Yoksa, bu günleri de ararız. Bu günkü motorlu araç kullanan nesil bundan böyle bu gün ne ise  odur, belki bir miktar düzelir, yani yerinde sayar da daha kötü olayların yaşanmaması adına katkı sağlar. Trafik hadiselerini tırmandırmaz hiç olmazsa bulunduğu yerde durmasını sağlar. Benim deneyimlerime, ilgime, sürekli takibime ve değerlendirmeme dayanarak diyebilirim ki trafikte gördüklerim öncekilerden daha kötü, daha fazla çeşitte akıl almaz davranışlar bu kadarı da olmaz dedirtir vaziyette.

         Bu güne kadar yaşanmış bunca felaketlere rağmen gerek masum vatandaşlarımızı gerek hatalı sürücüleri aramızdan ayıran, derin üzüntüye sevk eden, ocakları söndüren trafik olaylarını bir iki gün sonra unutup ayni alışkanlıklarla araç kullanılması ayni hamam ayni tas misali sorunun ve tehlikelerin  aynen süreceğini göstermektedir. Büyük oranda personel eksikliği bulunan Teşkilatın Polisiye  tedbirlerle trafik sorununun bir miktar aşağıya çekilmesi söz konusu olabilir, lakin en makul seviyeye  indirilmesi mümkün değil, eğer Devlet-halk işbirliği içinde olmaz, halk trafik seferberliğine dahil edilmezse.

         Günün 24 saati tüm yollarda üç beş yüz metre mesafeyle trafik denetimleri yapmak mümkün değil, yüz binden ziyade personel gerek. Bu da olamayacağına göre Polisiye tedbirler bir raddeye kadardır, haa caydırıcı cezalar da etkili olur ama ne kadar, dedik 24 saat her yerde mümkün değil.  Cezalarla korkutmayla birisini doğru yola sevk etmek için (Kaç kişi sevk olur o ayrı) hürriyetinden alıkoymak ve sonuçta  masum bir kimsenin hayatının bedelini hiç bir ceza karşılar mı? Alakası yok. Esas, cezaların yanı sıra hadiseleri meydana gelmeden önce önleyebilmektir önemli. Yoksa, alkollü vs  çarptı masum birisini hayattan kopardı ama cezasını da aldı yaklaşımı adil değildir, karşılığı olamaz.

         Amaç hadiselerin faillerini de masumları da koruyabilmek olmalıdır. Trafik kontrollerinde rapor etmekten ziyade rapor edilecek suç olmaması, trafik hadisesine giden siren seslerinin duyulmaması  çok sevindirici olur. Ne kadar az rapor ne kadar az trafik hadisesi ve sıfır can kaybı başarıyı yakaladık demektir. Bu takdirde çevremizin de gayet temiz olacağı şüphesizdir. Trafiği de çevreyi de kullanan bizleriz. O yüzden direksiyon başına geçmeden önceki uzun süreçte yapılacak çok şeyler vardır. Küçük yaşlardan başlayarak insana sevgi saygıyı, hoşgörü anlayışı, sabır gibi değerleri, çevremize ülkemize dünyamıza karşı sorumluluklarımızın bilincinde olmayı benimsemek ve uygulamayı öğretmek ve  öğrenmek gerek.

         Trafiğin öyle zor sosyal bir gereksinim olmasının nedeni, yayasından sürücüsüne kadar herkesin tam bir uyum içinde olmasını gerektirmesidir. Böylesine geniş bir insan yelpazesini uyum içinde olmaya zorlayan başka bir husus yoktur, bu da işin zorluğunu ortaya koymaktadır. Hakiminden hekimine, Bakanından Vekiline, öğretmeninden öğrencisine, Polisinden memuruna, işçisinden ustasına, çobanından kasabına, bahçecisinden çiftçisine vs herkes bir müzik korosundaki sesler gibi ayni tonda uyumlu olmalı, bir tanesinin notaya uymaması nasıl belli oluyorsa, trafikte de kural ihlal edildi mi şap gibi ortaya çıkar anlayacağınıuz.

