Sahte reçete soruşturması, sahte diploma soruşturması, rüşvet soruşturmaları ve diğer yolsuzluk soruşturmaları…

   Evet şimdilerde zanlılar birkaç gün tutuklanıyor, sonra da mahkemesi görülene kadar tutuksuz yargılanma kararıyla serbest bırakılıyor.

   Tabii hiç tutuklanmadan, tutuksuz yargılanmasına karar verilenler de var…

   Mahkemelerin yükü zaten ağır, bir de buna sahte reçete ve sahte diploma davaları eklendi.

   Başka konulardaki rüşvet ve bazı başka yolsuzluklar da var.

   Peki bu insanların davaları ne zaman görüşülecek ne zaman karara bağlanacak?

   Kime ne zaman sıra gelecek? Davası ne zaman sonuçlanacak?

   Kaç yıl sonra, 5 yıl mı, 8 yıl mı, 10 yıl mı, 12 yıl sonra mı?

   Davalar uzun sürerse yurt dışına çıkamayan, bankalardaki hesapları dondurulan insanların hali ne olacak?

   Belki de suçsuz bulunacak olan insanların o kadar zamanki mağduriyetini kim karşılayacak?

   Şu sıralarda bile eczacılar, hekimler arasında sırf bu nedenle büyük mağduriyet yaşayan, işi bozulan, batan, perişan olanlar var.

   Reçete soruşturması zaten hatalı başladı, hatalı gitti. Herkes bir torbaya konulup polise verilerek “suçluyu bul” denildi. Bu yöntem içinde tutuklanmayı, yargılanmayı hak etmeyen ama reçete soruşturması nedeniyle mağduriyet yaşayan bazı kişiler bir de yıllarca davasının sonuçlanmasını bekleyip ekstradan mağduriyet mi yaşayacak?

    Ya da sahte diploma soruşturmasında sahte diploma aldığını itiraf etmek zorunda kalanların davası uzun yıllar sürerse adalet yerine gelmiş mi olacak?

    Evet bu soruşturmalarda mahkemenin kimi suçlu kimi suçsuz bulacağını bilmiyoruz ama suçlu bulunacak kişilerin davası 8 yıl sonra sonuçlanırsa ne işe yarayacak?

    Davalar sonuçlanana kadar belki de yaşamını kaybedenler bile olacak?

    Abartıyorum sanmayın, mahkeme haberlerini takip edenler, davaların ne kadar geç sonuçlandığını görebiliyor.

     Fazla uzağa gitmeyin, önceki hafta bir dava 11 yıl 8 ay sonra sonuçlandı.

     Lefkoşa’da Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı 3’üncü Piyade Taburu’nda er olarak askerlik yaptığı 2012 yılında hayatını kaybeden Ertuğrul Dokuyucu’nun baskı ve şiddet nedeniyle intihara sürüklendiğine dair ailesinin şikâyeti üzerine açılan dava 11 yıl 8 ay sonra karara bağlandı.

    11 yıl 8 ay… Yani yaklaşık 12 yıl… 12 yıl insan yaşamında az bir süre değildir.

    12 yılda neler değişir neler, akla gelebilecek her türlü farklılık olur.

    Bir davanın sonuçlanması için 12 yıl beklemek çok uzun bir süredir…

    Şimdi yükü ağır mahkemelere, reçete ve diploma soruşturmaları bir o kadar daha yük bindirecek.

    Hani şu anda gündemdedir, konuşuluyor, yorumlar, değerlendirmeler yapılıyor ya, dava zamana yayılınca kimse hatırlamayacak, mağdur olan mağduriyetiyle kalacak, hapsi boylaması gereken kişiler hiçbir şey olmamış gibi etrafta dolanacak.

     Belki mahkemede suçlu bulunacak kişilerin meselesi zaman aşımına uğrayacak, yaptıkları unutulacak, bunlar muteber kişi muamelesi görecek.

     Şu anda iki devlet kurumunun başında üst düzey yönetici olan iki kişinin ağır cezada davaları sürüyor, isimleri Sayıştay raporlarına da geçen ve davaları devam eden bu kişiler halen görevde.

     Nasıl olur değil mi? İsimleri usulsüzlük olaylarına karışmış, görevden alınmaları gerekiyor. Ancak davaları sonuçlanmadığı için göreve devam etmelerinde bir sakınca görmüyor hükümet yetkilileri.

      Davalar sonuçlanmazsa böyle acayip durumlar olur işte…

      Bu arada Yüksek Mahkeme Başkanlığı görevinden ayrılmadan hemen önce TAK muhabirine konuşan Narin Ferdi Şefik, bina ve personel sıkıntılarının devam ettiğini, 2018’den bu yana talep ettikleri arabaları halen alamadıklarını söylemiş, göreve yeni başlayan icra memurlarının icraya gidecek araç bulamadığını, eskilerin tamir için müthiş paralar harcandığını anlatmıştı.

     Narin Ferdi Şefik, sorunları çözülmemiş yargının güçlü olamayacağını da vurgulamıştı.

     Şefik, sorunları söyleye söyleye emekli oldu, bakalım yeni başkan kaç yıl sorunlar içinde çalışacak.

    Yani diyeceğim o ki mahkemelerin, yargının sorunları çözülsün, davalar yıllarca uzayıp gitmesin, adalet gecikmeden yerini bulsun.

    Bugün bazı yolsuzluklar ortaya çıkıyorsa ya da çıktığını zannediyorsak ve bunların suçlularına caydırıcı cezalar verilirse bu bataklığın kurutulacağına inanıyorsak, davaların erken zamanda sonuçlanması gerekir.

    Aksi durumda suçsuz olanlar boş yere bazı mağduriyetler yaşayacak, suçlu olanlar da uzayan süreye sarılacak, suç işleme niyeti olanlar da geç yargılanmadan cesaret alacak.

    “Ben vurgunumu yapayım, yakalanırsam nasıl olsa kim bilir kaç yıl sonra yargılanırım” diye düşünecek insanlar bile vardır.

     Yani ortaya çıkarılan yolsuzlukların, bir işe yaraması için erken yargılama şarttır…

     Davalar uzun sürerse, 8 veya 10 ya da 12 yıl sonra kim ölür kim kalır ama adalet mutlaka yara alır…