Ahmet UÇAR

   Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendiksı (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, Ada’nın kuzeyinde Atatürk Öğretmen Akademisi (AÖA) dışında devletin teşvikiyle 22 tane vakıf veya özel üniversitenin bulunduğunu belirterek, benzer nüfus oranına sahip olan Malta’da bir devlet üniversitesi, bir tane de ekonomi üzerine özel butik üniversite olduğunu kaydetti.

   Ada’nın kuzeyinde üniversite sayısının fazlalığının niteliğe, bilimsel araştırmalara yansımadığını dile getiren Maviş, eğitimin parasal konulara indirgendiğini ifade etti.

   Maviş, “Kitle turizmi anlayışıyla, daha fazla öğrenci, daha fazla üniversite, daha az maaş, daha az personel anlayışı ile denetimsiz, patronların eline verilmiş bir yükseköğrenimin ‘diploma’ krizi yaratmasına şaşırmamak gerekir” şeklinde konuşarak, butik otel açma izni gibi üniversite açma izni verenlerin diplomaların para karşılığı dağıtılmasına da sebep olan kişiler olduğunu vurguladı.

   Maviş, siyasi kimliği olan kişilerin sahte diploma ile ilişkilenmiş iddialar ile anılmasının üniversite patronları ile siyasetin kurduğu ilişkinin de araştırılması gerektiğini ortaya koyduğuna işaret etti.

   Sorumluluk almamanın siyasete ve bürokratlara özgün bir hal aldığını belirten Maviş, siyasetin sorumluluk üstlenmeme, ‘Bana bir şey olmaz’ tavrının ve hesap vermeme üzerine kurulu anlayışının yükseköğrenime zarar verdiğini kaydetti.

“İlgili kurumlar sessizliğini koruyor”

   Maviş, yükseköğrenim ile ilgili Meclis, Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu’nun (YÖDAK) doğrudan ilişkili olduğunu dile getirerek, yükseköğrenim kurumları ile ilgili ortaya konulan iddiaların ilk olmadığını ifade etti.

   Maviş, üniversitelerin insan kaçakçılığı; eğitim almadan torpil veya rüşvetle verilen, satılan diplomalar; intihal gibi emek/bilim hırsızlığı ile ilgili birçok defa gündeme geldiğine işaret ederek, ilgili kurumların da sessizliğini koruduğunu anımsattı.

   Maviş, eğitimin para ile ilişkilendirilmesi, öğrenciye müşteri, akademisyene köle gibi davranılmasından, hükümetin yükseköğrenimi gelir getirici bir sektör olarak lanse etmesinden rahatsız olduklarına dikkat çekerek, eğitimin kamusal bir hak olduğunun unutulmaması gerektiğinin altını çizdi.

   Maviş, şöyle devam etti:

   “Diğer bir mesele mevcut veya geriye dönük yüksek lisans, master, doktora yapmadığı halde yapmış gibi belge alanla, almayanın ayırt edilmesini istiyoruz.”

   Maviş, Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP), son 50 yılın 43 yılını hükümette geçirdiğini ve Eğitim Bakanlığı’nda görev aldığını belirterek, Nazım Çavuşoğlu’nun da 3. defa Eğitim Bakanı olduğunu kaydetti.

   Yükseköğrenimin insan kaçakçılığı, intihal, torpil, sahte diploma ile anılmasında gerekli önlemeleri almama noktasında zafiyetleri bulunduğunu dile getiren Maviş, yükseköğrenimin para ile ilişkilendirilmesi ve öğretim üyelerinin özlük hakları noktasında sömürülmesinde de pay sahibi olduklarını vurguladı.

Editör: Ahmet Karagözlü