Ülkemizin dünya ülkeleri arasında yer alması ve ekonomik anlamda kalkınması noktasında yerli üretim büyük önem taşırken, zeytinde önemli gelişmeler yaşanıyor.

   Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden birçok ülkeye ihraç edilen ve kaliteli olmasından dolayı büyük ilgi gören zeytinyağının ardından, ülkemizdeki yerli zeytinde “çeşit tescili”ne gidiliyor.

   Belli bir ürünün genotipinin (bir canlının içerdiği genetik bilgiler) özelliklerinin ortaya konup bunun uluslararası standartlara sahip Tohum Tescilleme Merkezi tarafından onaylanmasının ardından çeşit listesinde özel bir isimle yer alması “çeşit tescili” olarak adlandırılıyor.

   Tarım Dairesi ile T.C. Tarım Dairesi arasında 2009’da imzalanan iş birliği protokolünün ardından yerli Kıbrıs zeytinin “çeşit tescili” alması için başlatılan çalışmalarda sona yaklaşıldı.

   BAĞIMSIZ GAZETE’ye konuşan Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ile Enstitüde görev yapan Ziraat Yüksek Mühendisi ve Zeytin Uzmanı Hüseyin Karanfiloğlu, yerli zeytinin genotipinin çeşit tescili alması için 2009’dan 2015’e kadar çalıştıklarını, 2015’ten 2021’e kadar ağaç gelişimi üzerinde durduklarını ve 2021 yılında da tescil çalışmalarına başladıklarını söyleyerek, önümüzdeki aylarda yerli zeytin genotipinin çeşit tescili almasını beklediklerini vurguladı.

 416298675 912610850303611 1965004973770226765 N

Karaca:  Yerli zeytin tescillenmiş olacak

 

   Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü’nde zeytin konusunda tarımsal araştırmaları 2009’dan beri Ziraat Yüksek Mühendisi Hüseyin Karanfiloğlu’nun yürüttüğünü belirterek, ülkedeki zeytinin ne kadar önemli ve değerli olduğunun zaten bilindiğini ancak bunun daha önce çalışmalara yansımadığını kaydetti.

   Karanfiloğlu’nun ülkedeki zeytinin kimyasal özelliklerini, çevre faktörlerine, iklim koşullarına dayanaklılığını, iyi adapte bir çeşit olduğunun ispatlanması için çalışma yürüttüğünü dile getiren Karaca, Türkiye’den getirilen zeytin fidanlarıyla ülkedeki zeytin fidanlarının karşılaştırıldığını ifade etti.

   Karaca, Zeytin ve Zeytin Ürünleri Yasası’nı güncellediklerine işaret ederek, bu yasanın eski halinin 1963’ten kalma olduğunu anımsattı.

   Eski yasanın denetimler konusunda yetersiz kaldığına dikkat çeken Karaca, bu yasanın uluslararası standartları karşılamaması nedeniyle denetimlerin hangi ölçütlere göre yapılacağının belirsiz olduğunu hatırlattı.

   Karaca, hem zeytin ürünlerini korumak hem de bunların denetimini sağlamak adına yasanın güncellendiğini ve bu görevi de Hüseyin Karanfiloğlu’nun üstlendiğini anlatarak, bir komite kurulduğunu, birçok kişinin katkı koyduğunu ve Meclis’ten de oy birliğiyle geçtiğini açıkladı.

   Ülkemizdeki zeytinin doğal seleksiyon (genetik özelliklerin nesillere aktarılması) yoluyla yetiştiği üzerinde duran Karaca, insanların bunun güzelliğinin farkına varmasıyla zeytinin dağılım gösterip çoğaldığını bildirdi.

   Karaca, ülkedeki bu yerli zeytinin adının hiçbir zaman konmadığını belirterek, bu nedenle bu zeytinin tescillenmesini istediklerini kaydetti.

   Bu ürün hangi ülkede yetişir, ürünün sahibi hangi ülkedir gibi konularda çalışmalar yürütüldüğünü ve bunu da Karanfiloğlu’nun gerçekleştirdiğini dile getiren Karaca, morfolojik, kimyasal ve bunun gibi özelliklerin tespit edildiğini ifade etti.

   Karaca, “ürün çeşit tescili”ne gidildiğine işaret ederek, bunun da bu yıl tamamlanmasının beklendiğini anlattı.

   Tescil için 2 yıllık bir sürecin söz konusu olduğuna dikkat çeken Karaca, KKTC’nin tanınmamış olması nedeniyle bu tescil yoluna Türkiye üzerinden gidildiğini açıkladı.

   Karaca, Türkiye’de “Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğü”ne başvuru yaptıklarını, onların da Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Birliği’ne (UPOV) sahip olduğunu belirterek, kendilerinin de uluslararası standartları kullanarak ülkemizin yerel genotipini “çeşit” haline getirmiş olacaklarını kaydetti.

