Ajans haberlerine göre Rum yönetimi Ankara’da temaslarda bulunacakmış..    

Alışılmış bir ziyaret olamaz çünkü bugüne kadar Türkiye ile Güney Rum yönetimi arasında ve Ankara’da böylesi bir resmi ziyaretle anılan temas olmadı!.

BAZI çevreler Rum tarafının “teklifte” bulunmak için Ankara’ya gideceğini söylüyorlar.. Yunanistan Dışişleri Bakanı Yerapetridis’i de özellikle görüşmeler için görevlendiriyorlar. Gazetelere yansıyan dünkü ajans haberlerinden öğrendiğimizce Rum tarafı TC’den resmen “iki devletli çözüm politikasından vazgeçmesi” teklifinde bulunurken, buna karşılık bu ay New York’ta başlayacak BM’ler Genel Kurul açılışında yeniden müzakerelere başlanmasını teklif ediyorlar..

Karşılığında ise “kazan kazan” politikasında Türkiye’nin AB üyeliğini gündeme getiriyorlar…

KISACA anladığımız TC’nin AB üyeliği karşılığında Kıbrıs’ta sağlanacak çözümle federal sisteme geçilmesi!  

ANLIYORUZ ki Rum-Yunan ikilisi günahı kadar sevmediği Türkiye için AB engelini kaldırırken, bunun karşılığında adada “federal bir çözüme” gidilmesini teklif etmektedir. Olur mu?

Eğer gerçekten Türkiye’ye AB kapılarını açacaksa olur.

Öncesinde Sn. Tatar’ın Kıbrıs’la ilgili siyasetini de dikkate almak gerekir ama: Ki ne diyor Sn. Tatar? “Adada iki eşit egemen devlet olduğunu kabul edin, müzakerelere başlayalım.”

YANİ federal sistem çözüm alternatifi olarak masaya yatırılmış olsa bile müzakereler “siyasi yönden iki eşit devlet yapılanması” çerçevesinde olacaktır..

SORUNUN 1974’lerden beridir siyasetin mihenk taşına vuran asıl gerçeği, her hâlükârda KKTC’nin yada Türk tarafının “siyasi yönden “devlet” olarak tanınmasıdır.

Daha yalın ifadesiyle bu adada Türk devleti en az Rum devleti kadar bağımsız ve egemendir. Çözüm de bu iki bağımsız ve egemen devlet arasında olacaktır ya da öyle olmalıdır..

HA FEDERASYON OLABİLİR Mİ? Neden olmasın diyorum.  Fakat önce adada “biri Güney’de Rum, diğeri Kuzey’de Türk iki bağımsız ve egemen devlet olduğu” kabulünde..

YANİ adadaki çözümü “federal sistem” haline getirmek için her şeyden önce Kuzey’de bağımsız ve egemen bir Türk devleti olduğu gerçeği kabul edilmelidir..

İŞTE RUM tarafının kabul etmediği, lafını bile duymak istemediği de Türk tarafının bu   siyasi yapılaşma isteğidir. Çünkü onlar için 1960’lardan kalma antika Kıbrıs Cumhuriyeti hâlâ geçerli ve meridir!

NE VAR Kİ artık Türkiye, Rum Yunan ikilisinin bu harcıalem politikalarında savrulacak bir ülke değildir.

VE BİR ötesi gerçek: “Eğer bugünkü gibi “devlet olacaksak” hiçbir şeye dokunmadan, kafa yormadan öyle geldi böyle gider, yola devam diyorum!

KISACA TAKILDIĞIM: Rusya’nın KKTC’de “ofis” açma niyetinde oluşu öncelikle “siyasi yönden” değil, artık Rusların KKTC’de koloni haline geldikleri gerçeklerde bir “insanlık ve sosyal” olayıdır.

Özellikle İskele bölgesinde gitgide çoğalırlarken, eğitim, sağlık gibi temel sorunlar yanı sıra “imar iskân” ve “iş aş” sorunlarının gün günden katmerlenerek büyümekte olduğu bir gerçektir..

BİR diğer sorusu suali edilecek olay ise şudur: “Aramızdaki Ruslar, Ukraynalılar, toplumumuza sosyoekonomik yönden “katkıda bulunmakta mıdırlar?

BİR değer yargısında sormamız gerekmektedir; Güngünden aramızdaki nüfusları dolayısıyla ikametleri ile çoğalan Rus cemaati KKTC’ye kazandırmakta mıdır yoksa kaybettirmekte midir? Çünkü “meselâ” diyorum: “ARAMIZDAKİ bu yabancı azınlıklar evlidirler. Çocukları vardır okula gitmektedirler.. Her ne kadar KKTC ekonomisine katkıda bulunup bulunmadıklarını yada bulunamayacak durumlarda mı olduklarını bilmesek de “eğitim sağlık” gibi temel sorunlarının olduğu da muhakkaktır.

Kİ KKTC kendi yurttaşlarına bile bu konuda istenilen yardımı yapacak, rehabilitelerini sağlayacak durumda değildir.. Kaldı ki Rus’un dirlik ve düzenini sağlık ve afiyetini sağlasın..                                                      

TABİ Kİ henüz siyasi ve ekonomik statülerini bilemediğimiz aramızdaki bu “3. Ülke insanlarının sorunlarını ortaya koymak dikkatleri çekmek, gerekli tedbirlerin alınmasını temenni etmek sadece bir insanlık olayı değil KKTC’nin siyasi ve ekonomik yapısını da ilgilendirmektedir..  

BU nedenle Rusya’nın KKTC’de ofis açması asıl bu yönleri ile önemlidir.                                     

ÇÜNKÜ “büronun” açılma nedeninin biri de azınlıktaki bir misafir zümrenin KKTC’deki “rehabilitelerini” insanca yaşam koşullarının iyileştirilmelerini ve çözüm bekleyen sorunlarının daha disiplinli ve ciddiyetle ele alınıp çözümsel faydalar sağlayacak girişimleri de gözlemektedir..  

KALDI ki Rusya gibi devasa bir ülke tarafından Kuzey’de açılacak olan bu “büro” eğer Rumu çatlatacaksa öylesi yüzlerce daha büroya canlar feda!