Bilindiği gibi; Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçilmesinin hemen ardından ilk ziyaretini ülkemize yaptı.  Bu ziyareti sırasında Erdoğan yaptığı açıklamalar ile  muğlak olmayan net mesajlar vermiştir. Gerek KKTC gerekse başta Rum Kesimi ve Yunanistan olmak üzere uluslararası camiaya bu mesajlar o kadar net verilmiştir ki; maksatlı kesimlerin adeta yağmurdan örnek çıkarımı yapmasına fırsat kalmamıştır. Bu çerçevede, Erdoğan’ın ziyaretini ve açıklamalarını aşağıdaki gibi değerlendirebiliriz:

1.      Erdoğan’ın seçilir seçilmez ilk ziyaretini geçmişte olduğu gibi yine KKTC’ye yapması en fazla önem verdiği millet ve devletin KKTC olduğunu ve hiçbir şekilde Kıbrıs Türk halkını yalnız bırakmayacağını tekraren uluslararası camiaya duyurmuştur.

2.      Erdoğan, Kıbrıs meselesinde Türk tarafının her zaman yapıcı ve sonuç odaklı tutum benimsediğine vurgu yaparak “Kıbrıs Türklerinin müktesep hakları olan egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statülerinin teyidi bizler için olmazsa olmazdır. Müzakere masasına geri dönülecekse bunun yolu KKTC’nin tanınmasından geçmektedir” şeklinde söylemde bulunmuştur.  Bu açıklamalar, bazı kesimlerin iddiasının aksine Sayın Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı ile başlayan yeni siyasette değişiklik olmadığını göstermektedir. Türkiye Cumhurbaşkanı ortaya koyduğu yeni siyasette tutarlı olarak hareket etmektedir. Bilindiği gibi; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Birleşmiş Milletler 77. Genel Kurul toplantısında yaptığı konuşmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmen tanınması gerektiğini BM üyesi ülkelerinin karşısında ifade etmiştir.  Buna paralel, federasyonu empoze etmeye çalışan BM parametrelerine rağmen Kıbrıs Türkünün egemen eşitliği kabul edilmediği sürece müzakere masasına dönülmeyeceği kararlılığını dile getiren Erdoğan, bunun için her türlü bedeli ödemeye de hazır olduğunu açık ve net olarak uluslararası camiaya deklare etmiştir.

3.      Yılan hikayesine dönüp yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız Ercan ile ilgili Erdoğan, KKTC siyasi iktidarının ensesine şamar vurur gibi; Ercan Havalimanına el attığını, eksikliklerinin süratle tamamlanacağını ve 20 Temmuz’da açılacağını açıklamıştır. Erdoğan’dan hemen kısa süre sonra KKTC’yi ziyaret eden T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da Ercan Havalimanı ile ilgili benzer açıklamalarda bulunmuştur.  KKTC’yi ve Ercan Havalimanının kamu-özel ortaklığı sürecini sözde yöneten bizim hükümetlerimiz o kadar, ciddiyetsiz, sorumsuz ve hatta “duygusal” davranmışlar ki; defalarca Ercan Havalimanı için vergi muafiyetlerinde bulunurken Yeni Havalimanı projesinde Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’nın itiraf ettiği gibi, Yeni Ercan Havaalanı binası inşa edilirken sözde bir hata sonucu gümrük ve polis için yer yapılması unutulmuştur.  Kusura bakılmasın ama bunu hata diye topluma yutturmaya çalışmak hükümetin ve bu konudaki yetkililerin bostandaki lamburo (korkuluk) kadar etkili ve yetkili olmadıklarını göstermektedir.

4.      Erdoğan’ın açıklamaları arasında Kıbrıs Türkü için son derece hayati öneme haiz olan diğer bir konu elektriktir. Erdoğan, elektrik sorunuyla ilgili, Türkiye’den kablo yoluyla Kuzey Kıbrıs’a elektrik naklinin sağlanmasının en önemli adımları olacağını kaydederek “Artık Kuzey Kıbrıs’ta elektrik kesintileri gibi bir sorun inşallah kalmayacaktır” şeklinde inanç belirtti. Özellikle son dönemde ilgili sendikanın statükosunu korumak adına elektriği toplumuna karşı silah diye kullanması yanında santrallerden zehirlenmeye devam eden Kıbrıs Türkü için Türkiye’den gelecek elektrik en az su kadar hayati önem taşımaktadır. Dikkat edileceği gibi; Erdoğan, bazı kesimlerin diline pelesenk ettiğinin aksine enterkonnekte sistemden değil Kuzey Kıbrıs’a elektrik naklinden bahsetmektedir. Erdoğan’ın açıklamasından kısa bir süre sonra aynı paralelde akademik ve teknik düzeyde açıklamada bulunulmuştur. Şöyle ki; ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Elektrik Elektronik Mühendisliği Program Koordinatörü Prof. Dr. Murat Fahrioğlu, Türkiye ile KKTC arasında planlanan denizaltından elektrik bağlantısı projesinin teknik olarak hazır durumda olduğunu belirtti.

Sonuç olarak; Erdoğan’ın KKTC ziyareti ve açıklamaları, her ne pahasına olursa olsun Türkiye’nin KKTC’den vazgeçmeyeceğini; BM parametrelerine rağmen Kıbrıs sorununun çözümünde artık federasyon dilenilmeyeceğini, bunun için her türlü bedeli geçmişte olduğu gibi bundan sonrada ödemeye hazır olunduğunu ve TC-KKTC arasında siyasi ve ekonomik entegrasyonun güçlenerek artacağını göstermektedir.