Öncelikle belirtmek gerekir ki; Kıbrıs Türk siyaseti geçmişinden ders almadığı ve/veya hesaplaşmaktan ödü patladığı için kısır döngü içerisinde serüvenine devam etmektedir.

   Mamafih, konjonktürel ve olağanüstü durumlar hariç ana akım siyasi partiler aynı kulvarda hareket etmekte, diğerleri ise devamlı baraj korkusu yaşamaktadırlar.
   Bir milletvekili için yapılan 25 Haziran ara seçimleri, siyasi partilere levh-i mahfuz gibi üzerlerine yapışanı değiştirmek için yeni bir fırsat yaratmıştır.
   25 Haziran ara seçimin mutlak galibi hiç kuşkusuz CTP Milletvekili adayı Sami Özuslu’dur. Kendisini yürekten kutluyorum. Ancak, Sayın Özuslu’nun milletvekili olmasını partinin kendi başarısı diye yorumlayıp seçmenin mesajını anlamamakta ısrar etmesi durumunda CTP’nin akıbetinin Türkiye’deki CHP’den farksız olmayacağı aşikardır.
   Partisel açıdan düşünüldüğünde; akademisyen meslektaşım ve Bağımsız Medya yazarlarından Prof. Dr. Mehmet Hasgüler ile aynı noktada olduğumu ifade etmek istiyorum. Şöyle ki, Ahali siyasete kırmızı kartı göstermiştir.    KKTC genelinde 210 bin 121 kayıtlı seçmenden 62 bin 876’sının oy kullandığı ara seçimde katılım oranı yüzde 29,92 olmuştur. Alınan oy oranlarına bakıldığında; ana akım partilerinin her ikisi de seçmeni sandığa getirmekte başarılı olamamıştır.
   Öncelikle en büyük oy potansiyeline ve iktidar gücüne sahip olan UBP’nin seçimi kaybetmesi mazur gösterilemez bir başarısızlıktır.
   Seçime ramak kala yapılan nepotik istihdamların diğer partili ve seçmenlerde yarattığı infial, bir nevi atama olarak görülen parti başkanı için biriken öfke, Sayın Ali Başman’nın ön seçimle değil de adaylığının  bir nevi empoze edilmesi, Başman’ın propaganda sürecini yeterince profesyonelce yürütememesi ve seçmene güven vermeyen tutarsız söylemleri,  Sayın Başman’ın bazı işletmelerine gösterilen tepki ve geçmişte sendikalarla aralarında geçen polemik, Başman’ın adaylığını bazı milletvekillerinin tehdit olarak algılaması, Başman’ın milletvekilliği halinde muhtemelen bakan olacağından mevcut ve potansiyel bakanların Başman’ı tehdit olarak görmesi ve potansiyel parti başkanı adaylarının Başbakanı başarılı göstermeme istenci UBP’nin bir milletvekilini kaybetmesinin nedenlerini oluşturmaktadır.
   UBP’de kesinlikle takdir edilmesi gereken milletvekili ve bakanlar Güzelyurt ve İskele Bölgesini temsil edenlerdir. Bilindik demografik yapıya rağmen nerede ise CTP ile eşit oy çıkaran Mağusa kurmayları ile açık ara kayba uğrayan Lefkoşa ve Girne parti kurmayları tartışmasız başarısızdır. Bu üç ilçedeki milletvekili ile bakanlara mutlaka hesap sorulmalıdır. Üstüne üstlük, bu üç ilçedeki başarısızlığa rağmen bakanlık talep eden milletvekillerine hadleri bildirilmelidir.
   Ara seçimde seçmenin hükümete sarı kart vereceğini iddia eden CTP liderliği ne kendi seçmenini sandığa getirmekte ne de hükümete sarı kart verdirmekte başarılı olmuştur. Şöyle ki, ara seçimde CTP’nin oyu %43.76 iken koalisyon hükümetinin toplam oyu %49.25 (%37.97 + %6.60 + %4.66) olmuştur.  
   Seçimde en başarılı partiler hiç kuşkusuz DP ve YDP olmuştur. Çünkü bu partiler için en önemli hedef çıkardıkları adayın kazanmasından ziyade mevcut koalisyon ’un devamı için UBP’nin bahse konu milletvekilliğini kaybetmesi idi.
   Sonuç olarak; seçmen tarafından kırmızı kart yediği açık ve net olan UBP ve CTP öncelikle kendi partililerine ve topluma hesap vermeli, umut olmak için dönüşüme ve değişime uğramalı ve kendilerini bulunmaz Hint kumaşı sananların koltuk sevdasından vazgeçmeleri gerekmektedir.