Bu ülke torpil ülkesi, yandaşa kıyak ülkesi, yandaşı kollama ülkesi, partizanlığın daniskasının yapıldığı bir ülke… 

 Bu ülkede her şey için torpil var, evet her şey ve istenen herkes için…

 Aklınıza gelebilecek hemen her şeyin torpilinin bulunduğu, her türlü torpilli kişinin olduğu bir ülkede tutuklanan kişiler, zanlılar arasında da torpilliler yok mu?

 Olmaz olur mu? Maalesef bu ülkede zanlıların da torpillisi var.

 Maalesef partizanlık, adam kayırma, bir suçla ilgili tutuklanan, mahkemeye çıkarılan kişiler için de geçerli.

  Bir el uzandı ve tutuklanan, mahkemeye çıkarılan kişi, torpilli bir zanlı, gazeteciler görmesin, fotoğraf çekmesin, neyle suçlandığını dinlemesin diye sabahın köründen gizli saklı mahkemeye çıkarıldı.

   Ne ilginç, bu zanlı kişi mesai bile başlamadan mahkemeye götürülmüş, mesainin ilk dakikalarında salona sokulmuş, kendisine dava okunmuş ve tutuksuz yargılanmasına karar verilmiş… Orada gazeteci yokken işlem tamamlanmış.

  Peki kimmiş bu kişi… Tabii ki kamuoyunda Juju diye bilinen Fatoş Ünal…

  Kimdir bu Fatoş Ünal? Fatoş Hanım, Ulusal Birlik Partisi (UBP) Girne Kadın Kolları Başkanı’dır… Partide oldukça etkili, sözü geçen birisidir.

  Fatoş Hanım, ayrıca Başbakan Ünal Üstel’in ya da Üstel ailesinin aile dostudur.

  Demek ki bu özellikleri, onu polis ve mahkeme önünde ayrıcalıklı kılıyor.

  Başbakandan ve UBP’den torpilli olunca mahkemeye sabahın köründen, yangından mal kaçırırcasına getirilir, gazetecilere görünmeden işi halledilir.

 Peki neyle ilgili mahkemeye çıkarılmış Fatoş Hanım?

 Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi’nde devam eden "sahte diploma" soruşturması kapsamında...

  Suçu neymiş? "Sahte Belge Düzenlemekle” suçlanıyormuş. Adına düzenlenen "sahte diplomayı" teslim almış…

    Mahkeme zanlı Fatoş Ünal'ın yurt dışına çıkışını yasaklamış, tüm kimlik ve seyahat belgelerine el koymuş...

   100 bin TL nakdi teminat yatırmasına, KKTC vatandaşı 2 kişinin 1'er milyon TL'lik kefalet senedi imzalamasına, haftada bir gün en yakın polis karakolunda ispatı vücutta bulunması şartıyla tutuksuz yargılanmasına emir verilmiş…

   Fatoş Hanım bir zanlı… Suçlu olup olmadığını bilmiyoruz, suçlamaların gerçek olup olmadığını da…

   Bir süredir tutuklanacağı söylendiği için ülkeye gelmediği bilinen Fatoş Hanım’la ilgili mahkeme ne karar verir, suçlu bulunur mu bulunmaz mı, onu bilemeyiz.

   Ancak “sahte diploma” meselesiyle ilgili birçok insan tutuklandı, mahkemeye çıkarıldı.

   Bu insanlar daha tutuklanmadan medyanın haberi oldu, öncesinde bile haberler yapıldı, mahkemeye çıkarılırken gazeteciler fotoğraflarını çekti, mahkeme aşaması takip edildi…

   “Sahte reçete” soruşturmasında da hekimler ve eczacılardan oluşan tüm zanlıların fotoğrafları çekildi, duruşmaları gazeteciler tarafından takip edildi.

   “Sahte diploma” soruşturması çerçevesinde bakanlık yapmış ve diğer üst düzey görevlerde bulunmuş kişilerin, elleri kelepçeli fotoğrafları çekilip, gazeteciler tarafından mahkeme oturumları izlenirken, Fatoş Ünal’a bu ayrıcalık neden?

