Eğitim sistemimizi zorla “kolay sınıf geçme” üzerine kurdular.

  Çocuklar kolay sınıf geçsin, takılmasın, fazla efor sarf etmesin, çalışmasın, çabalamasın, falan sınıflardan falan sınıflara geçerken sınıfta kalmasın (yani eski yöntemle ortaokuldan liseye geçerken), daha sonra birkaç dersten kalsa da ortalamayla geçsin, yine geçmezse bütünleme olsun, bütünlemede geçmezse ek bütünlemede geçsin, yine geçmezse bakanlar eliyle tüzüğe aykırı geçer not aşağıya çekilsin ve geçsin…

    İllaki sınıfı geçsinler, bir şekilde sınıfı geçsinler, mutlaka sınıfı geçsinler…

   Geçecek not almasalar da geçsinler, hiçbir şey bilmiyorsalar da geçsinler.

   Geçmek bir başarı göstergesi midir? Alınan not başarı göstergesi olarak görülebilir ama ülkemizde öyle değil, çünkü ite kaka, zorla çocuklara sınıf geçiriliyor.

   Okulda geçmezse bakanlık numarası, formülü, uydurması ile bir üst sınıfa kapağı atıyor.

   Partili aileler siyasilere baskı yapıyor, onlar da bir şekilde öğrencilerin sınıfı geçmesini sağlıyor.

   Peki neye yarıyor bu iş? Hiçbir işe yaramıyor.

  Çocuklar için bir kazancı oluyor mu? Hayır kesinlikle olmuyor.

   Zaten önceki sınıfta başarısız olduğu, ders konularını iyi öğrenemediği, kavrayamadığı için çocuk sınıfı geçemiyor.

   Önceki sınıfta zaten bir şey öğrenememiş, o nedenle geçememiş, siz onu bir basamak yukarı çıkarıyorsunuz, temeli olmadan yukarıda başarılı olmasını bekliyorsunuz.

   Olmayacak, orada da başarılı olmayacak…

   Sınıf geçmeyi kolaylaştırmakla öğrencilere iyilik yaptıklarını sanıyorlar.

   Mesele çocukların bir şeyler öğrenmesi, iyi eğitim alması değil midir?

   Öğrenmeyi değil de sınıf geçmeyi odağa oturtursanız ve sistemi de “kolaycı, hazırcı” yaparsanız, “Nasıl olsa falan sınıfta kalma yoktur, nasıl olsa ortalama ile geçerim” diye düşünen öğrenci kendini zorlamaz, çalışmaz ne dersi önemser ne de öğretmeni…

     Biz evlatlarımıza küçüklükten, bir şeyi elde edebilmek için mücadeleyi, çalışmayı, bir şeyleri hakkıyla elde etmeyi, başkalarının yardımı olmadan da bir şeyleri kazanmayı, ayakta kalmayı öğreteceğimize, tam tersine onları hazırcılığa, kolaycılığa alıştırıyoruz.  

    Zaten bu ülkenin en büyük sorunu kolaycılık, kolay para kazanma, torpille bir yerlere gelme meseleleri değil mi?

    Biz hazırcılığı, kolaycılığı, torpili ta küçüklükten öğretmeye, alıştırmaya başlarsak, gelecek nesiller için iyi şeyler söylemek mümkün olmaz.

    Eğer herkese bir şekilde sınıf geçireceksek, o zaman neden sınavlar yapılır, neden notlar verilir ki? Kaldırın sınavları herkes geçsin, hatta okula, öğretmene bile gerek yoktur.

    İlkokulda tüm çocuklara 10 verin, ortaokulda kalma olmasın, lisede kalma olmasın, direkt ülkemizdeki üniversitelere gitsinler, üniversitede de bu ülkenin gençleri için kalma olmasın, oradan direkt yüksek lisans yapsınlar…

     Peki ne olacak yani? Çok mu iyi olacak? Tüm sistem geçme üzerine kurulursa, o da bir şekilde torpille veya para zoruyla olursa, iyi nesiller mi yetiştirmiş oluruz?

    Hayır olmayız… Üniversite mezunu enflasyonu yaşarız, üniversiteli işsizler ordusu yaratırız, sonra onları torpille devlet kadrolarına sokma yolları ararız.

    Şu anda olan da budur zaten… Bunun hiçbir faydasını görmediğimiz halde ısrar ediyoruz.

    Torpil, kayırma, partizanlık her tarafımızı sardı, yetmedi, eğitime de torpili soktuk.   

  Eğitimde torpil, kayırma olur mu? Olmaması lazım ama ülkemizde oluyor…

  Torpili eğitime de sokuyorlar… Partizanca geçici öğretmen istihdamı yapılmasını söylemiyorum bile…

   O da sorun tabii ki, ancak şu anda benim itirazım, partili aileler bastırıyor diye sınıfta kalan öğrencilerin bir şekilde sınıfı geçirilmesi meselesinedir.

    Be kardeşim ortalamayla geçememiş, bütünlemede geçememiş, ek bütünlemede geçememiş. Daha ne istiyorsun? Demek ki artık bu saatten sonra aynı sınıfı okuyacak… Oooo olur mu hiç? Bir kalem oyunuyla hepsini geçirecekler.

    Peki hakkıyla geçenler ne olacak? Gerçek anlamda sınıf geçmenin, hakkıyla geçmenin, geçer not almanın ne anlamı kalıyor?

    Sınıfı geçemeyen çocuklar demoralize oluyormuş, onları kaybetmemek lazımmış.

    Peki çalışıp, didinen, çaba koyan öğrenci bir üst sınıfa geçtiğinde hiç çaba göstermeyen, sınavları geçemeyen arkadaşını yanında gördüğünde ne olacak? Onun psikolojisini hiç düşündünüz mü?

    “Demek ki sınıf geçmek için o kadar çaba sarf etmeye gerek yokmuş” demeyecek mi?

    Aileler bastırıyormuş… Aileler yanlış yapıyor. Herkes çocuğunun kapasitesini görebilmeli, çocuğunun ilgi alanlarını fark edebilmeli ve oraya yönelmesine engel olmamalı.

    Sınıfı geçmeyen çocuğa torpille sınıf geçirmek ne aileye ne çocuğa ne de ülkenin geleceğine faydalıdır. Yapmayın, zorlamayın, gerçekçi olun.

     Meslek okullarına daha fazla önem vermeliyiz, çocukları ilgi alanlarına göre yetiştirmeliyiz, zanaatkarlarımız da olmalı, herkesin üniversite mezunu olması, herkesin yüksek lisans yapması şart değildir ama gel de bunu anlat.

     Eğitime torpil sokmayın… Geçici öğretmen alacaksınız torpil, sınıf geçmeyen çocuğun geçmesi için torpil, Türk Maarif Koleji’ne (TMK) sokmak için torpil… TMK’yı geçmeyen öğrenciler arasında torpilli birisi varsa geçer notu 70’lere kadar indir sok… Diğer ilçe TMK’larını geçen torpilli öğrenciyi ikinci sene Lefkoşa TMK’ya geçir… Peki nereye kadar?

     Yapmayın, eğitime olsun torpil sokmayın, okul bitirmeyi, diploma almayı anlamsızlaştırmayın. Hazırcılığı, kolaycılığı çocuk yaştan insanımızın kafasına sokmayın. Eğitimi mahvettiniz zaten daha fazla katletmek için uğraşmayın.