en iyi anti propaganda yapılabilecek şey, düşmanca söylemler biriktirebilecek alan oluşturmak, barışı, dostluğu dinamitleyecek araç yaratmak, dini yerler üzerinden yapılacak provokasyonlardır. Maalesef Kıbrıs’ta çözüm istemeyen her iki kesim de “Mal bulmuş Mağribi” edasıyla, bunu tepe tepe kullanıyor.
O nedenle dini yerlere yapılan saldırılar en ağır şekilde cezalandırılmalı, kimsenin yanına kalmamalı, provokasyonların önü kesilmeli. Ancak öyle olmuyor, maalesef kendilerine düşmanlık söylemi çoğaltma olanağı sunan bu saldırganları, ellerinden gelse ödüllendirecekler.