   Fatoş Ünal’ın diğer zanlılardan farkı nedir? Neden kollanmıştır, neden gözden kaçırılmıştır, kimler ona torpil yapmıştır?

   Sakın yanlış anlamayın, “Ben cadı avı yapılsın, herkes deşifre edilsin” demiyorum. İnsanların elleri kelepçeli teşhir edilmesinden zevk alıyor ya da bunu çok istiyor değilim. Zaten biz Bağımsız Gazete olarak, kamuya mal olmuş kişilerin fotoğraflarını ve ismini açık veriyoruz. Diğer zanlıların fotoğrafını ve ismini gizliyoruz.

    Benim itirazım şu; mademki bu iki soruşturma çerçevesinde bir gece önceden ertesi gün kimin mahkemeye çıkacağını herkes öğrendi, mademki herkesi gazetecilerin önünde mahkemeye çıkardınız, mademki tümü de deşifre oldu, buna devam edeceksiniz.

   Bunlar içinde bir kişiye ayrıcalık tanıyıp da gizli saklı mahkemeye çıkarırsanız haksızlık olmaz mı, ayıp değil mi?

   Zanlının da mı torpillisini yarattınız? Yarattılar... Hem de hiç torpil yapılmaması gereken kişiye torpil yaptılar, herkesi aptal yerine koyarak.

   Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, “Biz Fatoş Ünal’ın akıbetini öğrenme konusunda üç kez polise dilekçe verdik, polisin bize cevap vermek için son beş günü kalmıştı, artık çok sıkışmışlardı, bir anlaşma yapıldı belli ki ve yurt dışından Kıbrıs’a gelmek zorunda kaldı” dedi.  

   Muhtemel öyle olmuştur Kudret Hocam ama yine de bir şekilde Fatoş Ünal’a torpil yapmayı becermişler.

   Hani de polis ve mahkemeler nezdinde herkes eşitti? Demek ki öyle değilmiş. Daha torpilli olanlar da varmış…

  Polise ve yargıca yüklenmek istemiyorum… Düz bakarsak polis mesainin ilk saati zanlıyı getirmiş, yargıç da mesainin ilk saatlerinde zanlının meselesine bakmış…

  Ancak düz bakamıyorum işte ben. Mesele düz değil ki düz bakasın. Mesele yamuk olunca oraya düz bakmak mümkün olmuyor.

  Yani ne demek mi istiyorum? Yani istemeyerek de olsa polis ile mahkeme de torpile alet olmuş. Yüksek makamlı kişi veya kişiler onları da alet etmiş bu torpil meselesine.

   Çok haklı bulmasan da polis “Ben emir kuluyum zanlıyı getirmek zorundayım” diyebilir de yargıç bu oyunu bozamaz mıydı?

   Zaten bugün “sahte diploma” soruşturması kapsamında üniversitenin genel sekreteri ve hissedarlarından Serdal Gündüz ile Uluslararası Ofis Sorumlusu Amir Shakerifard, ilk tahkikat duruşması kapsamında Güzelyurt Kaza Mahkemesi'ne çıkarılacaktı. Yani aynı salonda olacaklardı…

   Yargıç “Fatoş Ünal’ı gizleme oyununu” bozma adına, mahkemeye çıkarılmasını geciktiremez miydi? Yoksa o da mı bilmiyordu mahkemeye kimin çıkacağını?

   Neyse bu işin esas sorumlularını es geçip polis ve mahkemeye fazla yüklenmeyelim, onlar da yanlış anlamasın bizi ama onca kişi teşhir edile edile mahkemeye çıkarken, gerçekten de Fatoş Ünal’a ayrıcalık yapılması hiç şık olmadı…

    Bu arada gözden kaçmaması gereken bir şey daha var, “sahte diploma” soruşturmasında tutuklanan kişilerin tamamına yakını hükümetin büyük ortağı UBP’den kişiler ve içinde yetkili etkili isimler var. Bu bir rastlantı değildir, o camianın çürüyen bir tarafının göstergesidir kuşkusuz. Bunu da bir yere not edelim…