Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, küresel gıda güvenliğine katkı için yakın zamanda Gıda Güvenliği Çalışma Grubu'nu toplayacaklarını belirterek, "Gerek Rusya gerek Ukrayna gerekse Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumla yakın temas içinde olmayı sürdüreceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de gerçekleştirilen 18'inci G20 Liderler Zirvesi'nin sona ermesinin ardından düzenlenen basın toplantısındaki konuşmasında, bir hususun altını özellikle çizmek istediğini söyledi.
"İnancımız, kültürümüz ve kökenimiz ne olursa olsun hepimiz 8 milyarlık büyük insanlık ailesinin birer ferdiyiz." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir parça ekmek ve su bulamadıkları için çocukların öldüğü, her yıl on binlerce umut yolcusunun çöllerde hayatını kaybettiği, denizlerimizin hızla devasa bir mülteci mezarlığına dönüştüğü, savaşlar ve çatışmalar dolayısıyla milyonların evlerini terk ettiği, onca retoriğe rağmen insan hayatının giderek değersizleştiği, ezcümle hemen yanı başımızda yürek parçalayıcı trajedilerin yaşandığı bir dünyada, hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemeyiz. Bir tarafta 735 milyon kişi açlıkla mücadele ederken, diğer tarafta lüks, şatafat ve israf alıp başını gitmişse burada çok ciddi bir sorun var demektir."
"Türkiye olarak, biz bu adaletsizliklere itiraz ediyoruz"
Erdoğan, gelinen noktada Afrika'dan Asya'ya milyarlarca insanın bir avuç elitin keyfi ve refahı için çok kötü şartlarda çalıştığını ve ter döktüğünü kaydederek, "Bu ne adildir ne insanidir ne de vicdanidir. Sorunlarımızın sebebi kaynak kıtlığı değildir, merhamet eksikliğidir." dedi.
Türkiye olarak bu adaletsizliklere itiraz ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Milli gelire oranla dünyanın en fazla yardım yapan ülkesiyiz. Ülkemize sığınan 4 milyonu aşkın mazlum ve mağdura sahip çıkıyoruz. Suriye'nin kuzeyini terör örgütlerinden temizleyerek, bu bölgede kardeş ülkelerin desteğiyle kalıcı konutlar inşa ederek, eğitimden güvenliğe her alanda ihtiyaçları gidererek, insanları göçe zorlayan asıl nedenleri kaynağında ortadan kaldırıyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, şimdiye kadar 600 bine yakın Suriyelinin güvenli, gönüllü, insan onuruna yakışan bir şekilde vatanına geri döndüğünü, projelerinin hayata geçmesiyle de bu sayının daha da artacağını dile getirdi.
"33 milyon ton tahıl uluslararası piyasalara ulaştırıldı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1,5 yıldır devam eden ve yüz binlerce insanın canına mal olan Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için yoğun çaba harcadıklarını söyledi.
Tarafları aynı masa etrafında toplayan İstanbul sürecinden, esir takaslarına ve Karadeniz Girişimi'ne kadar pek çok diplomatik hamleye imza attıklarına dikkati çeken Erdoğan, "Karadeniz Girişimi çerçevesinde, 33 milyon ton tahıl uluslararası piyasalara ulaştırıldı. Girişim sayesinde gıda krizinin daha fazla derinleşmesinin önüne geçtik. Şahsi temaslarımız sonucunda, girişim 3 kez uzatıldı. Hafta başında, pazartesi günü Sayın Putin'in daveti üzerine Soçi'ye yaptığım ziyarette bu meseleyi kendisiyle bir kez daha enine boynuna konuştuk." değerlendirmesinde bulundu.
"Karadeniz'de sükuneti bozacak her türlü adımdan uzak durulması gerektiği kanaatindeyiz"
Rusya-Katar ve Türkiye olarak gıda sıkıntısı çeken Afrika ülkelerine yönelik 1 milyon ton tahılın işlenerek, ulaştırılmasına önem verdiklerine vurgu yapan Erdoğan, şöyle konuştu:
"El ele vererek bunu gerçekleştireceğiz. Tahıl meselesinde Rusya'yı dışlayan bir sürecin sürdürülebilir olma ihtimali çok düşüktür. Karadeniz'de sükuneti bozacak, bölgede gerilimi tırmandıracak her türlü adımdan uzak durulması gerektiği kanaatindeyiz. Bugüne kadar Montrö'yü titizlikle uygulayarak ve taraflarla sürekli diyalog halinde kalarak, böyle bir duruma mahal vermedik. Küresel gıda güvenliğine katkı için yakın zamanda Gıda Güvenliği Çalışma Grubu'nu toplayacağız. Gerek Rusya gerek Ukrayna gerekse Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumla yakın temas içinde olmayı sürdüreceğiz. Zirve bildirgesinde ülkemizin tüm bu çabalarından hakkıyla bahsedildi."
