Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Çözüme ancak diyalog ve diplomasiyle ulaşılabilir” ifadelerini kullandı.

Daha önce dört yılın bu şekilde boşa geçtiği bir dönem hatırlamadığına işaret eden Erhürman, “Dört buçuk yıl kaybedildi ve bu sürecin ardından sıfırdan büyük bir şey elde edildi” dedi.

BRT’de Dilek Kırıcı’nın sorularını yanıtlayan Erhürman, Cenevre’de gerçekleştirilen görüşmeleri değerlendirdi.

“Daha önce dört yılın bu şekilde boşa geçtiği bir dönem hatırlamıyorum”

Cenevre’de gerçekleştirilen görüşmeleri yorumlayan Erhürman, orada alınan Güven Yaratıcı Önlemler niteliğindeki kararları işaret etti ve “Bunlar zaten yıllardır konuşulan şeyler. Kıbrıs’ta bir araya gelinebilecek olsaydı, burada da halledilebilirdi” diye konuştu.

2021’den bugüne dört yıl geçtiğine dikkat çeken Erhürman, hiçbir diyaloğun olmadığı göz önüne alındığında, Genel Sekreter’in de bulunduğu bir ortamda diyaloğun kurulmuş ve devamına karar verilmiş olmasını anlamlı bulduğunu belirtti.

“Daha önce dört yılın bu şekilde boşa geçtiği bir dönem hatırlamıyorum” diyen Erhürman, tartışılan konuların Kıbrıs’ta da çözülebileceğine işaret etti. Tufan Erhürman, “Ortada bir iş birliği yok, böyle bir karar da çıkmadı” dedi ve söz konusu altı maddenin Güven Yaratıcı Önlem olduğunu söyleyedi.

Erhürman, “İş birliği yok derken, dokuz geçiş kapısı açılırken devletten devlete bir iş birliği mi yapılmıştı?” diye sordu.

Genel Sekreter’in motivasyonunun önemli olduğunu kaydeden Erhürman, “Crans-Montana, onun ilk deneyimiydi ve süreç çökmüştü. Genel Sekreter’in görev süresi 2026’da doluyor. Bölgede bir hareketlilik var: Suriye’de yaşananlar, Güney Kıbrıs’ın ABD ile yaptığı anlaşmalar, Baf Hava Üssü’nün kullanımı gibi gelişmeler dikkat çekiyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararlarında "Kıbrıs’taki statüko sürdürülebilir değildir" ifadesi yer alıyor. Bu işin sahibi BM’dir. BM’nin tek motivasyonu bir diyalog başlatmak ve devam ettirmekti” dedi.

“Dört buçuk yıl kaybedildi ve bu sürecin ardından sıfırdan büyük bir şey elde edildi”

Tufan Erhürman Cenevre’deki görüşmeleri, “Genel Sekreter, geçmişle geleceği bağlayan bir köprü kurdu. Bu mesele bitmiş, donmuş bir mesele değildir demek amacıyla bu süreç gerçekleşti” diye yorumladı.

 Gitmeden önce de “Buradan büyük bir sonuç çıkmaz” ifadelerini kullandığını hatırlatan Erhürman, “Ne bir çözüm çıkar ne de resmi müzakere sürecinin başlaması sağlanır. Ancak, çözüm iklimine katkı sağlayacak bir diyaloğun devam etmesi mümkün olabilir. Eğer bir sonuç çıkarsa, Güven Yaratıcı Önlem niteliğinde birtakım kararlar alınabilir demiştik” dedi. İki tarafın da pozisyonlarının birbirinden çok farklı olduğunu belirten Erhürman, herkesin bunun farkında olduğunu ifade etti.

Tufan Erhürman, “Kapsamlı çözüme yönelik resmi müzakerelerin başlamayacağı da belliydi. Güvenlik Konseyi kararlarını beğenmeyebilirsiniz, adil bulmayabilirsiniz. Ancak Sayın Genel Sekreter bu kararlara bağlıdır. BMGK kararları "Kıbrıs’ta çözüm iki toplumlu iki bölgeli siyasi eşitliğe dayalı federasyondur" der. Eğer Guterres resmi müzakere masası açacaksa, bu federasyon temelinde olacaktır. Gayri resmi toplantılar yapabilir ama müzakere sürecini başlatmaz” dedi.

Diyalog ortamının başlamış ve devam edecek olmasının önemli olduğuna dikkat çeken Erhürman, “Dört buçuk yıl kaybedildi ve bu sürecin ardından sıfırdan büyük bir şey elde edildi” diye konuştu.

