Bildiğiniz gibi otostop, tüm dünyada birçok kişinin tercih ettiği ücretsiz ulaşım yöntemlerinden birisidir.

  Biz ada ülkesiyiz, dört bir yanımız deniz, yapamıyoruz ama başka uygun coğrafyalarda otostopla turistik gezi yapanlar, başka ülkelerde gidenler bile vardır.

  Otostop yapmak isteyenler için hangi ülkelerde nelere dikkat edilmesi gerektiğiyle ilgili tavsiyelerde bulunan internet siteleri bile mevcuttur.

   Otostop hem eğlencelidir hem de bazı riskler taşır…

   Örneğin liseye gittiğim 80’li yıllarda bir gün otobüsü kaçırdım, Mağusa’dan köyüme gitmek için otostop yaptım ve bilmeden sarhoş bir sürücünün aracına bindim.

   Sürücü aracı deli gibi kullanıyordu, birkaç kez başka araçlara çarpma tehlikesi atlattık, yoldan çıktık, bankete düştük, az kalsın tarlaya uçacaktık, adam zor toparladı.

    Ödüm patladı, öleceğimi sandım, yarı ömrüm geri gitti, daha varacağım yerin yarısına gelmeden yalan uydurup araçtan indim, o korkuyla da uzun süre otostop yapamadım…

    Ancak o yıllarda sıkça otostop yapardık ve hiç beklemezdik, sürücüler kolay dururdu, hatta koltukları dolu, oturacak yer olmayan araçlarda insanlar sıkışır, yer açar bizi alırdı.

    Ben pek yapmadım ama bazı arkadaşlarımız Mağusa’dan ta Girne bölgesine örneğin Mare Monte Disko’ya otostopla giderlerdi.

    Bizim köyden Mağusa’ya denize otostopla gidenler vardı…

    Ehliyet alıp trafiğe çıktığımda ben de otostop yapan kişileri mutlaka aracıma alırdım…

    Şimdilerde ise otostop yapanlar arttı ama sürücüler artık kolay durmuyor, otostop yapanlar bir aracı durdurmak için akla karayı seçiyor, canını yiyor.

    Hele de akşam saatlerinde ya da gece geç saatlerde bir aracı durdurup binebilmek mümkün değil.

    Ülkede artan kriminal olaylar, insanları korkutuyor, hatta hatırlarsanız geçmişte aracına aldığı kişiler tarafından şiddete uğrayan, parası veya değerli eşyalarını çaldıran kişiler oldu.

    O nedenle insanlar, “Şimdi rahatımda giderken ne diye başıma bela alayım?” diyor ve otostopçuları aracına almıyor.

    Ülkede ortam artık güvenli olmadığı için insanlar korkuyor.

    Ben de artık eskisi kadar otostopçuları aracıma almıyorum, güvenli bulmuyorum.

    İçim ya da vicdanım pek rahat olmasa da üzülsem de pek güvenli bulmadığım için “İyisi mi kafam rahat giderim, dertsiz başımı niye derde sokayım” diye düşünürüm.

     Gece geç saatlerde otostop yapanları gördüğümde gerçekten içim ezilir, almak isterim ama almam, o saatlerde aracıma birisini almanın güvenli olmadığını düşünürüm. Konuştuğum birçok kişi de aynı şeyleri söylüyor, onlar da aynı endişeleri taşıyor.
      Halbuki 80’li, 90’lı yıllarda hiç böyle düşünmezdim, sabah saat 02.00’de, 03.00’te aracıma otostopçuları aldığımı hatırlarım. Mesela bir gün işten dönerken saat 03.00’te iki otostopçu aldım, karanlıkta kim olduklarını anlamamıştım, araca girerken “Nasılsın Ali Abi, iyi ki bizi tanıyıp aldın” dedi gençler.

    Meğerse bizim yan köyden kişilermiş, tanımadan almıştım. Onları almanın tehlikeli olacağı zerre aklıma gelmemişti çünkü…

      Nereden nereye geldik? Şimdi ise endişe ediyorum, güvenli bulmuyorum… Dediğim gibi birçok kişi de benim gibi düşünüyor.

      Bu endişe nedeniyle otostop kültürü zedeleniyor… Ülke artık eski ülkemiz değil ki…

      Bir taraftan da otostop çekenler arttı. Neden mi?

      Çünkü bu ülkede doğru dürüst toplu taşıma yoktur da onun için.

      Tamam tüm dünyada otostop vardır ama bizde neredeyse zorunluluğa dönüşüyor, toplu taşıma araçlarının yetersizliği insanları otostop yapmaya zorluyor.

      Özellikle de ülkemizde öğrenci ya da işçi olarak bulunan ve araçları olmayan yabancı kişiler mağdur oluyor, sıkça otostop yapıyor.

      Ülkemizde şehir içlerinde bile bu kadar çok otostop yapılması, insanların buna mecbur kalması, “toplu taşıma yetersizliğimizin” bir göstergesidir.

      Adeta bir utanç vesilesidir. Ne şehir içlerinde ne de şehirler arası doğru dürüst, sağlıklı, günün her saati kullanılabilecek bir toplu taşıma ağı yok.

      Ne minibüs ne otobüs ne de tren var… Günün her saati, en azından gece yarısına; 24.00’e kadar aksamadan hizmet verecek bir toplu taşıma ağı kurulmalıdır.

      Sağlıklı bir toplu taşıma ağı olmadığı için her evde iki, üç hatta dört otomobil görebiliyorsunuz. Daha fazla otomobil satın al, daha fazla akaryakıt harca… Hem boşuna harcama hem de yollar, sokaklar araçlara yetersiz kalsın. Olan budur, başka bir şey değil.

      Ülkemize gelen turistlerin, üniversite öğrencilerinin ve işçilerin en büyük şikayetlerinden birisi “düzgün bir toplu taşıma ağımızın” olmamasıdır.

     Yıllardır bu şikâyet hem vatandaşlarımız hem de yabancılar tarafından yapılıyor ama ne merkezi hükümet ne de yerel yönetimler bu soruna çare bulabildi. Sanki dünyayı yeniden keşfedecekler.

       Düzgün bir toplu taşıma ağı bana göre bir tür medeniyet göstergesidir, insana kolaylıktır, insana saygıdır, ekonomik bir organizasyondur ama kime anlatacaksın? Ülkeyi yönetenlerin umurunda mı?

      Ülkemizdeki yabancılar şaşkındır, hayal kırıklığı yaşıyor… Hem toplu taşıma yok hem de otostop yapıyorlar, kimse onları almıyor. Siz olsanız ne düşünürdünüz bu ülke hakkında?  Tam bir geri kalmışlık…

      Otostop yapan insanları gördüğümde tüm bunlar geldi aklıma. Modern olduğumuzu sanıyoruz ama aslında birçok konuda tam bir geri kalmış Ortadoğu ülkesi gibiyiz, hatta onlar arasında bazı konularda bizden iyi olanlar bile vardır. “Devletiz” demekle devlet olunmuyor ki…