   Coğrafi tescilin de söz konusu olduğunu dile getiren Karaca, ürünün özelliğinin o coğrafyaya özel olduğunun iddia edildiğini ve tescillenmesinin istendiğini ifade etti.

   Karaca, bu konuda rapor hazırlanırken geçmişten bugüne durumuyla ilgili araştırmalar yapıldığını, veriler toplandığını ve bunun da rapora eklendiğini söyleyerek, kimyasal ve fiziksel özelliklerin de eklenmesiyle başvuruda bulunulduğunu açıkladı.

   Ürün tescillendiğinde onun artık o coğrafyanın markası haline geldiğine işaret eden Karaca, ilk olarak o ürünün arandığını anlattı.

   Karaca, kendilerinin yaptıklarının ise çeşit tescili olduğuna dikkat çekerek, “çeşit” ile o ürünün kimlik bilgilerinin, özelliklerinin belirlenip uluslararası listede yer alacağını vurguladı.

Karanfiloğlu: Yerli zeytinin önümüzdeki

aylarda çeşit tescili almasını bekliyoruz

 

   Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde görev yapan Ziraat Yüksek Mühendisi ve Zeytin Uzmanı Hüseyin Karanfiloğlu, 2009’da KKTC Tarım Bakanlığı ile T.C. Tarım Bakanlığı arasında iş birliği protokolü imzalandığını belirterek, projeler için bir kaynak ayrıldığını kaydetti.

   Bu kapsamda kendisinin de zeytinle ilgili 3 proje başlattığını dille getiren Karanfiloğlu, bu projelerden ilkinin yerli zeytin genotipinin karekterisyonu olduğunu ifade etti.

   Karanfiloğlu, bu çalışmanın Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Birliği’nin (UPOV) belirlemiş olduğu uluslararası standartlara göre yapıldığına işaret ederek, 2015 yılında tamamlandığının altını çizdi.

   Bu çalışma yapılırken Ada’nın 5 farklı bölgesindeki 90 farklı ağaç üzerinde çalışma yapıldığını anımsatan Karanfiloğlu, 2015 yılında tescile başvurabilmek için çalışmanın sonucunda çıkan materyalin üretimini yaptıklarını ve bahçe oluşturduklarını anlattı.

   Karanfiloğlu, bu süreçte Ankara Tohum Tescil Sertifikasyon Merkezi’ne başvurarak yerli zeytin genotipinin bir çeşit adayı olarak değerlendirilmesini istediklerini anlatarak, ilgili kişilerin ülkeye gelerek çalışmaları incelediğini söyledi.

   Arazi çalışmaları yapıldığını ve saha çalışmalarında iddia ettikleri özelliklere bakıldığını belirten Karanfiloğlu, çalışmanın içeriğinin uygun bulunduğunu kaydetti.

   Karanfiloğlu, kurmuş oldukları parseldeki “çeşit tescili”ne aday olan ağaçların da inceleme altında alındığını dile getirerek, yılda iki kez gelinerek bu ağaçların çiçeklenmeden meyve verdiği döneme kadarki sürecin takip edildiğini ve bunun belgelendirildiğini bildirdi.

   Son saha çalışmasında bu sürecin tamamlandığını ifade eden Karanfiloğlu, önümüzdeki birkaç ay içerisinde bu çalışmanın onaylanıp ve bu yerli genotipinin (zeytinin) isimlendirilerek çeşit listesinde yer alacağının altını çizdi.

   Karanfiloğlu, 2009 yılından beri yapılan bu çalışmaların adım adım planlanarak hayata geçirildiğine işaret etti.

   Yerel genotipin karektirasyonunun yapılmasının zeytini resmî kayıt altına almak anlamına geldiği üzerinde duran Karanfiloğlu, şöyle devam etti:

   “Bu bir süreçtir. Yerli zeytin genotipi üzerinde çalışmaya 2009’da başladık. Çalışmalar 2015’te bitti. 2015’ten 2021’e kadar ağaç gelişimiyle ilgili süreci tamamladık. 2021 yılında tescil çalışmalarını başlattık. 2024’te de sonuca varacağız.”

   Çeşit terimi hakkında da bilgi veren Karanfiloğlu, çeşidi belli özelliklerin ispatlanması sonucu bir genotipin isimlendirilmesi olarak tanımladı.

   Karanfiloğlu, “Sizin elinizde standart özellikleri olan bir genotip vardır. Bunun uluslararası standartlardaki karakterizasyonunu yaptığınız zaman ona bir isim koyarsınız ve kimlik kazandırırsınız. Zeytinde çalışılan 36 karakter vardır.

   Biz kimlik bilgileri, morfolojik ve fizyolojik özelliklerini çalıştık. İstenilenleri tamamladık. Tohum Tescil Sertifikasyon merkezleri bunları denetler ve sizin belirlediğiniz özellikler ile ağaç aynı uyumu gösteriyorsa adını koyarsınız ve o ürün ‘çeşit’ olur” dedi.

415013622 3502389856689393 2876313297275254582 N