KKTC devlet yönetiminin çağ dışı ve ilkel patronaj ilişkilerine göre yönetildiğini maalesef tabiri caiz ise Sağır sultan dahi duymuştur.

Alınan kararlarda milli iradeyi sözde temsil eden seçmen ve halkın iradesi değil hükümet ve üyeleri üzerinde duygusal etkisi olan çıkar grupları etkili olmaktadır.

Makama gelmek isteyenler, halkına ve seçmenine başvurmak yerine belirli odaklara yaranmak için nüfuzlu aracılar koymakta, şirinlikler yapmakta, yağcılık veya yalakalık anlamına gelen açıklamalar yapmakta ve hatta takiye yaparak inançlı Müslüman rolü oynamaktadırlar.

KKTC’de devlet ve hükümet yetkilileri Türkiye’ye şirin gözükmek için inançlı Müslüman rolü yapmalarına rağmen liyakatten yoksun atamalar (işi ehline vermeyen), duygusal nedenlerle devlet kaynaklarını peşkeş çekmeler ve toplumun ihtiyaçlarına göre değil hegemon güçlerin çıkarları için Cumhuriyet Meclisinden geçen yasalar düşünüldüğünde Hz. Muhammed’in (S.A.V.) mezardaki kemikleri adeta sızlatılmaktadır.

Liyakati yerlerde süründürüp sanki de devletin temeline dinamit koymak için geçtiğimiz hafta yapılan bir müsteşar ataması adeta pes dedirtmiştir.

Sanatçı ve akademisyen kimliği ile devlette deneyimi ve bilgi brikimi olmadan nepotik ilişkilerle Cumhurbaşkanlığına müdür olarak atanan bir kişinin “bizim adam” mantığı ile geçen hafta birden çok alakasız bakanlığa müsteşar olarak atanması için yapılan girişimlere hep birlikte tanık olduk.

Cumhurbaşkanlığı Daire Müdürlüğünden alınarak önce İçişleri Bakanlığına atanan bahse konu kişi, bir hafta içerisinde oradan da alınarak jet hızıyla Çalışma Bakanlığı müsteşarlığına atanmıştır.

Ülkeyi yönetenlerin ve inançlı Müslüman rolü oynayanların da bilmesi gerektiği gibi; kutsal kitabımızda ve Hz. Muhammed’in (S.A.V.) hadislerinde işi ehline verme ve kaynakları rasyonel kullanmaya ilişkin birçok ifade bulunmaktadır.

Kelime olarak liyâkat; uygunluk, yetenek, değer, yarar, hüner, fazilet, kabiliyet, layık olmak ve benzeri anlamları ifade etmektedir. Bu kavram, sosyal hayatta daha çok işi ehline vermek, her kişiye hak ettiği şeyi vermek, adalet ilkeleri ile hareket etmek gibi hukuki meseleler gibi konularda gündeme gelmektedir. Bu konudaki bazı ayet ve hadisleri aşağıdaki gibi örnek olarak verebiliriz.

·       Nisâ Suresi: “Muhakkak ki Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğini zaman, adaletle hükmetmenizi emretmektedir. Allah size en güzel bir şekilde öğüt vermektedir! Şunu kesin olarak bilin ki Allah, her şeyi işitmektedir ve görmektedir.” (Nisa 4/58).

·       Hz. Muhammed (s.a.v.), kendisine kıyametin ne zaman kopacağını soran bir bedeviye, “Emânet zâyi edildiği zaman”  diye cevap vermiştir. Ardından bedevinin, “Emanet nasıl zayi olur?” diye sorması üzerine, Hz. Muhammed (s.a.v.) ona şu cevabı vermiştir: “Emanet ehil olmayan kimseye verildiği zaman kıyameti bekle!” (Buhâri, İlim, 2, Rikak, 35; İbn Hanbel, Müsned, II, 361).

·       Hz. Muhammed (s.a.v.), Ebu Zer’rin (r.a.) kendisinden memurluk talep etmesi üzerine ona şunları söylemiştir: “Ey Ebu Zer! Ben seni zayıf görüyorum. Ben kendim için istediğimi senin için de isterim. Sakın iki kişi üzerine amir olma, yetim malına da velilik yapma. Memurluk bir emanettir, hakkını vermediğin takdirde kıyamet günü perişanlık ve pişmanlıktır. Ancak kim onu hak ederek alır ve onun sebebiyle üzerine düşen vazifeleri eksiksiz eda ederse o günün perişanlığından kurtulur.” (Müslim, imaret, 17, hadis no: 1826; Ebu Davud, vesaya, 4, hadis no: 2868; Nesai, vesaya, 10, hadis no: 6255).

KKTC’de devleti yönettiğini zannedenler işi ehline vermemekle ve devlet kaynaklarını irrasyonel kullanmakla sadece Hz. Muhammed’in (s.a.v.) mezardaki kemiklerini sızlatmakla kalmıyorlar.  Aynı zamanda milletlerarası anlaşma imzaladıkları Türkiye Cumhuriyeti’ni de kandırdıklarını zannediyorlar. Şöyle ki, 2023 yılı Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti arasında İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması”nda 7.1.1 maddesi  “Atanmada aranacak nitelikler liyakate dayalı olarak yeniden düzenlenecektir.” şeklinde işi  ehline vermeyi ön plana çıkarırken 7.1.2  maddesinde “Personel politikalarının belirlenmesinde etkinliğin artırılması amacıyla kamu iktisadi teşebbüsleri ve belediyeler de dahil tüm personel sayısına ilişkin niteliksel ve niceliksel veriler merkezi olarak takip edilecektir” ifadesi kullanılmıştır.