‘Sayıştay’, ‘Başbakanlık Denetleme Kurulu’ ve ‘Maliye Teftiş ve İnceleme Kurulu’…
Bu saydığım üç kurum, kamuyu yani bakanlıkları, devlet daireleri ve kurumlarını denetleyen kurumlardır.
Sayıştay nispeten diğer ikisine göre daha özerk bir yapıya sahiptir ama Başbakanlık Denetleme Kurulu Başbakanın, Maliye Teftiş ve İnceleme Kurulu da Maliye Bakanının iki dudağına bakar.
Yani görev yapmaları Başbakanın veya Maliye Bakanının onayına bağlıdır.
Mesela bir dairede veya kurumda memleketin en büyük yolsuzluğu dahi olsa Başbakanlık Denetleme Kurulu Başbakandan, Maliye Teftiş ve İnceleme Kurulu da Maliye Bakanından onay alamazsa o olayı soruşturamaz, rapor hazırlayamaz.
Diyelim ki bir şekilde şikâyet gelen daireye gittiler, araştırmalarını da yaptılar, gerçekten bir istismar, bir suç ortaya çıkardılar, raporunu da hazırladılar, yine Başbakan ve Maliye Bakanı o raporu gizlerse, polise, savcılığa göndermezse hiçbir şey olmaz.
Gerçi ülkemizde Sayıştay raporları da ileri götürülmüyor, anlamsız kalıyor…
Nice Sayıştay raporu ortaya çıktı da sonunda hiçbir şey olmadı…
Bana göre Başbakanlık Denetleme Kurulu ile Maliye Teftiş ve İnceleme Kurulu, bu ülke için fazladır, lükstür…
Burası İsviçre değil ki bu kurumlar tamam çalışsın.
Yüzde yüz suçlu olsa, kusurlu bulunsa, istismarı ortaya çıksa da Başbakan kendi partilisi birisinin soruşturulmasına izin verir mi?
Soruşturulsa, rapor ortaya çıksa da o raporu polise ve savcılığa verir mi sizce?
Mümkün değil… Yapmaz, yaptırmaz…
Kendi partilisini korur, o kişinin dahil olduğu ilgili örgütlerin kendisine gelip hesap sormasından korkar, ürkütmek istemez.
Aslında örgütlerden birisi gelip şikâyet etmese de partizanlık ruhlarına o kadar işledi ki kendi partisinden birisinin kendine bağlı bir denetleme kurulu tarafından suçlu bulunmasını istemez.
Kendileri iktidardayken herhangi bir yolsuzluğu ortaya çıkardıklarında yine kendilerine eksi yazdığını düşünürler…
Hatta Başbakan, Maliye Teftiş Kurulu’na da müdahale edebilir, çünkü Maliye Bakanları da Başbakanın ağzına bakar.
Nasıl olsa Maliye Bakanını atayan da Başbakandır ve onun “yapma” dediği hiçbir şeyi yapmazlar. Sakın “O kadar da olmaz” demeyin, oluyor…
Peki hükümet ortaklarından birisine dokunurlar mı?
Hayır onlara da dokunmazlar, raporu hazırlatırlar ve konuyu pazarlık konusu yaparlar.
“Sen şunu yaparsan biz de bunu görmezden geliriz” meselesi…
Hatta biliyor musunuz, parti içi savaşlarda da kullanılır bu iki kurum; yani Başbakanlık Denetleme Kurulu ile Maliye Teftiş Kurulu?
Aynı partiden bazı kişilerle ilgili rapor hazırlatırlar ve bunu koz olarak tutarlar.
Bu iki kurumda personel var ama iş yapmaları istenmiyor.
Özellikle Başbakanlık Denetleme Kurulu, partililere yüksek baremli makam yaratma alanına dönüşmüş durumda, daha doğrusu kurulma amacı da buydu… Kıyak makamı…
Bir de dediğim gibi Başbakanın elinde bir silah gibidir, istediğinde başkalarına karşı kullansın diye…
O kuruma gelip de iş yapmak isteyen ekipler de oldu, kısa dönemlik bazı iyi işler de yapıldı ama sonunda politize olmuş bir kurum ve partizanlığın kitabını yazanların elinde işe yaramaz bir kuruma dönüşüyor.
Maliye Teftiş Kulu ise bazı cesaretli bakanların dönem dönem görev vermesiyle iyi işler yaptı ama o da partizan yöneticilerin elinde işlevini kaybediyor, misyonunu yitiriyor.
Tam da bu konuyla ilgili bir sosyal medya paylaşımı gördüm… Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, bir açıklama yaparak, bir kamu görevlisinin son 2-3 yıldır aynı bakanlıkta bulunan bazı kamu görevlilerine evrakta tahrifat da yaparak yasalara aykırı şekilde ek mesai ve maaşlarının yüzde 15'i kadar her ay vardiya tahsisatı yazdığını ve aylardır devletin fazladan ödemeler yapıldığını söyledi.
Yasalarımıza göre bu davranışın suç teşkil ettiğine dikkat çeken Özersay, bu suçun Maliye Bakanlığı'na bağlı Maliye Teftiş Kurulu raporlarında saptadığını ve bakana gönderdiğini, bakanın bir an önce bu raporları Başsavcılığa göndermesi gerektiğini belirtti.
Gönderir mi sizce? Gönderse partide hatta hükümet ortakları arasında sorun çıkarmış diye bilgiler geliyor. Niye dertsiz başını derde soksun değil mi?
Daha bunun gibi birçok konu ya araştırılmıyor ya da araştırılanlar hasır altı ediliyor. Zaten memlekette bu kadar yolsuzluk varken bu iki kurumun çalışanlarının, müfettişlerinin başını kaşıyacak vaktinin olmaması gerekir ama nerde? Çalışmaları istenmiyor ki?
E o zaman ne gerek var bu iki kuruma? Kapatın Başbakanlık Denetleme Kurulu ile Maliye Teftiş Kurulu’nu… Hatta raporlarını dikkate almadığınıza göre Sayıştay’ı da kapatın. Zaten işlevsiz kurullar olsa ne yazar olmasa ne yazar?
Bu durum bile memleketin ne halde olduğunu gösteriyor. Çok yazık…