Ülkemizdeki ekonomik sorunlar, yetersizlikler, yapılacak birçok iş için kaynak bulunamaması, gündemi işgal ediyor haklı olarak… Deprem felaketi de bizi derinden sarstı, etkilerini kolay kolay atlat...

Ülkemizdeki ekonomik sorunlar, yetersizlikler, yapılacak birçok iş için kaynak bulunamaması, gündemi işgal ediyor haklı olarak… Deprem felaketi de bizi derinden sarstı, etkilerini kolay kolay atlatamayacağımız gelişmeler oldu, o nedenle doğal olarak bunlar da gündemde fazlaca yer buluyor. Tabii “deprem katkısı” toplamak için hükümetin maaş kesintisi ve ek vergilerle ilgili yasa önerisi de gündemden düşmüyor… Bunlar olurken başka şeyler de oluyor tabii ki… Trafikte insanlar ölmeye devam ediyor, ölümlü trafik kazasının olmadığı hafta yok. Gazetelere düşen trafik kazalarıyla ilgili istatistikler dehşet verici. Resmen trafik, “alkollü araç kullanan sürücülerle” kaynıyor. Birçok kazanın nedeni alkollü araç kullanma… Tabii trafikte birçok suç daha işleniyor, resmen kuralsızlık hâkim… Öte yandan yollarda da hayır yok, memlekette altyapı diye bir şey kalmadı. Yıpranmış, çukurlarla dolu yollar, anayollara tehlikeli açılan tali yollar, tehlikeli kavşaklar, görüşü engelleyen tabelalar, bazısı parçalanmış bazısı işgal altında kaldırımlar, yazısı silinmiş veya ağaç dallarının arkasında kalan trafik tabelaları, araçların çarptığı kırılan öylece kalan direkler, çarpılıp eğri büğrü olmuş bariyerler, yollardan silinen çizgiler, aydınlatılması gereken ama zifiri karanlık olan yollar, caddeler ve daha neler neler… Bakımsız memleketin yolları dahil her şeyi bakımsız… Peki trafikteki araçlar? Yollarda lastikleri kabak olmuş, neredeyse telleri çıkmış araçlar mı istersin, Nuh’un zamanından kalma eski kamyonlar, otobüsler, otomobiller mi? Ne muayeneden geçen araçlara güven var ne geçmeyenlere? Yabancı uyruklu kişiler, öğrenciler sıkça trafik kazası yapıyor hem kendi canları gidiyor hem başkalarının yaşamıyla oynuyorlar. Yabancı uyrukluların trafiğimize intibakına yeterince eğiliyor muyuz? Emin misiniz? O konuda zafiyetimiz yok mu? Bana göre var… Bana göre çok kolay ehliyet verip trafiğe çıkarıyoruz, bana göre intibak süreleri yeterli değil. Ben mi yanılıyorum acaba? Yabancı uyruklu kişiler nerede araç kullandıklarının farkında değiller adeta, ya da aslında nerede olduklarının tam da farkındadırlar da onun için mi kuralları takmıyorlar? Peki otobüsleri, kamyonları, iş araçlarını kullanan yabancı uyruklu kişilerle ilgili her şey tamam mı? Onların yeterliliği ne kadar? Ya trafikte çok riskli bir şekilde vızır vızır dönüp duran motosikletli paketçi işçiler? Tüm emekçilere saygım sonsuz ama bu insanlar adeta kendi hayatlarını yok sayarcasına seyrediyorlar trafikte… Tabii ki başkalarını da riske atarak… Büyük araçların motosikletlileri korumaması da bu paketçi motosikletliler için büyük risk. Bisikletlilerin uğradığı kazalar da bitmek bilmiyor, doğru dürüst bisiklet yolumuz yok, araç kullananlar bisikletlilere ve kimi zaman motosikletlilere tahammül göstermiyor, trafiğin bir parçası olarak görmüyor. Araç kullanırken cep telefonu kullananlar bir yana şimdi araç kullanırken mesaj yazanlar çoğaldı… Söylediklerimin tümü “trafik” kavramının içinde, bugüne kadar tedbir alamadığımız, bir proje olarak gündeme getiremeyip, çözmeye çalışmadığımız büyük sorunumuz. En büyük sorunu, yönetenler sorun olarak görmüyor. Yollar insanımıza sürekli mezar oluyor, trafiğe çıkan herkes ölümle yüz yüzedir. Trafik, her yanıyla tam bir kaostur, karmaşadır, kangrendir… Ne tedbir alabiliyoruz ne bilinçlendirme ne de denetim var… Nerede denetim, otorite, kural var da trafikte olacak değil mi? Ülke darmadağın, nereye dokunsan sorun var, bu dağınıklık, bu perişanlık, bu çaresizlik içinde tabii ki trafik de ölüm saçıyor ve herkes öylece bunu seyrediyor…  

24 Mart 2023