Bir haber var, dikkatinizi çekti mi bilmem.

    Mağusa’da bir marketin sahipleri hırsızlık yapan bir çifti suçüstü yakaladı ama polise teslim etmedi.

    O haber, aslında bu ülkede yaşadığımız ciddi sorunu bir şekliyle göz önüne seriyor.

    Ülkemize beş parasız gelen insanların suça bulaşması meselesi…

    Neyse olayı biraz daha anlatayım, daha sonra da “beş parasız Kıbrıs’a gelme” meselesine döneceğim.

    Söz konusu market sahipleri, yukarıda bahsettiğim genç çiftin hareketlerinden şüphelendi ve kameraların da yardımıyla, üç gün üst üste hırsızlık yaptıklarını tespit etti.

    Market sahipleri, bu genç çifti bağışlamayı tercih etti, polise teslim etmedi, çünkü bu hırsızlığın mecburiyetten yapıldığına, o kişilerin aç kalıp bu işi yaptığına ikna oldu.

    Bu genç çifte nasihat ettiler, polise teslim edip bir anda hayatlarını karartmak istemediler.

    Bunu herkes yapmaz tabii ki…

    İki gün üst üste çalınanların parasını istemeyecek, üçüncü gün çalınanları da verip,” Alın gidin, bir daha da yapmayın” diyecek kaç kişi var acaba?

    Kimisine göre market sahiplerinin yaptığı doğru, kimisine göre yanlış…

    Bu marketten hırsızlık yapmazsa, başka yerden yapacağına inananlar var…

    Böyle iyi kalpli birisine denk geldikleri için kendilerini şanslı sayıp, tövbekâr olurlar umarım.

    Ancak yakalandıklarında söyledikleri söze dikkatinizi çekerim.

    Genç çift, “10 gün önce iş bulmak için Gaziantep’ten Kıbrıs’a geldik hem iş hem de kalacak yer bulamadık, aç kalıp hırsızlık yaptık” dedi.

    10 gün önce iş bulmak için gelmişler, ceplerinde para yok…

    Ne iş bulabilmişler ne de de kalacak yer…

    Yıllardır aynı sorun, yılladır birçok mahkeme haberinde buna benzer şeyler okuyoruz.

   Taşı toprağı altın zannedilen Kıbrıs’a az parayla hatta parasız gelip suça bulaşan kişiler meselesi...

    Belki de hayatı boyunca suç işlememiş kişiler, Kıbrıs’a iş bulacak diye gelip, bunu başaramayınca suça bulaşıyor.

    Bu ülkeye giren kişilerin yanında kaç para bulunduğuna bakmak gerekir.

    İş bulmaya niyet etmiş herkesin buralara hazırlıksız gelip perişan olmasının önüne geçilmelidir.

    Gaziantep’te otururken, “Hade gidip Kıbrıs’ta iş bulalım” deyip geldiler, az miktarda paraları bitti, aç kaldılar, marketten hırsızlık yaptılar.

    Market sahibi onları darp edebilirdi, polise teslim edebilirdi, daha kötü şeyler olabilirdi.

    Yıllardır tartışıyoruz ve halen ülkeye gelen kişilerle ilgili bir tedbir alamıyoruz.

    Bu ülke sorma gir hanı olmaktan ne zaman kurtulacak?

    Türkiye’den turist diye gelip bir daha çıkmayan, zor durumda kalıp suça bulaşanlar mı istersin, başka ülkelerden öğrenci diye gelip de aç kalanlar mı, işçi diye getirilip perişan edilenler mi, buralara sırf suç işlemek için gelenler mi?

     Ne ararsanız var… Buralara başka başka amaçlar için gelen insanların çoğu yasağa düşüyor, yıllarca ülkede kaçak yaşıyor, birileri tarafından sömürülüyor. Maalesef bu ülke için soruna dönüşüyorlar... 

     Gelenler iyi denetlenemediği için bu insanlar suç işliyor.

     Cezaevi hükümlü ve tutukluları sığmaz hale geldi…

     Her gün her tarafta, çeşit türlü suçlar işleniyor, hırsızlık olayları ve şiddet arttı.

     Gelen insanlar ülkede kalıyor ne denetleyen var ne bunları dert eden…

     Nüfusunuzla ilgili rakamı, her bakan farklı söylüyor, biz kime inanacağız?

     Gerçek nüfusu hem tam olarak bilmiyorlar hem de bildiklerini söylemek istemiyorlar…

     Bu ülkeye beş parasız gelip de suça bulaşan insanlara bile yıllardır bir tedbir alamayanların, büyük büyük projeleri yapacağına nasıl inanalım?