Ahmet UÇAR

   Ülkemizde yaşanan sorunlar toplumun psikolojik açıdan yara almasına neden olurken, hastalar ruh sağlığı hizmetlerine ne yazık ki ulaşamıyor.

   KKTC Anayasası’nın 45. Madde’sinde “Devlet, herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini sağlamakla ödevlidir” ifadeleri yer alsa da buna yönelik adımlar atılmıyor.

   Ülkemizde kamusal ruh sağlığı hizmeti veren tek kurum olan Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin en çok hekim sayısına ulaştığı günümüzde bile topluma yetersiz kalması, birçok sorunu beraberinde getiriyor.

   Konuyla ilgili BAĞIMSIZ GAZETE’ye konuşan Evrensel Hasta Hakları Derneği (EHHD) Asbaşkanı Emete İmge, halkın kamusal, ücretsiz ruh sağlığı hizmetlerine erişemediğini dile getirerek, maddi durumu olan kişilerin özel sektöre başvurduğunu ve bunun da fırsat eşitsizliği yarattığını vurguladı.

“Barış Sinir ve Ruh Hastalıkları Hastanesi yetersiz kalıyor”

   Evrensel Hasta Hakları Derneği (EHHD) Asbaşkanı Emete İmge, Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin toplumun tek teşekküllü ruh sağlığı hastanesi olduğunu belirterek, hekim istihdamı yapılmış olsa da bu hastanenin toplum için yetersiz kaldığını kaydetti.

   Hastanedeki hekim sayısının şimdiye kadarki en çok sayıya ulaştığını dile getiren İmge, ancak artan nüfus karşısında yetersiz olduğunu yineledi.

   İmge, sağlığın ülkeye gelen her bireyin hakkı olduğunu ifade ederek, ruh sağlığı konusundaki tek kamusal hastanenin buna yetişemediğini bildirdi.

   “Nüfusunu bilmeyen bir ülke planlamasını nasıl yapacak?” diye soran İmge, bu durumda sağlığın da planlanamayacağını; nüfusun bilinemiyor ve öngörülemiyor olmasının en büyük sıkıntı olduğunu vurguladı.

   İmge, kaynak yetersizliği ve eksikliklerin yaşanmasının hak ihlaline neden olduğuna işaret ederek, sağlık çalışanlarını da olumsuz etkilediğini bildirdi.

“Poliklinik hizmetleri yetersiz”

   İmge, hastanede hem poliklinik hem de yatılı hizmet verildiğini dile getirerek, poliklinik hizmetlerinin de yeterli olmadığını ifade etti.

   Poliklinik sayılarının yetersiz olmasının yanı sıra yatılı bölümlerin de geliştirilmesine ihtiyaç olduğuna işaret eden İmge, bu hastanede zaman zaman kendine zarar verme girişimlerinin yaşandığını söyledi.

   İmge, bu girişimlerin hastalığın doğal işleyişinden dolayı olduğunu duyduklarına dikkat çekerek, ancak bu durumdaki hastaların iyi korunup korunmadığına dair bir çalışmanın yapılıp yapılmadığını bilmediklerini vurguladı.

   Hastaların “güvenlik hakkı”nın bulunduğunu belirten İmge, hastalar kendine zarar vermeye eğilimli olsa bile kendine zarar verecek maddelerden; kesici, delici cihazlardan uzak tutulması gerektiğini kaydetti.

   İmge, bu kendine zarar verme girişimlerinin ölümle de sonuçlandığını anımsatarak, ülkenin tek tam teşekküllü ruh sağlığı hastanesinin geliştirilmesinin büyük önem taşıdığını açıkladı.

“Çocuk polikliniği olumlu gelişme ama o da yetmiyor”

   Barış Sinir ve Ruh Hastalıkları Hastanesi’nde çocuk polikliniğinin de açıldığını dile getiren İmge, bunun iyi bir gelişme olduğunu ancak yine yetersiz kaldığını ifade etti.

