Günümüzde hiç kuşkusuz gündemi meşgul eden en önemli konu Güzelyurt’taki bir üniversite ile ilgili sahte diploma skandalı ve buna bağlı olarak yapılan tutuklamalardır.

İlgili üniversitedeki sahte diploma skandalı sonrası bazı üniversiteler üst perdeden konuşmaya ve hatta adeta fetva vermeye başladılar.

Kendi haline bakmadan yavuz hırsız misali üst perdeden açıklama yapan üniversitelerin başında ise Doğu Akdeniz Üniversitesi gelmektedir. DAÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç, son günlerde kamuoyunu meşgul eden ve üniversite kurumunun itibarını zayıflatan “sahte diploma” skandalına yönelik Doğu Akdeniz Üniversitesi olarak kendilerinin de söz söyleme hakkının doğduğunu düşündüğünü ifade ederek özellikle yüksek lisans verme konusunda bazı üniversitelerin “bunu çok uzun zamandır yaptığını” ve bunun da defalarca dile getirildiğini duyduklarını sözlerine ekledi. Kılıç, ayrıca "daha sıkı denetim mekanizmalarının devreye girmesi artık şart olmuştur” ifadesini kullandı.

Aklımızla alay edercesine üst perdeden konuşan Kılıç, DAÜ’nün işlediği vukuatlar ile Güzelyurt’taki üniversiteyi eleştirecek durumda olmadığının ya farkında değildir ya da bilinçli olarak yönetilen tiyatronun figüranı durumundadır.

Sayın Kılıç, sahte diploma üzerine üst perdeden yaptığı ve daha sıkı denetim talep eden açıklaması ile maalesef ne dürüst ne de samimi davranmaktadır. NEDEN Mİ?

Diploma skandalı bilindiği gibi; ilk kez Güzelyurt’taki üniversitede ortaya çıkmamıştır. Cumhuriyet Meclisi’nden seçilen bir YÖDAK üyesinin lisans diplomasının olmadığı tespit edildiği zaman istifa etmek durumunda kalmıştır. Bu üyeyi ise lisans diploması olmadan doktora programına alan ve unvan veren üniversitenin amiral gemimiz Doğu Akdeniz Üniversitesi olduğu bizleri  Sükutu Hayale uğramıştır. Yani olmayan lisans diplomasına doktora vermek “sahtecililik” olmuyor mu sayın rektör? Dahası DAÜ Doktora programına aldığı ilgili kişiye lisans diploması bile sormadığı ve zaten transkripte bile bakmadığı çok açık ortada…

YÖDAK’ın defaatle yaptığı uyarıyı dikkate almayan ve dolayısıyla otoritesini hiçe sayan Doğu Akdeniz üniversitesi, bahse konu üyenin unvanını halen daha iptal etmemiştir.  Benzer şekilde lisans diploması olmadan aynı kişiye Doçentlik ve Profesörlük unvanı veren Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi de bu unvanları halen daha iptal etmemiştir.

Bilindiği gibi; YÖDAK başkanının da lisans eğitimi, karnesi, yurt dışında bulunduğu süreler ile ilgili konu mahkemeye taşınmıştır. Bu konuda da baş aktör maalesef Doğu Akdeniz Üniversitesi’dir.

Doğu Akdeniz Üniversitesi, halen YÖDAK Başkanı olan Turgay Avcı’yı fark dersleri vererek İşletme Yüksek Lisans Programına kabul etmiş ve mezun etmiştir. Yüksek Lisans Programına kabul etmek için fark veya temel dersleri verdiğine göre; DAÜ Avcı’yı hangi diploma, karne ve ders içerikleri ile kabul etmiştir. Daha fazla sıkı denetim talep eden DAÜ, kendisiyle ile ters düşecek şekilde bu bilgileri de yetkili mercilere sunmamıştır.

KKTC’deki diploma skandalı ve YÖDAK Başkanının durumu ne üzücüdür ki; uluslararası medyanın da konusu olmuştur.

Organized Crime and Corruption Reporting Project (OCCRP)-(Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi), 12 Şubat 2024 tarihli yazısında şu ifadelere yer vermiştir: “Kıbrıs'ın kuzeyindeki yüksek öğrenim gözlemcisi YÖDAK'ın başkanı Turgay Avcı da diplomasının sahte olduğu şüphesiyle soruşturma altındadır” (https://www.occrp.org/en/daily/18465-turkish-cypriot-authorities-arrest-4-in-fake-diploma-scandal).

OCCRP neyin nesi midir? Altı kıtadaki personeli ve Washington, D.C., Amsterdam ve Saraybosna'daki merkezleriyle OCCRP, dünyanın en büyük araştırmacı gazetecilik kuruluşlarından biridir. Eylemi teşvik eden hikayeler yayınlamak için diğer medya kuruluşlarıyla ortaklık kuran, kâr amacı gütmeyen, misyon odaklı bir haber odasıdır. OCCRP aynı zamanda dünya çapında araştırmacı haberciliği geliştiren bir medya geliştirme platformudur (https://www.occrp.org/en/about-us).

Sonuç olarak; KKTC yükseköğretimini bu hale getirenlere söylenebilecek tek şey “ESERİNİZLE OVÜNÜN” olup, DAÜ Rektörü Kılıç’a da verebilecek yanıt “DİNİME SÖVEN MÜSLÜMAN OLSA” sözüyle özetlenebilir.