         Dedik, trafik çok önemli bir konu, teknik bir olay, enine boyuna araştırılmalı, ilgililerden, bilgililerden, bölgelerin sürücülerinden, halktan yararlanılmalı. Bu hususta ayrı birim oluşturulsun demiştik ısrarla, nihayette Trafik Dairesi kuruldu anlar anlamaz memur dolduruldu, paydos saatine uyuldu keyfe bakıldı, bal yapmaz arı misali Devlet dairesi nasılsa, yerinde saydı. Meclis Komitesi dedik havada kaldı, beş paralık iş yapılmadı. Trafik konusu, Devletin, hükümetlerin en umursamadığı husus olmaya devam etti, etmektedir de. Ama Trafik Cenazelerine katılım tamam. Halbuki en önemli ve mutlak çözülmesi gereken iç sorun.

         Zamansız sönen ocaklar, hayatları kararan aileler, geride kalan dul insanlar, yetim kalan çocuklar, evlatsız kalan aileler, yüreği ateş dedeler neneler, kardeşsiz kalanlar, yakınlarını dostlarını arkadaşlarını yitiren insanlar. Gazi Mağusa Trafik Şubesinde Trafik olaylarının tahkikat sorumlusu iken Mağusa’dan Zafer Burnuna, oradan Tatlısu’ya oradan Gaziköy’e bu sınırlar içinde kalan geniş bölgede  meydana gelen hadiselerde öyle vahim hadiselere ve boşu boşuna yitirilen canlara, küçük bir ihmalin dahi nelere mal olduğuna, son pişmanlıklara, feryatlara, perişanlıklara tanık oldum ki çoğu zaman hem görevimi yaptım hem gözlerimden yaşlar aktı. Birbiriyle çarpışarak ölen çok iyi tanıdığım iki kardeşin yakından tanıdığım babalarının beni görür görmez gelip önüme yığılıp feryat ettiğini de acıyla gördüm. Allah kimselere vermesin. Trafikte saniyenin getirdiğini yıl getirmez derler.

         Yollara tümsekler, ortasına beton duvarlar, kenarlarına bariyerler, hız kameraları kurulduğunda ülkede trafiğin ne kötü hale geldiğine feryat etmiştim, çok eleştirmiştim, hele bölgelerden daha çok kamera, daha çok bariyer, daha çok duvar, tümsek sesleri yükseldiğinde önceden işaret ettiğim büyük tehlikelerin kapıdan içeri girdiğini yetkililerin ve insanların da nihayet anladığını anlamıştım. Ya tek şeritli yolları ne yapacaksınız demiştim. Bu bence şu demekti. Halk ve sürücüler olarak biz trafik kurallarına uymayacağız, o yüzden bizi biraz koruması için refüjden hoplayıp karşı şeride geçmemek için ortaya betondan duvar, tarlalara uçmayalım diye kenara çelik  bariyer, tümsek ve radarlarla donatın, biz özel ve müstesna sürücüler olarak yollarda her türlü trafik kuralını rahatça çiğneyelim, arabayı dört teker havada ters çevirebilelim, bize göre yolları hazırlayınız, ayrıcalıklı olsun. Geldiğimiz noktada bunlar da yetersiz kalmakta maalesef.

         Sevgili aileler, bu meselede sizlere çok büyük görevler düşer, genç çocuklarınıza mukayyet olunuz, takip ediniz gözden ırak tutmayınız. Araba kullanırken vaziyeti arkadaşlarından öğreniniz, öğüt veriniz, sürekli uyarınız, hal ve tavırlarını kontrol ediniz, zararlı çıkmazsınız. Dediğimiz gibi, şimdiden çalışmaya başlarsak belki bu belanın önünü keseriz, sonra da gerilere çekeriz hep birlikte İnşallah. Bir yerden başlamak lazım, hepimiz bir ucundan tutmalıyız. Bunun için organize olmalıyız, işte bütün mesele bu kim organize edecek. Ama sakın geçmişteki gibi öyle ceviz öyükler gibi elit insanlarla değil haaaa, hiçbir işe yaramaz sonra, bunu da söyleyim. Herkese kazasız belasız sağlıklı günler.