Gündüz KIB-TEK’e partizanca istihdamları konuşuyoruz, sanki de cezalandırılıyormuşuz gibi gece de elektrikler kesiliyor.

   Bu gece durup dururken elektrikler kesildi.

   Sürpriz değil tabii ki, hep olan şey değil mi?

   Son zamanların en sinir bozucu şeyi değil mi elektrik kesintileri?

   Öyle tabii ki, koca bir yazı huzur içinde geçiremedik.

   Anlaşıldı, insanlar KIB-TEK’ten nefret etsin diye elinizden geleni yapıyorsunuz.

   Partizanca istihdam zaten lanet bir iştir, bu da yetmezmiş gibi, işe alınan kişilere, bunların soyadlarına baktığımızda çıldırasınız geliyor.

   “Lanet partizanca istihdamı nasıl daha lanet yaparım” diye bir çaba var sanki.

   Yatırım yapmadığınız, mahvettiğiniz KIB-TEK’e bir de partizanca istihdam yapıyorsunuz.

   Bazı yönetim kurulu üyeleri utanmadan kendi yakınlarını da işe alıyor.

   Bazı yetkili makamlardaki kişilerin çocuklarını da istihdam ediyorlar ki onlar denetimle ilgili önemli makamlardır.

    Böyle bir ortamda kimi kime şikâyet edeceğiz acaba?

    O da yetmiyor, kurumun yetkili sendikası EL-SEN’in başkanının oğlunu da işe alıyorlar.

    Partizanca istihdamlarla savaş vermesi gereken sendikanın başkanının oğlunun partizanca işe alınması nasıl izah edilebilir ki?

    KIB-TEK’i hem her yönden çökertiyorlar hem de manevi olarak halkın gönlünden koparıyorlar.

    “KIB-TEK halkındır” sözü, anlamını yitirsin diye uğraşıyorlar ve başardılar da.

    Bir taraftan ihale oyunları, belli kesimlere kıyaklar, doğrudan alımlarla kaybedilen milyonlar, diğer taraftan kurumun iyi hizmet verememesi, artırılan elektrik fiyatları ve de elektrik kesintileri…

     Kötü hizmet, pahalı elektrik…

     Bunca entrikanın, alicengiz oyununun, yağmanın, gronkun içinde halk bir de elektriksizlikle uğraşıyor…

     21’inci Yüzyıl’da karanlığa teslim olmak…

     “Ruma muhtaç olmayız” diye böbürlenip, sonra da Rumdan elektrik almak, alamadığında karanlığa mahkûm olmak, Rum elektrik vermediğinde de “düşmanlık yapıyorlar” demek…

     Bu kadar tutarsız, bu kadar pişkindirler de…

     “Eşit egemen devlet” ifadesine insanlar tepki gösterince de onlara “hain” diyeceksiniz ha?

      Batırdığınız KIB-TEK’i halen yontmaya devam ediyorsunuz, üzerinden siyasi çıkar elde etmeye çalışıyorsunuz.

      Kabloyla elektrik gelecekmiş de dertler bitecekmiş…

      Ne zaman, beş sene sonra mı altı, yedi sene sonra mı?

      O zamana kadar ne yapacağız, bu entrikalara boyun eğecek, böyle karanlığa teslim mi olacağız?

      Pahalı elektrik ödeyip, lanet elektrik kesintileriyle mi uğraşacağız?

      Şu an bu satırları mum ışığında, bilgisayarın bitmek üzere olan şarjıyla yarışarak yazıyorum.

      Hava kapalı olduğu için kapıyı dışarı çıktığımda her taraf gerçekten de zifiri karanlık, karşı evleri bile göremiyorum bu koyu karanlıkta.

      Aynen bu ülkenin ve kendimin geleceğini göremediğim gibi.

      Bu ülke insanını zaten koyu karanlıkta bir bilinmeze doğru sürüklüyorsunuz, bu elektrik kesintileri de bunun bir temsilidir adeta.

      İnsanları KIB-TEK’ten, sonra diğer kurumlardan en sonunda da ülkeden soğutup kaçırıyorsunuz.

     Bu ülkeye başka milletlerden insanlar doluşurken, kendi insanınız kaçmanın yollarını arıyor. Bravo size başarıyorsunuz.

     Hade sevinin de devletiniz var, sevinin de eşit egemensiniz ama hiçbir işinizde hayır yok, yalan üstüne bir düzen kurdunuz, o düzenin her gün bir parçası kopup gidiyor, yıkılıyor ama farkında değilsiniz, halkınız yok olduğunda sanki siz orada kalabileceksiniz…