   İmge, dünyanın artık çok stresli olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

   “Sınav stresi, boşanmaların çocuklara yansımasından dolayı yaşanan stresler… Çocuklarımız çok streslidir. Geçen yıl yaşadığımız deprem, deprem korkusu, ekonomik sebepler, eğitimin daha çok yarışmaya yönelik olması… Bütün bunlardan dolayı psikolojik danışmanlık hizmetlerine daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Oradaki çocuk polikliniği de psikolojik danışmanlık anlamında yeterli olmamaktadır.”

   Çoğu ailenin, çocuğunu imkanı varsa özel sektördeki hekimlere götürdüğüne dikkat çeken İmge, bunun da istenilen bir durum olmadığının altını çizdi.

   İmge, Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde sürekli kalan hastaların rehabilitasyonu için de yeterli yatırımlar yapılmadığını bilindiği üzerine durarak, hastaları meşgul edecek ve geliştirecek çalışmaların olmadığını anlattı.

“Fiziki koşullar elverişsiz”

   Hastanenin fiziki koşullarının da elverişli olmadığını söyleyen İmge, zaman zaman tuvaletlerin çok kötü durumda olduğu, polikliniğin çok kalabalıklaştığı ve bunun gibi çeşit çeşit şikayetler aldıklarını bildirdi.

   İmge, örgütlenen psikiyatri hemşirelerden aldıkları bilgiye göre de pek çok işin yapılması gerektiğini belirterek, zaman zaman sağlık hizmetlerine erişim, güvenlik ve mahremiyet haklarının edildiğini kaydetti.

“Uyuşturucu bağımlılığı tedavisi savruk durumda”

   Uyuşturucu madde bağımlısı olan bireylerin hizmet alabileceği yer konusunun da tartışmalı olduğunu dile getiren İmge, bu hizmeti zaman zaman Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin zaman zaman da özel sektör olarak Pembe Köşk’ün sağladığını ifade etti.

   İmge, arzu edilenin devletin bu konudaki kapasitesinin geliştirilmesi olduğuna işaret ederek, Alkol ve Madde Tedavi Merkezi’nin (AMATEM)  zaman zaman hizmet sunduğunu ancak ortada bir savrulma durumunun söz konusu olduğunu anlattı.

“Fırsat eşitsizliği yaşanıyor”

   Kamusal ruh sağlığı hizmetlerinin yetersizliğinin sosyal eşitsizliğe neden olduğunu belirten İmge, maddi durumu olanların özel sektörden de yardım alabildiğini ancak böyle bir imkana sahip olmayanların fırsat eşitsizliği yaşadığını kaydetti.

   İmge, kamu sağlık hizmetlerine erişilebilmesi gerektiğini dile getirerek, bu ülkede çalışıp vergisini veren kişilerin sağlık hizmetlerine ücretsiz bir şekilde ulaşabilmesinin bir hak olduğunu ifade etti.

   İnsanların  bu hizmetlere erişemediğine işaret eden İmge, Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde randevu sisteminin bulunmamasının, işlemlerin uzun sürmesinin ve işin  bir defada bitmemesinin insanları özel sektöre girmeye mecbur kıldığını vurguladı.

   İmge, özel sektörde çalışan bir kişinin Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne gitmesi durumunda tüm gününün gideceğini ve maaşının kesilebileceğini belirterek, bu nedenle özel sektöre gitme hesabını yaptığını ama bunun da sürdürülebilir olmadığını kaydetti.

   Toplumun her geçen gün biraz daha yoksullaştığını dile getiren İmge, öte yandan ülkemizde hasta haklarını koruyan bir yasal düzenlemenin bulunmamasının da büyük sorun olduğunu ifade etti.

  İmge, Derneğin hasta haklarının korunduğunu düşünmemeleri nedeniyle kurulduğunu söyledi. 

Editör: Ahmet Karagözlü