“Diyalog her koşulda diyalogsuzluktan daha iyidir. Çözüm de ancak bu şekilde bulunur”

Bu nedenle süreci önemsizleştirmediğini vurgulayan Erhürman, “Ancak, altı maddeye baktığınızda bunlar için Cenevre’ye gidip mekik diplomasisi yapmak, garantör ülkeleri ve BM’yi bu yoğunluk içerisinde sürece dahil etmek gereksizdi.

Örneğin, mezarlıkların temizlenmesi için böyle bir sürece ihtiyaç yoktu. Solar enerji meselesi zaten AB’nin uzun süredir desteklediği bir projeydi. Geçiş kapıları meselesi zaten burada da konuşulmuştu. Gençlik komitesi önerisi burada yapılmıştı. İklim değişikliğiyle mücadele önemli bir konu olsa da ortada somut bir şey yok. Bu konularla ilgili net bir karar da alınmış değil” diye konuştu.

“Altı maddeye bakıldığında, bunların hiçbiri Cenevre’ye gitmeyi gerektiren konular değil” diyen Erhürman, konuların garantör ülkelerle de doğrudan bir ilgisinin olmadığına dikkat çekti.

Tufan Erhürman, “Buradaki iki liderin kendi aralarında konuşarak bir ilerleme kaydedemeyeceği görüldüğü için bir diplomasi süreci başlatılmak istendi” ifadelerini kullandı.

Çözüme inanan bir insan olduğuna vurgu yapan Erhürman, “Çözüme ancak diyalog ve diplomasiyle ulaşılabilir. Diyalog her koşulda diyalogsuzluktan daha iyidir. Çözüm de ancak bu şekilde bulunur” dedi.

Resmi müzakere masasına sırf müzakere olsun diye oturmak istemediklerini kaydeden Erhürman, CTP olarak resmi müzakere masasına ancak çözüme ulaşmak için oturmak istediklerini belirtti.

“Çözüm, sadece Kıbrıslı Türklerin değil, Kıbrıslı Rumların da ihtiyacıdır”

CTP’nin dile getirdiği dört maddeyle ilgili de konuşan Erhürman, “Biz her diyalog ortamında dört temel maddeyi dile getiriyoruz. Bunların dördü de BM’nin kendi sözleridir. BM, kendi sözlerine sahip çıkmalı ki resmi müzakere masasına oturalım. Eğer BM kendi sözlerine sahip çıkmazsa, o masanın kurulmasının da bir anlamı yok. Bugüne kadar yaşananlardan aldığımız derslerle, ön şart sunmuyoruz; sadece BM’nin baştan sözlerine sahip çıkmasını talep ediyoruz” diye konuştu.

“Hristodulidis’in şu anda Sayın Tatar’ın arkasına saklandığını düşünüyorum” diyen Erhürman, Ersin Tatar’ın BMGK kararları dışında olduğunu anımsatarak, gerçekleşmesi mümkün olmayan şeyler söylediğini vurguladı.

Hristodulidis de bunun arkasına saklanarak süreci “rahat” yürüttüğüne işaret eden Erhürman, “Ancak Hristodulidis’in bir şekilde zorlanması gerekiyor.

"Crans-Montana’da kaldığımız yerden başlamak istiyorum" diyor. Peki, Dışişleri Bakanı olduğu dönemde neden oradan kalktı? Eğer Crans-Montana o kadar ideal bir noktaydıysa, neden terk etti? Bu bir samimiyet testidir” dedi.

Crans-Montana’dan sonra Sayın Akıncı ile Anastasiadis’in Berlin’de bir görüşmesi olduğunu hatırlatan Erhürman, orada siyasi eşitlik konusunun açıklığa kavuştuğuna dikkat çekti.

Erhürman, “Peki neden illa Crans-Montana? Çözüm isteyen taraf rolü Hristodulidis’in üzerine tam oturmuyor” dedi.

“Çözüm, sadece Kıbrıslı Türklerin değil, Kıbrıslı Rumların da ihtiyacı olan bir şeydir” diyen Erhürman, “Karma evliliklerden doğan çocukların” haklarıyla ilgili konunun Cenevre’de gündeme gelmemesini de eleştirdi. Tufan Erhürman, “Bu mesele gündeme getirilmeli ve Genel Sekreter’in bu konuyu duyması sağlanmalıydı” dedi.