Değişmeyen kural gibidir. Bir yılı geride bırakırken hristiyanın   günah çıkarması misali “eskisinin” muhasebesi yapılır:                              

 “İyi miydi, kötü müydü?”  “Faydalı mıydı yoksa zararlı mı oldu!” “Ne aldı ne götürdü ne getirdi?..”

Bugüne dek benzer sorgularda giderayak kaç “eski yılın” muhasebesini yaptığımı bilmiyorum ama her halde epey olmuştur..

 Ki SÖYLEYİP yazmaya bile gerek yoktur. Kimileri güzeldi, Sağladığı yararları çoktu.. Bazıları “kanlı Noel” namıyla  tarihe geçtilerdi.              

 Nitekim Türklere yönelik Rum saldırılarının başladığı 1963 yılıydı.. Meşum ve  karanlıktılar!..  Türk halkı ilk kez “beka sorunuyla” karşı karşı karşıya kaldıydı. Ya EOKA’nın o yıllarda “tethiş” dediğimiz “terörüne” boyun eğecekti yada “var olma savaşımı” verecekti.. İkinciyi yeğledi, yeğledik..

 Yıllarca Rum saldırılarına karşı kentlerimizi köylerimizi savunduk. Rum Türk karma köylerdeki soydaşlarımız Türk köylerine kentlerdeki Türk mahallelerine göç ettilerdi…

 EVET büyük bir seferberlik vardı. Can güvenliğimizi sağlayabilmek için kaçıyorduk.. Karma köylerden kaçan Türk ahali  tümden Türk olan mahallere, köylere, kentlerdeki yakınlarının yanlarına göç ediyorlardı…                        

 Rahmetlik Denktaş’a göre işte o yıllarımız “karanlıktı!” Sonradan da tarihe “karanlık yıllarımız” olarak geçti. Buna karşın ayni zamanda aydınlığa,  özgürlüğe doğru bir göç, bir ilahi yürüyüştü. Bir toplum kendi ülkesinde yeni yurdunu yeniden kurmak için Güney’den Kuzey’e göç ediyor ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk tohumları ekiliyordu…

NİTEKİM 1974 de o tohumlar yeşermiş, hasat zamanı gelmişti ki dünyada ilk kez Türkiye dışında küçük bir adada minyatür bir Türk topluluğunun adı “Türk yönetimi” olan devleti oluşmuştu..

İŞTE şimdi tarih bunu yazabilir, kaydına geçirebilirdi. Şöyle ki “Dünyada ilk kez Türkiye dışında özgür ve egemen bir Türk Devleti. Ki o yıllarda henüz Azerbaycan gibi Türk Devletleri bağımsızlıklarına kavuşmamışlar egemenliklerinin sahibi olamayan esir Türkler konumundaydılar.. Bu nedenle artık övünçle sevinçle haykırabilirdik: “Yaşasın Kıbrıs Türk Devleti..”

                              ***

ABARTMIYORUM: Ardından gelen 1974 Barış Harekâtıyla birlikte Kuzey’de devlet oluşumuzu ilan edip kutlarken artık dünyada Türkiye ile yan yana bir  Türk devleti daha vardı: “Kıbrıs Türk Devleti..”

İŞTE şimdi bu Devleti yaşatmak var etmek seferberliğindeyiz.. Rum Yunan ikilisinin asla kabul etmediği “Kıbrıs Türk Devletini…”

                              ***

NEDENSE şu yukarıda yazdıklarım yeni bir yıla girerken geldi aklıma.. Çünkü ve ayni zamanda “meğer o kadar kolay değilmiş!” Ne özgür ve egemen bit toplum olmak, ne de devlet kurup yaşatmak..

HEM DE Türkiye gibi  gün günden devleşen bir ülkeye karşın. Üstelik artık hak da veriyorum. “”Devlet olduk demekle olunmazmış!”            

İspatı ile kabulü uzun ve meşakkatli yolları katetmeği gerektiriyormuş..“Bizimdir ” diyeceğimiz boynumuza asılı mührü ile birlikte!

İNŞALLH bu vuslat yeni  yılda hitama ererken o tanınmış Devlet olma hasreti de biter..