Ülkemizdeki binaların depreme dayanıklılığıyla ilgili İnşaat Mühendisleri Odası’nın yaptığı ve hükümetin kamuoyuyla paylaşmaktan kaçındığı rapor listeler halinde basına yansıdı.
Eğitim ve sağlık me...
Ülkemizdeki binaların depreme dayanıklılığıyla ilgili İnşaat Mühendisleri Odası’nın yaptığı ve hükümetin kamuoyuyla paylaşmaktan kaçındığı rapor listeler halinde basına yansıdı.
Eğitim ve sağlık merkezleri odaklı 835 bina üzerinde yapılan analizde risk durumuna göre yapılan raporlamada 1974 öncesinden kalan okulların büyük çoğunluğunun tehlike teşkil ettiği görülmektedir.
En riskli 20 binanın bulunduğu bölgeleri incelediğimizde Girne bölgesinde riskli bina bulunmadığını görürüz. Lefkoşa’dan sadece Şehit Tuncer İlkokulu’nun bulunduğu tabloda en riskli 20 binanın 12’si Mağusa Bölgesi’ndedir. En ürkütücü tablo da Lefke içindir. Küçücük yüzölçümüne rağmen en riskli 20 binanın beşi Lefke’den. Bu da aslında kendiliğinden Lefke’nın yıllardır ihmal edildiğinin kanıtıdır.
Aslında etrafımıza baktığımızda Rum’dan ganimet kalan ve Türk bölgelerinde 1974 öncesi yapılan binaların güçlendirilmediği, sadece nüfus arttıkça yeni sınıfların eklemlendiğini görebilmekteyiz.
Aslında tablonun geneli, 1974 öncesinden kalan ganimetin, üzerine bir şey koymadığımız için tükendiğini göstermektedir. Devleti yönetenlerin yıllardır okulların ihtiyacını umursamadığı deprem sonrası yüzümüze vurduğunda ne kadar acıdır ki sorumluların bundan tınlamadığını da görüyoruz.
Devletin sahipsiz bıraktığı, bütçe vermediği okullarda zaruri ihtiyaçları karşılamak için okul yönetimlerinin belirlediği kayıt ücretlerine isyan ettik ama bunun nedenini bilmemize rağmen sebep olanlara yeterince ses çıkartmadık. Okul yönetimlerine isyan edip sustuk. Eğitim Bakanlığı bütçesinde okul ihtiyaçlarının giderilmediği tablo her yıl yinelendi. Gelecek yıl da benzer durumla karşılaşacağımızı düşünüyorum. Çocukların temizlik ve hijyen açıdan korunması bile okul aile birliklerinin çabalarıyla toplanan paralarla karşılandığına her aile şahit olmuştur. Okullarımız, en zaruri ihtiyaçtan bile yoksun bırakıldı.
Ailelerin neredeyse dilencilikle, okul tuvaletlerindeki tuvalet kağıdı ve sabun ihtiyacını karşılamış olması bu amaç için yetersiz bütçe ayıranları rahatsız etmemiştir. Yıllarca tadilat ihalelerine bile geç çıkıp okulların açılma döneminde sınıfların şantiyeye döndüğünü haber yaptık. Her geçen yılda tekrarlanan bu durum bile düzene konulup yaz tatilinde sorun çözülmemiştir.
Belediyelerin dönem başında okulları temizlediğini haber servis etmesini izledik. Normalin övünülecek duruma dönüştürüldüğü ortamlarda beklenti tabana düşürülmüştür.
Eylül ayına onlarca yeni okul inşa edilmesi önümüzdeki en ciddi konulardan biridir. Eğitim Bakanlığı’nın iş adamlarıyla protokoller imzalaması güzel bir süreçtir. Ancak geçtiğimiz yıl ülkemize okul kazandırmak için seferber olan iş adamlarının bu inşaatları yaparken çektikleri zorluklar hafızalardadır. Okul inşa edeceklerin bürokrasiyle uğraşıp enerjilerini tüketmeden bu sürecin işletilmesi bu noktada önemlidir. En azından bu sorunsuz olsun.