Birçok kez yazı ve sözlü basında sözde yeniden yapılandırılan istatistik altyapısının acınacak halinden bahsetmiş ve sert eleştirilerde bulunmuşumdur.
Gerek Dünya Bankası raporları gerekse Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan protokoller KKTC’de güncel, güvenilir ve uluslararası standartlarda veri/istatistik üretmek için bağımsız ve özerk bir İstatistik Kurumu oluşturulmasını tavsiye etmiş ve öngörmüştür.
KKTC siyaset kurumu olarak genelde olduğu gibi; İstatistik Kurumunun oluşumunu da yüzümüze gözümüze bulaştırdık ve ucube bir yapı haline getirdik.
İstatistik Kurumu, bağımsız ve özerk bir kurum olarak oluşturulmak yerine nepotik ilişkilerle siyasi rüşvet şeklinde üç kararname ile dağıtılan bir makam haline getirildi. Tek fark olarak maalesef daire müdürlüğü seviyesinden müsteşarlığa denk başkanlık halene getirildi ve iddia edilenin aksine ne veriler güncellendi ne de yeni istatistikler üretildi.
Yasası 2019 Mayıs’ında Cumhuriyet Meclisinden geçen İstatistik Kurumuna aradan geçen dört yıl içerisinde istatistik uzmanı olmayan üç başkan atanmıştır. Siyasi otoritenin istediği her an üçlü kararname ile görevden alabildiği bu üç başkanın da ortak özelliğe siyasi otoriteye yakınlıkları olmuştur.
Bu şekilde oluşturulan ve siyasete göbekten bağlı olan ucube bir İstatistik Kurumu, ne kadar doğru veri açıklarsa açıklasın şaibe ve güvensizlik kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla, İstatistik Kurumu Başkanının yaptığı sitemkâr açıklamanın hiçbir faydası olmayacaktır.
Hatırlanacağı gibi; İstatistik Kurumu Başkanı İrfan Tansel Demir, enflasyon ve milli gelir gibi alanlarda yayımladıkları temel ekonomik göstergelere yönelik eleştirileri kendi açısından yanıtlayarak, rakamlara müdahale iddiasının asılsız, maksatlı, mesleki ve ahlaki değerden uzak olduğunu iddia etmişti.
Aslında siyasete göbekten bağlı, profesyonelliği göz ardı eden ve dolayısıyla güvensizlik ve şaibeden kurtulamayan İstatistik Kurumunun bu yapısında hem Tufan Erhurman Başbakanlığındaki dörtlü koalisyon hem de bugünkü sağ iktidarlar sorumludur.
Başbakanı idari hukuk uzmanı (Doçent) olmasına rağmen dörtlü koalisyon, 2019 Mayıs’ında İstatistik Kurumu yasasını geçirirken kurumun bağımsızlığının başkanının atanmasıyla doğrudan ilişkili olduğunu idrak edememiş ve seçilme yöntemine yasada yer vermemiştir. Dörtlü koalisyonun hemen ardından Ersin Tatar Başbakanlığında göreve başlayan hükümet ise üçlü kararname ile Kuruma başkan atamıştır. İşte o tarihten itibaren kurumun ucubeliği gayri resmi olarak tescil edilmiştir.
Modern bir devlet vizyonu çerçevesinde çağdaş bir istatistik altyapısı kurma amacı olsa idi gerek sol gerekse sağ iktidarlar Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler’ in (BM) İstatistik Uygulama Kurallarını esas almaları gerekirdi.
Kurumsal ve organizasyonel faktörler, Avrupa İstatistiklerini geliştiren, üreten ve dağıtan bir istatistik otoritesinin etkinliği ve güvenilirliği üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. İlgili İlkeler mesleki bağımsızlık, veri toplama konusunda koordinasyon ve işbirliği yetkisi, kaynakların yeterliliği, kalite taahhüdü, istatistiksel gizlilik, tarafsızlık ve objektifliktir. İstatistik otoritelerinin diğer politika, düzenleyici veya idari departman ve organların yanı sıra özel sektör operatörlerinden mesleki(profesyonel) bağımsızlığı, Avrupa İstatistiklerinin güvenilirliğini sağlar.
BM ’nin resmi istatistiklere ilişkin temel ilkeleri dikkate alındığında; İstatistik Kurumunun mesleki bağımsızlığı için İstatistik Kurumu başkanının işe alınması ve görevden alınmasına ilişkin şeffaf prosedürlerin bulunması ve bu prosedürlerin hükümet değişikliklerinden bağımsız olması hükmü yer almaktadır.
Sonuç olarak; siyasi rant ve güç uğruna kurumları ucube hale getiren ve devleti çökerten gerek sol gerekse sağ siyaset kurumunun günden düne toplum indinde güven kaybetmelerinden de ders alarak kendilerine çeki düzen vermeleri gerekmektedir. Ya da kendi kaderlerine razı olacaklardır.