Meclisteki bütçe maratonunu izliyorum, mümkün olduğunca.
Eski alışkanlık, bütçe maratonu başladı mı televizyonda kanalı başka yere çevirmiyorum, konuşmaları dinliyorum.
Bu konuşmalar aslında ülkenin bir fotoğrafını çekiyor.
Memlekette ne kadar sorun varsa, tümü de ortaya konuluyor, tartışılıyor.
Bazen gözden kaçmış ya da unutulmuş, unutturulmuş sorunlar da gündeme geliyor.
Her gün sorunları gündeme getiriyor, haberler yapıyoruz ama insan meclisi izlerken, “Ne çok sorunumuz varmış, ülkenin sorunsuz bir tarafı yokmuş” diye düşünüyor.
İnsanlar oturup izliyor mu acaba meclisteki konuşmaları?
Meclisteki konuşmalardan yapılan haberleri okuyorlar mı?
Meclisteki konuşmaları insanlar yalnızca öylesine bir konuşma olarak mı görüyor, gerçekten merak ediyorum.
Sorunları anlatırken çok uzun konuşmaya da gerek yok aslında.
Bazı konuşmalar gereğinden fazla uzun oluyor ve bağlamından kopuyor, izleyenleri ekrandan kaçırıyor.
Sorunu gündeme getirmek ve özünü vermek yeterli bence.
Ne yazık ki meclisteki konuşmalara birçok kişi, “Muhalefetin görevi eleştirmek, hükümetin de cevap vermek” gibi bakıyor.
Yani buna sıradan bir iş, yani olması gereken, meclisin doğallığı olarak bakıyor.
Evet bir anlamda öyle olsa da burada önemli olan anlatılan sorunlar, sıkıntılardır.
Ülkede birçok sorun vardır ve maalesef bunlara çare de bulunamıyor.
Sorunların yanı sıra yönetenlerin ihmalleri, istismarları, beceriksizlikleri de başka bir sorundur.
Mecliste hükümet üyeleri de muhalefete cevap verirken, sıralanan sorunlara çare bulmak gayesiyle değil, muhalefetin tepkisini bir anlamda bastırmak için konuşur gibidir.
Muhalefet sorunları sıralar, hükümet edenler de ciddiye almaz tavrıyla davranınca, hele de bazen her kafadan bir ses çıkınca ortam bir müsamere havasına dönüşüyor.
Meseleye “Herkes işini yapıyor, zamanını dolduruyor” anlayışıyla bakılınca da mecliste gündeme getirilen çok önemli konular ıskalanmış oluyor.
Mecliste milletin vekilleri, milletin sorunlarını gündeme getirirken, halkın da bunlara sahip çıkması gerekir.
Ancak görebildiğim kadarıyla öyle olmuyor, onlarca konuşma, tartışma boşa gitmiş gibi oluyor.
Adeta suya yazılmış gibi… Halbuki oradan atılan kıvılcımın, sorunların çözülmesi için ilk adım olması gerekir.
“Herkes görevini yapsın, hayat devam etsin” anlayışı var.
Tamam herkes görevini yapsın; bunu söylerken kastedilen “muhalefet eleştirsin, hükümet cevap versin” meselesiyse, iş görevi yapmakla kalmamalı…
O eleştirilen konulara, ortaya çıkan sorunlara çözüm bulunmalıdır.
Olaya öyle bakılmalıdır, mecliste ülkenin fotoğrafı çekiliyor ama hiçbir şey olmuyorsa, ne kıymeti var ki onca konuşmanın ve tartışmanın?
Halk hem muhalefetin hem de sivil toplum örgütlerinin gündeme getirdiği konulara daha fazla sahip çıkmalıdır.
Yapılan konuşmalar, eleştiriler, tartışmalar halk için, halkın sorunlarının çözülmesi içindir.
Muhalefetten ve sivil toplum örgütlerinden kendileri için bir şeyler yapmasını isteyen vatandaşlar, yapılan şeylere, verilen mücadeleye kendileri de destek vermelidir.
“Birileri benim için koştursun ben de faydalanayım” tavrı bencilliktir, üstelik bunun olmayacağını, olamayacağını da fazlasıyla deneyimlemedik mi?