Zor zamanlardan geçilirken hep özveriden, tasarruftan söz edilir. Toplumsal dayanışma gündeme gelir… Herkesin bir şekilde gücü çerçevesinde katkı yapması istenir… Bunlar son derece doğaldır,...
Zor zamanlardan geçilirken hep özveriden, tasarruftan söz edilir. Toplumsal dayanışma gündeme gelir… Herkesin bir şekilde gücü çerçevesinde katkı yapması istenir… Bunlar son derece doğaldır, anlaşılırdır ve halkımız söz konusu katkıları yapıyor. Türkiye’deki büyük depremlerden sonra halkımızın dayanışma duygusu, katkı yapmak için imkanlarını zorlaması gerçekten de çok güzeldir, çok anlamlıdır. Ancak hükümetin zorunlu maaş kesintisi ve ek vergiler için kanun hükmünde kararname yapması tepki çekti, hem de büyük tepki… Sonuçta hükümet geri atmak zorunda kaldı. Azınlıkta olan bazı çevreler bunu eleştirdi, böyle zor zamanlarda neden hükümetin öngördüğü kesinti ve ek vergilere itiraz edildiğini sorgulamaya çalıştılar. Halk kendi gönlüyle katkı yaparken, bunu hükümetin zorlamasıyla yapmayı reddedince ortada bir çelişki aradılar. Halkın tavrında bir çelişki yok; daha önce de yazdığım gibi yönetenlere güvensizlik var, tasarrufun yukarıdan başlamasını istiyorlar… “Tasarruf yukarıdan başlasın” bir klişeye dönüştü ama bu klişe hiç karşılığını bulmadı. Aslında halkı haklı çıkaracak birçok şey yaşanıyor. Hatırlayın, kanun hükmünde kararnamenin hazırlandığı günlerde izaz ikram kalemi artırma girişimleri, gereksiz personel istihdamı çabaları vardı. Yani bırakın ‘pahalı normallerinden’ vazgeçmiyorlar, üstüne bir de ekstra harcama yapıyorlar. Yalnızca bugünkü medyaya ve sosyal medyaya bakmanız bile yeterli. Yine istihdam gündemde, ne isterse olsun hükümet istihdam sevdasından vazgeçmiyor. Ülkede çeşitli dayanışma kampanyaları yapılırken, ülke yöneticileri, tüm itirazlara rağmen İhtiyat Sandığı Dairesi’ne 10 sözleşmeli personel, Binboğa-Yem’e üç partizanca istihdam derdinde. Tabii KOOP-SEN, Binboğa-Yem’deki istihdamlara karşı çıkıp, grev kararı koyunca, kurum yöneticileri geri adım atıp, “Kamuoyu yanıltılıyor, biz üç aylığına üç geçici personel istihdam ettik” açıklaması yaptılar. Siz inanıyor musunuz bir kuruma üç aylığına geçici istihdam yapılsın? Ben inanmıyorum, giren çıkmıyor işte… Turizm Bakanlığı’nın elden ele dolaşan bir yurt dışı görevlendirmesi var ki; o kişiye ödenecek miktarlara baktığınızda dudağınız uçuklar… Yine zamansız ve gereksiz bir görevlendirme. Bu arada yurt dışı ziyaretlere de bu dönemde ara verilmiyor… Mesele şu ki; yetkili makamlarda olanların tasarruf diye bir düşüncesi yok… Turizm Bakanlığının verdiği bir yemeğin 60 bin küsur TL tutması da eleştirildi bugün bolca… Ne sözleşmeli ne geçici personel sevdaları bitiyor ne de harcamalar son buluyor… Aileler riskli binalarda çocuklarının eğitim görmesini istemiyor, çocuklarını okula göndermiyor, bunlara her gün yenileri ekleniyor. Şimdi bu ülke yöneticileri, çok sayıda okulu nasıl tamir edeceğini, nasıl yeni okullar yapacağını, riskli sağlık ocağı binalarıyla ilgili ne gibi bir çözüm üreteceğini düşünürken, bunlara ciddi kaynak ararken, aciliyeti olmayan külliye inşaatının devam ediyor olması bir çelişki değil mi? Hiçbir şeyden feragat etmiyorlar, ne genel icraatları içinde bunu gösterebiliyorlar ne de ekstradan toplumun görebileceği bir tasarruf çabaları var. Bunlar daha görülebilenler, medyaya sızanlar… Daha neler var neler, ne savurganlıklar? Hükümet edenler kendileri tasarruf etmedikçe, devlet kurumlarını partizanca kaygılarla masrafa soktukça, vatandaşlar hükümetin maaş kesintisine ve ek vergi koymasına izin vermez. Deniyor ki; “Yahu itiraz edilen şeyler, normal devlet işleyişi içinde olan faaliyetlerdir… Ne yapsın yani bakanlar, makam aracı kullanmayacak mı? İzaz ikramı ceplerinden mi ödesinler? Konuk bir bakana yemek vermek neden bu kadar konuşuluyor? Resmi yurt dışı ziyaretleri de mi duracak? Bir yere istihdam gerekiyorsa neden yapılmasın?” Normal devlet işleyişi ha? Bana göre yukarda saydıklarımı yapmazlarsa, bunlardan feragat ederlerse ne dünya durur, ne işler aksar… Bu devlette normal diye görülen birçok harcama aslında çok da normal değil ama hade devletin normali kabul edelim. Edelim de normal bir dönemden geçmiyoruz be kardeşim. Zaten Covid-19 salgını, döviz krizi, Rusya- Ukrayna savaşı gibi dertler vardı, bunlar halkı ciddi şekilde etkiliyor, fakirleştiriyor. Böyle dönemlerde bile yönetenler tasarruf yapmadı. Şimdi Türkiye’de büyük depremler oldu, binlerce insan yaşamını kaybetti, halkımız dayanışmak, katkı sağlamak için büyük çaba içinde, dişinden tırnağından artırıp katkı yapmak istiyor insanlar. Üstelik deprem kayıpları nedeniyle matem var ülkemizde… Siz böyle bir zamanda bile kendi normallerinizi yaşamak istiyorsunuz. Hayır, olmaz işte bu… Böyle bir zamanda dikkat etmelisiniz, masraflarınızı kısmalısınız, millet başka dertteyken istihdam peşinde koşmamalısınız, lükse kaçan tüm masrafları durdurmalısınız, milletin gözünün içine baka baka nispet yapar gibi savurganlık yapmamalısınız. Çünkü bunlara tanık olmak çok sinir bozucu bir durum…3 Mart 2023