Yüreğinin götürdüğü yere git.
Susanna Tamaro/Can yayınları -Çeviren/Eren Cendey
Genelde duygularımla, yüreğimle veririm kararlarımı, çoğu kez pişman olsam da…
Ama yine de hayatım boyunca ben de yüreğimin götürdüğü yere gitmeye devam ediyorum.
Gençken çoğu duygularımızı nedense gizlemek zorunda kalıyoruz. Aslında bu etrafın baskılarından kaynaklanır.
Hayatı yaşadıkça, yıllar geçip de olgunlaştıkça, daha rahat yaşamaya, herşeyi daha hoş görmeye başlıyoruz.
Yasaklanan her şeyi deneme isteği insanın doğasında vardır.
Mutluluğun bireysel olduğuna inanmışımdır hep. Kim ne der diye hiçbir hareketimizi ertelememeli, yapmaktan asla vazgeçmemeliyiz. İleride KEŞKE dememek için..
Çoğu insan arzularını gerçekleştirememişse içinde bir kıskançlık duygusu geliştirir..
Yakınlarına da onları eleştirerek tepki gösterir…
Yaşadığımız çoğu olaylar da istediğimiz hayatı yaşayabilmemize engel olur.
Toplumsal olaylar, çevre olayları, doğal afetler, gelenek-görenekler çoğu kez hayatımızı ertelememize neden olur…
Ve tüm bunlara KADER deyip geçeriz çoğu zaman…
“Yayımlandığı İtalya’da büyük yankı uyandıran ve yılın olayı olan bu kitap, en çok satanlar listesinin başındaki yerini uzun süre bir başka kitaba bırakmadı.
Kitap, 80 yaşındaki bir kadının uzaklara giden genç torununa yazdığı hem bir iç döküş, hem de bir vasiyet sayılabilecek mektuplarından oluşuyor.
Yalın, güncel bir dille sevgi ve içtenlikle kaleme alınmış, ama aslında gönderilmemiş olan bu mektuplarda, yaşlı kadın kendisinin ve kızının dokunaklı yaşamlarının gizli kalmış yönlerini açığa vururken, bir yandan da, hem kendini, hem de kızını irdeliyor, kendine karşı bir iç hesaplaşma yürütüyor.
Değişen gelenekler, altüst olan değerler karşısında hissettiklerini, torununa sevgiyle, bilgelikle aktarmak isteyen bu bilge kadın, kendi gençliğinde yapmayı göze alamadığı şeyleri yapmasını torununa öğütlerden, “yapmaya değecek tek yolculuk, içimize yapacağımız yolculuktur o özgür çağrıya kulak vermeli ve yüreğimizin götürdüğü yere gitmeliyiz” diyor.
BENCE DE… KUŞAK FARKI GÖZETMEKSİZİN…