Her zaman söylerim, trafik bir ülkenin aynasıdır diye, gerçi daha başka hoş olmayan ülkenin asayiş ve düzenini bozan uyuşturucu, şiddet, sirkat, soygun, darp, kavga, insan kaçakçılığı vs gibi halkın huzurunu bozan yasa dışı hadiselerin de etkisiyle camın iki yüzünün de kapkara renge dönüşmesi, ülkenin üzerine adeta kara bulut çökmüş gibi karamsarlığa teslim olması yetmezmiş gibi siyaset arenamızda son günlerde Mecliste yaşanan ve tüm kesimlerce asla kabul edilemeyecek tutum ve davranışların yanı sıra iktidarın büyük ortağının kendi içinde cereyan eden tutarsızlıklarla koltuk sevdalarının büyük çekişmelere hatta kavgalara varan davranışları sonucunda halkın umutsuzluğunu zirveye taşıması, geleceğine olan inancını da yitirmesinde önemli ölçüde etkili olduğu bir gerçek, bu da ayrı mesele.
Yıllardır yazıyoruz, halkımız artan trafik belasından bunaldığından sürekli cezaların artırılmasından, caydırıcı olmasından, yolların bozukluğundan, yol ışıklarının yetersizliğinden, trafik denetimlerinin yetersizliğinden yakınmakta, daha çok hız tespit kamerası, daha çok bariyer, daha çok beton duvar, daha çok tümsek vs talebinde bulunuyor, eylemler yapıyor. Bakınız, daha çok bariyer, kamera, beton duvar, tümsek falan nereye kadar? Daha çok ceza nereye kadar? Bütün ülkeyi yolları tümseklerle, beton duvarlarla kameralarla mı donatalım, fazla cezalar, fazla denetimler! Yani biz insanlar olarak illa başımızda birilerinin topuzla durmasını mı isteriz? O zaman mı akıl koruz? Bana sorarsanız pek faydası yoktur. Neden daha çok beton, bariyer, kamera. Zira, yıllar öncesinden beri bu isteklerin ardı arkası kesilmedi. İstekler yapıldı ama trafik düzeleceği yerde daha da kötü oldu, neden kötü oldu peki? Yollar, büyük ölçüde arttı, çift şeritli yollar da. Evet ışıklandırma, trafik levhaları, yolda çökmeler falan bunlar tam yapılmadı, eksiklikler vardır, yapılmalıdır. Ama eksiklikler vardır, yapılmadı diye, kabahatli yapmayanlardır diye, sürücüler olarak bizler ışıksız yerlerde, çukurlu yerlerde, virajlarda tedbir almayacağız, ayağımızı benzin pedalından çekmeyeceğiz, ve sonuçta bile bile kendimizi ve başkalarını tehlikeye atacağız?
Benim eski mesleğimdi trafik, sonrasında bu güne kadar da ziyadesiyle ilgi alanım olmaya devam etti. Her şeyi tamam olan yollarda da ben çoook gördüm, görüyorum da haddinden fazla sürücünün bilerek yanlış ve ölüme meydan okuyan çok tehlikeli sürüşlerini. Özellikle yol hakkı olan sürücülerin gözüne baka baka kırmızı ışıkta çok sayıda aracın geçtiğini, tehlikeli geçişleri, dur işaretine riayetsizlikleri, voyvodalık, saygısızlık, anlayışsızlık ve sabırsızlıkları. Bizim, yollardan, ışıklardan, betonlardan, tümseklerden, kameralardan daha çok ihtiyacımız olan SABIRDIR, sevgi-saygıdır, anlayıştır, kısacası insanlıktır.
Bu saatten sonra cezalar artsa ne artmasa ne, bu insanı değerler olmadıktan sonra neye yarar? O yüzden diyorum ki, bu soruna çare bulmak için geç oldu amma bir şey değil bir yerden başlamak lazım en azından trafiğin bu kötü gidişini frenlemek lazım. Sonrasında da aşağıya çekmek için kolları sıvamalıyız. Uzun vade için planlar yapmalıyız, bu kangren olan sorun kısa sürede bitmez, zira ne tutulacak yeri kaldı ne kesilecek. Bu nedenle sorunun büyümesini frenlemeliyiz, bakınız bir iki günde 4 insanımız gitti trafikte, ve adına kazası dendi. Hiç de trafik kazası değil, hadisesidir. Kaza yanlışlıkla bilmeden, elde olmadandır. Alkollü, uyuşturuculu, uykusuz, yorgun, ehliyetsiz, aşırı sürat, telefonda konuşmak, dikkatsizlik, tedbirsizlik, umursamazlık vs var madem işin içinde kaza olamaz.
En az 25 yıl önceden bazı haller, istisnai haller dışında cinayet diye takibi yapılsın diye yazmıştım defalarca. Sonrasında az değişiklik yapıldı ama bunu başkaları kendi buluşu imiş gibi sahiplendi, böbürlendi durdu. Tıpkı, Mağusa Hastanesi-Sanayi bölgesi çevre yolu hakkındaki yıllarca çözüm projesini gazetelerde yazdığım gibi, Serbest Liman girişi ile Topçu Bulvarı Sakarya çemberi- trafik ışıkları arası yol için yazdığım gibi, Yeni Salamis-İskele ana yolu eksikleri için de yazdıklarım gibi. Bu işin bir de bu arsızlık, haksız sahiplenme yanı vardır, o başka, mesele değil önemli olan yapılmasıdır.
O yüzden en erken zamanda ki 15 yıl önceden yazarım gene de en erken derim, ülkede trafik seferberliğini başlatmak lazım, gelecek için Devlet-Halk işbirliği içinde bu sorunun üstesinden kolayca gelebiliriz, yeter ki iyi organize olalım. Şimdiden, okul çağındaki çocuklarımıza yaşlarına göre trafik düzenine yardımcı sosyal eğitimi verelim, büyüdükçe daha geniş bilgileri. Dediğimiz gibi insanlık derslerini, güzel duyguları, güzel hasletleri.
Geçmişteki gibi hurda araba teşhiri değil, kavşaklarda inci boncuk dağıtma değil, parklarda yollarda ateş yakma değil, turist bayan gece Beşparmaklarda canından olurken öte yanda salonlarda danışıklı dövüş birbirlerine Trafik başarı plaketi vererek değil, trafikte ölenlerin isimlerini salonlarda ekranlardan halka da duyurarak yollara meydanlara sokaklara verileceğini müjdeli!!!!! haber diye program sonunda açıklayarak değil. Eleştiririm diye TV de canlı yayına bağlanmamı engelleyerek değil, güya trafik Çalıştayları yaparak günler öncesinden ceviz öyükler gibi davetlileri elit insanlar diye duyurarak değil, güya Gönüllü Trafik Müfettişliği Projesinde olduğu gibi aylarca boşuna toplantılar yapılıp milim faaliyet olmadığı gibi değil. Ne ise herkese kazasız belasız günler. Akşam eve gittiğimizde de Şükretmeyi unutmayalım. Trafik magandaları son günlerde yollarda daha fazla kol gezmeye başladı zira.