Lefkoşa’da kırmızı ışıkta durdum, gözüm yan tarafımda duran aracın içindekilere takıldı.

   Şoför koltuğunun yan tarafında bir kadın oturuyor ve kucağında iki çocuk…

   Gözlerime inanamadım, tekrar baktım, evet kadının kucağında, iki- üç yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim iki çocuk…

    Pencere camını açtım, yaptıklarının yanlış olduğunu söylemeye çalıştım ama onlar camı açmadı, içeriden bana bağırıp çağırıp, “sana ne?” anlamına gelen el kol hareketleri yaptılar, muhtemelen bana küfrettiler.

    Yeşil ışık yanınca da süratle uzaklaştılar, bense dondum kaldım, arkadan başka sürücüler bana korna çaldı ve hareket ettim.

    Aracın plakasını almayı akıl edemedim…

    Bu çağda halen böyle ebeveynler olmasını aklım almıyor.

    Ebeveyn dedim de “Nerden biliyorsun o çocukların, anne- babası olduklarını?” diye soracak olursanız; ne bileyim, öyle düşündüm ama ebeveynleri olmasa da bu insanların yaptığı çok yanlış.

    Bir şey daha fark ettim, nedir biliyor musunuz?

    Çocukları kucağında tutan kadın ile otomobili kullanan adamın emniyet kemerleri bağlıydı.

    Kendi kemerlerini bağlamışlar ama kucakta iki çocuk, sürücü ani bir fren bassa çocuklar camdan dışarı fırlayacak, dışarı fırlamasa da cama veya torpido bölümüne falan çarpıp yaralanacaklar. Halbuki o çocukların arka koltukta otursalar bile bağlı olması gerekirken, ön koltukta emniyetsiz bir şekilde kucakta oturuyorlar…

    Yani demek istediğim bu yapılan büyük bir sorumsuzluktur…

    Bu ilk değil, başka zamanlarda da rast geliyorum böyle durumlara, görüyorum otomobilin ön tarafında kucakta çocuk taşıyanları, ancak ilk kez bu kadar yakından görüp, uyarma fırsatım oldu.

   Gerçi uyardım da ne oldu? Neredeyse döveceklerdi beni.

   Bir arkadaşım anlattı, benzer bir durumda o da benim gibi uyarmak istemiş ama araçtaki adam; “Sana ne? Çocuk benim istediğimi yaparım” diye sert tepki göstermiş.

    Yani insanlar yaptığının yanlış olduğunu da kabul etmiyor.

    Bu arada bir arkadaşımın arkadaşı, çocuk arka koltuğa bağlı portbebede olduğunda ağlıyormuş diye ön tarafa kucağına aldığını söylemiş.

    E yok artık… Arka koltuğa bağlı portbebede çocuk ağlarsa ağlasın yahu.

    Ağlamaktan bebek ölmez ama bir frende veya bir çarpmada camdan fırlayacak çocuk ölür.

    Üstelik “Çocuk ağlıyor diye öne alıyoruz” diyen kişi eğitimli bir anneymiş. Gerçekten akıl alır gibi değil…

    Annem çocuğu emniyete almanın önemine değindiğinde, “Ben ağlayacağıma çocuk ağlasın. Siz emniyette olup ağlarsanız sorun olmaz, ağlamaktan çocuk ölmez ama siz emniyette olmaz ve sonucunda ben ağlarsam, onun telafisi yok” derdi.  

    Çok severim annemin “Ben ağlayacağıma çocuk ağlasın” sözünü, o nedenle “çocuk ağlıyor diye ön koltuğa aldık” diyen ebeveynlere bu sözü söylemek isterim.

   Başka şeyler de görüyorum; araç kullanırken çocuğunu kucağına alıp direksiyonu çocuğa veren babaları mesela.

    Benzer bir şekilde kucağında çocuğuna motosiklet kullandıran kişiler de var.

    Ya da biri önünde, ikisi arkada üç çocukla motosiklet kullanan babaları görüyorum, ödüm patlıyor.  

    Ne gerek var böyle risk almaya? Yani bunun anlamı nedir?

   Yapılan yasak, polis görse ceza yazacak ama yani yasak olduğu için değil, emniyetsiz davrandığınız ve çocuklarınızı riske attığınız için yapmamanız gerekir.

    Hatırlıyorum, “emniyet kemeri kuralı” gelmeden önce, çarpmalar, ön koltukta oturanlar için daha yüksek ölümcül sonuçlar doğuruyordu.

    Yine çok eskilerden hatırlıyorum, fren basmalarda kafası torpido bölümüne ya da cama çarpan yetişkinlerin esprisi yapılırdı.

    Yine “emniyet kemeri kuralı” öncesinden tanık olduğum bir durumu anlatayım, hiç unutmam, bir keresinde bir kişinin kafasında şişlik vardı, kahvehanede komik bir şekilde o genç, sürücü frene basınca kafasının cama nasıl çarpıp şiştiğini anlatıyordu.

    Hade o günlerde öyleydi de artık bu gibi şeylerin yaşanmaması gerekiyor.

    Bu arada “emniyet kemeri” dedik de emniyet kemerini takmamakta ısrar eden, bunu bir eziyet olarak görenler var…

   Emniyetini değil, sözde keyfini düşünen kişiler herhalde bunlar.

   “Ön koltukta, kucakta çocuk taşımaya taktın da hangi kuralı ihlal etmiyor ki vatandaşlarımız?” diyebilirsiniz. 

   Evet doğrudur, trafikte birçok kurala uyulmuyor.

   Mesela “alkollü araç kullanma”, “araç kullanırken cep telefonunda konuşma”, “kontrolü kaybedecek kadar, aşırı sürat yapma”, “kırmızı ışıkta geçme”, “dikkatsiz şerit değiştirme” gibi…

   Ölümle neticelenen trafik çarpışmalarında bu kural ihlallerinin rolü büyük ama her zaman gündeme gelmeyen ön koltukta kucakta çocuk taşınması bilinçsizliğine dikkat çekmek istedim.

    Birçok kişi trafik kuralı ihlalinde ısrar ediyor, bu durum eğitim ve bilinç eksikliğimizden kaynaklanıyor, trafik bilincini içselleştiremedik ve bu da bir tür cahillik bence…

   Yukarıda saydığım kural ihlalleri, cahillik, sorumsuzluk, kendini akıllı sanma, bencillik sonucudur.

   “Çocuğu ön koltukta kucağınıza almayın, çok tehlikeli” dediğiniz kişi size, “Sana ne? Çocuk benim, keyif benim” diyor, yani çocuk onun ve öldürebilir…

    Halbuki çocuk senin de olsa onu riske atamaz, öldüremezsin ama kime neyi anlatacaksınız bu tımarhaneye dönüşmüş memlekette?