Hangi sorunu bu ülkede kapsamlı olarak ele aldık da çözmeye çalıştık?

   Hangi sorun için kararlı bir şekilde kısa, orta ve uzun vadeli tedbirler aldık?

   Hangi sorun için seferberlik düzenledik?

   Hiçbir sorun için böyle bir çalışma olmadı, bırakın çalışmayı niyet bile edilmedi?

   Hep laf, hep hikâye, hep palavra…

   Sorunlar için bir şeyler yapıyor gibi davranılıyor, sonra öylece bırakılıyor.

   O nedenle hiçbir kronik sorunumuzu çözemiyoruz, hatta yeni sorunlar ortaya çıkıyor ve onlarla da baş edilemiyor.

   Bakın yöneticilerimize; ülkede genel olarak alım gücünü korumak, pahalılığı önlemek için projeler yapacaklarına “kuzu etini ucuzlayacağız” diye tutturdular, iki aydır bir kuzu eti meselesidir gidiyor, ortalık darmadağın oldu… Halbuki mesele yalnızca kuru eti meselesi mi, her şey çok pahalı, her gün her şeyin fiyatı artıyor, bunu engelleyebiliyor musunuz?

   Birkaç gündür hayvancılar eylem yapıyor ama dün bir başka eylem daha vardı… “Başka Aliler Ölmesin” sloganıyla Ulaştırma Bakanlığı önünde bir eylem yapıldı…

   10 yıl önce trafik çarpışmasında hayatını kaybeden Ali Gargınsu anısına trafik güvenliği konusunda farkındalık yaratmak amacıyla düzenlendi eylem.

   “Başka Aliler Ölmesin” ve “Adalet İstiyoruz” yazılı pankartların açıldığı eylemde, aileler tarafından bakanlık kapısına siyah çelenkler bırakıldı.

    Zaten Ulaştırma Bakanı, hayvancılara sataştığı için birkaç gündür protesto ediliyor.

    Trafik çarpışmalarını protesto eden eylemciler, yanık balayalar arasından geçip, bakanlık dış kapısına siyah çelenkler bıraktı.

    Keşke siyasi yöneticiler, konuştukları ve sağa sola sataştıkları kadar iş de yapabilseler.

    25 Mayıs 2014’te meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden Ali Gargınsu’nun 10’uncu ölüm yıl dönümü nedeniyle toplanan eylemciler, geçen 10 yılda trafikle ilgili hiçbir şeyin değişmediğini, hatta daha kötü olduğunu vurguladı.

    Eylemciler arasında yalnızca Ali Gargınsu’nun yakınları değil, trafik çarpışmalarında hayatını kaybetmiş başka acılı aileler de vardı… Kaç yıl geçse de yüreğinde halen acı olan insanlar…

    Ülkemizin trafik güvenliği konusundaki ihmallere isyan ediyorlar, trafikteki her ölümle, bir kez daha kahroluyorlar ve “daha fazla insan kaybına ne gücümüz ne de yüreğimiz var” diyorlar. Benzer acıların yaşanmamasını istiyorlar…

    Ülkede yol ve trafik güvenliğinin, yıllardır ihmal edilen bir sorun olduğunu haykırdılar.

    Yolların, altyapıların ihmal edilmesini, sözü edilen projelerin hayata geçmemesini protesto ettiler, “Nerede bu yollar?” diye sordular.

   Avrupa ülkelerinde trafik kazalarını en aza indirmek için kapsamlı önlemler alınırken,

ülkemizde bu konuda yeterli adımlar atılmamasını eleştirdiler.

    Eylemciler, Avrupa Birliği ülkelerinde trafik güvenliğinin, çok katmanlı bir sistemle sağlandığını, örneğin, Almanya’da trafik kazalarını önlemek için geniş kapsamlı eğitim programları, sıkı trafik kontrolleri ve gelişmiş altyapı yatırımları yapıldığını anlattı.

    Norveç ve İsveç gibi ülkelerde, ‘Sıfır Vizyon’ politikaları ile trafik kazalarını tamamen ortadan kaldırmanın hedeflendiğini, bu ülkelerde yayalar için güvenli geçiş noktaları, hız sınırları için 7/24 denetimler ve araç güvenliği gibi konularda ciddi düzenlemeler bulunduğunu vurguladılar.

   Trafik çarpışmalarının nedenleri arasında süratin ilk sırada olmasına karşın çalışır durumdaki sabit kameralı radar sisteminin devre dışı bırakıldığını ve hız suçları bildiriminin aylarca ihmal edildiğini de söyleyen eylemciler, hükümete seslenerek; “Kaç Ali daha kaybetmeliyiz ki başka eve ateş düşmesin? Ne zaman güvenli yollar, trafikle ilgili cezalardan öteye geçip altyapı yatırımları gündeminiz olacak? Kaç Ali daha kaybetmeliyiz ki trafik kazasında canlarımızı yitiren bizler adalet ararken kapılar yüzümüze kapanmasın?” diye sordu.

   Aileler bunları sordular da bunlara yönetenlerin cevap verecek ne yüzü ne de bu konuda tedbir alacak istekleri ve iradeleri var…

   Bakın aileler, “Adalet ararken kapılar yüzümüze kapanıyor” diyor. Ne kötü bir durum…   

   Trafik güvenliği konusundaki duyarsızlığın artık kabul edilemez boyutlara ulaştığını belirten eylemciler, Ali Gargınsu’nun kaybından bu yana geçen 10 yılda halen yeterli adımların atılmadığına isyan etti.

    “Yollarda trafiğin soldan aktığını bilmeyen, bu konuda pratiği olmayanların trafiğe bu kadar kolay çıkması kabul edilebilir mi? Karanlık yollarda araç sürmek mi bizim hakkımız?” sorularını sordular.

   Başka Ali’leri kaybetmemek için hükümetin derhal harekete geçmesi gerektiğini kaydettiler.

   “Unutmayalım ki her kaybettiğimiz can, ihmalkâr politikalara karşı atılmayan adımların bir sonucudur” dediler…

   Başka gençleri, canları kaybetmemek için hükümetin acilen trafik güvenliği konusundaki önlemleri hayata geçirmesi gerektiğini belirten aileler, “Adalet istiyoruz. Bizim canımız yandı, başka ailelerin canı yanmasın, gençler ölmesin, yollar kanlarla sulanmasın” dedi.

  Eylemciler, kanayan yaramız olan trafikle, ölümlü trafik çarpışmalarıyla ilgili iyi bir toparlama yaptılar. Acılı aileler, yaşanan gerçekleri de yapılması gerekenleri de anlattı…

   Peki ülkeyi yönetenler, özellikle de Ulaştırma Bakanı, bu gözü yaşlı insanları duydu mu acaba, onlarla aynı oranda endişeleniyor mu, önerilerini dikkate alacak mı? Hiç sanmam…

   Böyle bir dertleri yok… Böyle bir dertleri olmadığını biliyoruz, umursamazdırlar, ilgisizdirler, yapması gereken işleri yapmıyor, başka başka işlerle uğraşıyorlar.

   Bu duyarsızlık karşısında çıldırmamak elde değil. Ülkesini ve halkını seven yöneticiler böyle mi yapar?