Bu kapı meselesi ile ilgili kafa patlatıyoruz ya, kim ne derse desin, Kıbrıs Türk tarafı masaya kapı açmak için otururken, Rum tarafının ‘yapıcı’ dediği önerileri arasında kapı açmak değil, toprak ayarlamasından başka bir şey yok. 

Yani Ersin Tatar’ı bazı işleri yokuşa sürmek konusunda eleştirenler arasında olduğumu söylememe gerek yok sanırım. Ama bu konuda ona haksızlık etmem mümkün değil. 

Evet yanlış okumadınız, bizimkiler kapı diyor, onlar ‘kapı kılığına girmiş toprak’ diyor.

Rum tarafı masaya Kıbrıs’ın kuzeyi ile güneyi arasındaki yurttaşların karşılıklı geçişlerini sağlayacak geçiş kapısı açmak değil, Kıbrıs’ın güneyinden yola çıkan bir yurttaşın, Kıbrıs’ın güneyine daha kestirme bir şekilde varmasını sağlayacak bir koridor oluşmasını istiyor. Bunun için ise gerek Kıbrıs Türk tarafından, gerekse de ara bölgeden bir kısım toprağı kendi kontrolüne geçirmek istiyor. 

Eski Cumhurbaşkanı Akıncı, ‘makuliyet’ diye bir kavram ortaya atmış ve bunu kullanıyordu. Şimdi bakıyorum da o zaman masanın infilak etmesini sağlamak üzere görevli olduğunu düşündüğümüz, Sözcü, Dışişleri Bakanı ve şimdiki Başkan Hristostulides ‘makul’ olmaktan son derece uzak önerilerinin, 13 yıldır kabul görmediği gibi, yine kabul görmeyeceğini biliyor olması gerekmez mi?

“Derdin buysa gel Akıncılar’ı açalım?” demiş masada Cumhurbaşkanı Tatar.  Benim görüşüm ne denli önemlidir o çevrelerde bilmem ama ‘iyi hamle’ demeden geri duramam doğrusu.

“Kiracıköy değil, Luricina. Hade ela” diye masaya, elindeki kozu sürebilmesi de önemli. 

Tatar’ı basın toplantısı sırasında, son derece kendinden emin gördüm.  Daha önceki ve her halinden top çevirmek durumunda olduğu basın toplantılarından farklı olarak, kısa ve net konuştu. Biraz daha özgüvenli. Belli ki, ‘ilgili yerler’ dediği kimseler ve kurumlarla bol bol egsersiz yapmış, olası senaryolar üzerinde çalışmış.    

Artık top çevirmiyor, Cumhurbaşkanlığı seçim yılında girdiğimiz 2025’te halka masadan bir şey getirmek durumunda olduğunu biliyor. Kapı, ya da başka bir şey. Halk bir şey bekliyor. Kapı olur, ilerleme olur, umut olur... Kendisinden bir şey beklendiğinin farkında gibi. 
Kapı konusu artık fiziki bir zaruret. Kendisi de açık yüreklilikle söyledi. Yeni Cumhurbaşkanlığı ve Meclis Yerleşkesi kullanıma açıldığı andan itibaren, Metehan bölgesinde var olan trafik yoğunluğu misli ile artacak. Kıbrıs sorunu ile ilgili beklentisi olmayanlar, Güney Kıbrıs’a geçmeyenler dahi, yaşadıkları trafik kaosu için suçlayacak birini arayacak. O nedenle Metehan’ı rahatlatacak bir çare şart. Tatar, Nikos’tan Metehan’ın güney kanadının genişletilmesi ile ilgili söz aldı ancak yetmez. 

Akıl, Haspolat’ı, belki de Akıncılar’ı emreder. Dünkü BM açıklamasının üçüncü paragrafı çok net. İnsanlar arasında iletişimi ağlayacak, ekonomik bağları güçlendirecek, güven artırmayı hedefliyor bu açılması hedeflenen kapılar. 

Ha, bu sefer, özellikle Hakan Fidan ziyareti sonrası topun kendi alanında olduğunun idrakine varan Nikos, top çevirecekse, o zaman Erenköy ile Kiracıköy konuşulur, ama adına kapı denmez, toprak ayarlaması denir ve katiyen makul ve mantıklı olmaz.