Vadettiğiniz ülke bu mu vatandaşlarınıza? Yokluklar içinde bir ülke…
Bakar mısınız memlekete; elektrik yok, su yok, tüp gaz yok, ilaç yok…
Olanlar da zaten yarım yamalak, “tamam” diyeceğiniz ne var ki?
Bu ülkede hiçbir şey değişmiyor, hiçbir olumsuzluktan ders çıkarılmıyor.
“Şunu da halledelim, bu sorunlar yeniden yaşanmasın” denmiyor.
Aynı sorunları tekrar tekrar yaşıyoruz, birebir diğerlerinin tıpkısı…
Aynı kâbusu tekrar tekrar görür gibi…
Mesela yaz ayları geldi mi elektrikler kesilmeye başlıyor hem de saatlerce…
Geçen sene öyleydi, evvelki sene öyleydi, ondan önceki sene de öyleydi.
Yani ne? Yani bu yıl da böyle olacak, başladı bile…
Mademki bu sorunu yaşıyoruz neden hep diğer seneye devrediyor?
Neden yaz ayları geldi mi elektrik kesintisi çilesi çekiyoruz?
Neden “Bu sorunu çözelim de bu halk çile çekmesin?” denilmiyor?
Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’na (KIB-TEK) yatırım yapılması, bozulanın, kırılanın tamir edilmesi, yenisinin alınması, santralin tam kapasite ile çalışmasının sağlanması gerekirken bunlar neden yapılmıyor?
Israrla yapılmıyor, inadına yapılmıyor, kurumun daha iyi olması istenmiyor adeta.
KIB-TEK’e akaryakıt bile ısrarla ihaleyle alınmıyor, milyonlarca zarara yol açmasına rağmen doğrudan yakıt alımına devam ediliyor.
KIB-TEK’i perişanlığa mahkûm ediyorlar, sonra da biz sürekli olarak elektrik kesintileriyle boğuşuyoruz.
Ülkeyi yönetenler suçlu ama halkta da kabahat var aslında.
Bu yaz da elektrik kesintileri olacağını kim tahmin etmiyordu acaba?
Bilmiyor muyduk yine aynı sorunu yaşayacağımızı? Biliyorduk, herkes biliyordu ama halk yönetenler üzerinde baskı kurmuyor, hesap sormuyor, “hallet bu sorunu” demiyor.
Halk unutuyor, ta ki aynı sorunu yaşayacağı zamana kadar.
Ancak da sosyal medyada veryansın ediliyor ama ne fayda? Ne değişir ki? Hiçbir şey…
Alın işte, saatler süren elektrik kesintileri var, “planlı kesinti” deniyor ama o plana bile uyulamıyor. Tam bir işkence…
Bir de sular kesildi… Buradan da bir ders çıkarmadık…
Geçitköy’de terfi istasyonu pompaları arıza yapmış, kaç gündür ülke susuz…
Arıza olağan şeydir de bir ülkenin arıza anında bir başka planının olmaması tuhaf değil midir?
“Asrın projesi” diye anılan Türkiye’den su getirme projesi gerçekten de şahane bir projedir de bu şahane projede arızalar olduğunda nasıl olur da bir tedbir planımız olmaz?
Böylesine dev bir projenin küçük de olsa bir yedek projesinin olması gerekmez mi?
Hatırlayın, 2020 yılında da arıza oldu, yaklaşık 9 ay susuzluk çektik, perişan olduk ama ondan da ders çıkarılmadı, alın işte benzer sorunları yine yaşadık…
Aslına bakarsanız asrın projesi hayata geçerken, barajları, göletleri ıslah edecektik, yeraltı sularını güçlendirecektik, aşırı çekimler olmayacak, yeraltı sularımız tuzlanmayacaktı, çalışmalar yapacaktık, bir aksilik olursa suyumuz hazır olacaktı…
Peki ne oldu? Hiçbiri olmadı, hiçbir çalışma yapılmadı, yeraltı sularımızı korumak için uğraşmadık, göletleri, barajları dert edinmedik, yağmur suları denize akıp gitti, asrın projesinde bir sorun olursa bir “B” planımız olsun diye çaba sarf edilmedi.
Öngörü yok, ilerisi için bir vizyon yok, sorunları dert edinmek yok.
Ne var? Hep günü yaşamak var, hep popülizm var, hep politik çıkarlar var, hep ‘Bu koltuğu nasıl koruyabilirim?’ kaygısı var…
Mesela Tatlısu- Mersinlik bölgesinde yine yangın çıktı değil mi? Bir haftadır başka arazi ve orman yangınları da çıkıyor…
Ne olacak, dünyanın her yerinde yangın çıkar değil mi? Öyle ya, çıkar da bu küçücük ülkede halledebileceğimiz birçok sorun yanında yangınlar da var. Ne yaptık aynı kâbusu görmemek için? Hiçbir şey yapmadık…
Hiçbir şeyi dert edinmedikleri gibi yangınları da dert edinmiyorlar, dert edinseler durum bu kadar kötü olmazdı.
Ne yapıyorlar? Koşa koşa yanıp kül olan bölgelere gidiyorlar, kameralara poz verip konuşma yapıyorlar, çok lazımmış gibi…
Tabii bu topluma da bunlar müstahaktır, mademki sesini çıkaramıyor, gücünü gösteremiyor bunları yaşamaya mahkumdur. Demek ki aynı kâbusları görmekten bıkmadılar…
Siz sosyal medyada paylaşımlar yapmaya, öfkelenmeye devam edin de tamamadır…