Hatırlanacağı gibi; geçtiğimiz ay KKTC’den devlet ve hükümeti temsilen üst düzey bir heyet ve ekonomik örgütler Azerbaycan’a ziyarette bulundular.

KKTC Cumhurbaşkanlığı önderliğinde Azerbaycan’da düzenlenen ziyaret KKTC Kültür ve Tanıtım Günleri etkinlikleri kapsamında gerçekleştirildi ve başta KTTO üyeleri olmak üzere diğer ekonomik örgütler çeşitli temaslar ve iş görüşmeleri yapma imkânı buldular.

Ziyarete katılan neredeyse tüm örgütler gördükleri ilgiden ve ağırlanmaktan fevkalade memnun olduklarından bahsettiler ve geleceğe dönük umutla baktıklarının altını çizdiler.

Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin belki de tarihte görülmedik en iyi seviyede olduğunun yarattığı motivasyon ile KKTC heyetinin üst düzeyde ağırlanması bizi her ne kadar fevkalade memnun etse de mevcut olgular ışığında gerçekleşmesi mümkün olmayan hayallere bizleri sürüklememesi gerekmektedir. Zira, İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın ifadesine göre Azerbaycan tarafından benzeri bir ağırlama ve misafirperverlik kendi cumhurbaşkanlığı döneminde de gösterilmiştir.

İdrak edilmesi ve hamasete kurban edilmemesi gereken en önemli konu, Azerbaycan bu ilişkileri KKTC devleti ile resmi olarak gerçekleştirmemiş ve kayda geçirmemiştir. Çünkü, Azerbaycan devletinin gönlünden geçse dahi uluslararası camiada zor duruma düşüp zarar görmemek için KKTC ile resmi temaslarda bulunamamaktadır.

Tekrar etmek gerekirse; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin KKTC’nin tanınmamasına ilişkin özellikle 541 sayılı kararı karşısında gerek Azerbaycan gerekse diğer Türki Cumhuriyetleri siyasi ve ticari açıdan zarar görmemek ve özellikle süper güçlerin gazabına uğramamak için KKTC’yi tanımamakta ve resmi temaslarda bulunmamaktadırlar. Başta Türki Cumhuriyetleri olmak üzere KKTC’ye sempati ile bakan benzeri ülkelerin bu durumlarını Kıbrıs Türkü olarak ferasetle karşılamamız gerekmektedir.

Azerbaycan’la yapılan siyasi temasları bir yana bırakırsak, ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi için yapılan görüşme ve varılan mutabakatları olumlu yönde değerlendirmemiz icap etmektedir.

KKTO üyeleri, 13 Ekim Cuma günü Bakü’de Hilton Otel’de düzenlenen etkinlikte, Azerbaycan iş insanları ile ikili temaslar yapmak ve iş birliği olanaklarını değerlendirmek fırsatı bulduklarını ve bu temaslarında karşılıklı mal ve hizmet alış-verişine ilişkin görüşmeler yaptıklarını belirttiler (https://www.ktto.net/ticaret-odasi-uyeleri-azerbaycan-temaslarindan-memnun/).

Hafızamız bizi yanıltmadığına göre; KKTC gerek devlet gerekse ekonomik örgütler düzeyinde geçmişte başta Türkiye ile olmak üzere birçok kez görüşmeler ve hatta protokoller imzalamıştır. Ancak, sonuçta büyük hüsranla karşı karşıya kalınmıştır.

Bulunduğumuz noktada kesinlikle yanlış anlaşılmak istemem. Bu protokollerin sonuç vermemesinde hatalı olan taraf kesinlikle Türkiye veya Azerbaycan değildir. Çünkü, karşılıklı ticaret için hamasi nutuklar ve üç devlet bir millet gibi söylemler yeterli olamaz.

Gerek Azerbaycan gerekse diğer Türki Cumhuriyetlerin KKTC’den mal ve hizmet alabilmeleri için onlara neden yaratmanız gerekmektedir. Bu nedenler ise verimlilik ve etkinlik temelinde fiyat-kalite seçenekleridir. Başka bir ifade ile KKTC’nin sunduğu mal ve hizmetler, kalite algısı, ucuzluk, satış sonrası hizmetler, coğrafik uzaklık ve navlun gibi farklı boyutları ile alıcılara rakip ürünlere kıyasla cazip gelmelidir.

Sonuç olarak; KKTC başta Azerbaycan olmak üzere diğer ülkelerle ticari ilişkilerini iyileştirmede samimi ve kararlı ise özellikle KTTO’nun yayınladığı Rekabet Edebilirlik Raporlarını dikkate alarak yatırım iklimini iyileştirmeli ve verimlilik-etkinlik açısından başka ülkelerle rekabet edebilecek ivmeyi yakalamalıdır.