“Şiddet arttı” deyip duruyoruz, nitekim geçen hafta bir doktorumuz hastası tarafından bıçaklanınca, “şiddet” daha çok halkın dikkatini çekti, bir daha görünür oldu.
Biliyorsunuz eylemler yapıldı, sağlıkta şiddetin önlenmesi için yasal düzenleme talebinde bulunuldu ve bu konuda hükümetten söz de alındı.
Ancak dikkatinizden kaçmamıştır mutlaka; polisiye olaylara, mahkeme haberlerine baktığınızda bir vahim durum daha görüyorsunuz.
Ülkede işler o kadar çığırından çıktı ki, kanun dışı kişiler, polisleri darp etme cüretini göstermeye başladı.
Son zamanlarda polislerin darp edildiği olaylara tanık oluyoruz.
Hatta son bir olayda iş daha da ileriye gitti, suçlu kişiler polisleri tabancayla vurmaya kalkıştı…
Bizi korumakla görevli polislerin de darp ediliyor olması, işin nerelere vardığını gösteriyor.
Bunu polise yapan, başkasına ne yapmaz ki?
Bir anlamda şiddeti önlemekle görevli polisler de şiddet mağduru.
Güzelyurt’taki suçlu kişi, bir değil iki polisi darp etti.
Öte yandan, narkotik polisleri, Doğanköy’de baskın yaptıkları evde uyuşturucu tacirleri tarafından öldürülmek istendi.
Zanlı kişinin silahı tutukluk yapmasa polisleri öldürebilir ya da ağır yaralayabilirdi.
Korkunç bir olay bu, insan düşündükçe çıldıracak gibi oluyor.
Şimdi diyeceksiniz ki; “Polislik mesleğinde bunlar doğaldır. Suçluların peşinde koşan polisler bu türlü şiddet olaylarına maruz kalabilir. Bu meslek, bu riskleri hep taşır…”
Elbette bir doktorun şiddete maruz kalmasıyla suçluların peşinde koşan bir polisin şiddete uğramasını aynı tutamayız ama her ikisi de korkunçtur ve her ikisi de ülkenin geldiği noktayı gösteriyor.
Yukarıda bahsettiğim iki olayda da silah var, Güzelyurt’taki olayda suçlu silahını kullanmadı, Doğanköy’deki kullandı.
Çok sayıda tabancalı, bıçaklı suçlular dolaşıyor aramızda…
Bu arada polisleri darp eden zanlı, 586 gündür ülkemizde kaçakmış…
Bir de bu var; suç işleyip yakalanınca kaçakları tespit edebiliyoruz, aksi halde aramızda dolaşıp duruyorlar.
Bu arada çok ilginç bir olay oldu birkaç gün önce… Girne- Tatlısu anayolunda saat 05.00 sıralarında iki kiralık otomobil yüz yüze çarpıştı ve alev alıp yandı. Bu kazada bir kişi de hayatını kaybetti.
Ne ilginçtir ki yüz yüze çarpışan iki kiralık aracın ikisinde de çok sayıda nakit para vardı ve bu paraların çoğu yandı… Yananlar arasında evraklar ve kredi kartları da vardı…
Bu olayla ilgili kafa karıştıran birçok unsur var…
Neler oluyor bu ülkede? Evet filmleri aratmayan olaylar yaşanıyor ülkemizde…
Bunlar şans eseri ortaya çıkanlar, ya çıkmayanlar?
Cennet gibi ülkemiz adeta suç adasına dönüştü, her türlü kanunsuzluk var.
Ekonomik kriz altında ezilen halkımız bir de kendini güvende hissedemeyecekse bu ülkede, kanunsuzluk ve şiddet her tarafımızı saracaksa vay halimize.
Ülkemiz sorma gir hanı olmaktan kurtulmalıdır.
Bu küçücük ülkede istersek her şey kontrol altında olur, suçlular bu kadar rahat fink atamaz buralarda, suç örgüleri mesken tutamaz ülkemizi.
Ancak hiçbir şeyi başaramadığımız gibi suçluların ülkemizde kümelenmesini de engelleyemiyoruz. Mahvediyoruz ülkemizi…
Esrarengiz bir şekilde yüz yüze çarpışan içi para dolu yanan araçlar, polisi öldürmeye kalkan uyuşturucu zanlısı ve iki polisi darp etme cüreti gösteren ülkedeki kaçak…
Gerçekten korkutmuyor mu bunlar sizi? Bunlar son günlerin olayları, bunlara benzer daha birçok olay var. Kanunsuzluk ve şiddet her tarafımızı kuşattı. Bunun son bulması için ciddi çaba verilmelidir.
Ülkedeki birçok sorunun, sıkıntının ve derin ekonomik krizin üstüne bir de can korkusu yaşatmayın bu halka.