Erdoğan, zirvede ayrıca Afrika Birliği'nin G20'ye daimi üyelik talebinin Türkiye'nin de güçlü desteğiyle karara bağlandığını ifade ederek, "Afrika Birliği'nin şahsında tüm Afrikalı kardeşlerimizin G20 üyeliğinin hayırlı olmasını diliyor, kendilerine aramıza hoş geldiniz diyorum." şeklinde konuştu.
"Müslümanları ve mültecileri hedef alan saldırılar tahammül sınırlarını aştı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "tek dünya, tek aile ve tek gelecek" idealine en büyük zararı tıpkı bir veba gibi yayılan İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığının verdiğini belirtti.
Müslümanları ve mültecileri hedef alan saldırıların kimi Batı ülkelerinde artık tahammül sınırlarını aştığını, bazı yerlerde de nefret furyasına dönüştüğünü dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demokrasi ve insan hakları savunuculuğu yapan ülkelerin çoğu bu barbarlık karşısında maalesef üç maymunu oynamaktır. Polis koruması altında Kur'an-ı Kerim yakılması fikir özgürlüğü değil, çok açık bir provokasyondur, nefret suçudur. Hiç kimse bizden buna sessiz ve tepkisiz kalmamızı bekleyemez. İnsanlığın ortak geleceği adına İslam düşmanlığının yükseldiği tüm ülkelerin, bu konuda artık daha kararlı politikalar izlemesi gerektiğine inanıyorum. Mevzuatla ilgili bir açık varsa giderilmelidir. Kanun gerekiyorsa süratle yapılmalıdır. Uluslararası camianın sorumlu bir üyesi olarak, 'Dost acı söyler' prensibinden hareketle hakikatleri tüm açıklığıyla söylemeyi görev biliyoruz. Bununla birlikte başta Birleşmiş Milletler olmak üzere üyesi bulunduğumuz platformlarda bu konuyu gündeme getiriyoruz."
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 15 Mart'ın "İslamofobi ile Mücadele Uluslararası Günü" olarak kabul edilmesine katkı sağladıklarını kaydeden Erdoğan, "Gerek İnsan Hakları Konseyinin gerekse Genel Kurulun, Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılarla ilgili kararları bu minvalde önemlidir. Kimi ülkelerin, bu eylemler karşısında çeşitli idari ve hukuki tedbirler aldığını görüyor, bundan da memnuniyet duyuyoruz. Ülkemizin teklif ve gayretleriyle, kutsal kitaplara saldırı G20 bildirisinde de kınanmıştır." dedi.
Erdoğan, insani değerleri savunan, insan hak ve hürriyetlerine önem veren, farklı inanç mensuplarının barış içinde yaşayabileceğine inanan herkesi, Türkiye'nin çabalarına destek vermeye çağırdığını ifade etti.
"Hindistan ile başta ekonomi olmak üzere pek çok alanda ciddi bir potansiyele sahibiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl MIKTA'nın 10. kuruluş yıl dönümünün idrak edildiğini belirterek, "Endonezya'nın dönem başkanlığında liderler olarak, MIKTA'nın son 10 yılını ve geleceğe dair planlarımızı gözden geçirdik. Ziyaretim çerçevesinde Sayın Hindistan Başbakanı Modi ile ikili bir görüşmemiz oldu. Güney Asya'daki en büyük ticaret ortağımız olan Hindistan ile başta ekonomi olmak üzere pek çok alanda ciddi bir potansiyele sahibiz." dedi.
Özellikle seçim belirsizliğinin geride kalmasıyla birlikte bu potansiyeli en üst seviyede hayata geçirebilecek imkana kavuşulduğuna inandığını anlatan Erdoğan, "Yüzde 90'ları bulan rekor katılımla gerçekleşen 14-28 Mayıs seçimleri, hem Türk demokrasisinin gücünü hem de milletimizin iktidarımıza olan güvenini teyit etti. Attığımız her adımla bu güveni daha da perçinliyoruz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çarşamba günü kamuoyuyla paylaştıkları Orta Vadeli Program'ın, hem içeride hem yurt dışında takdirle karşılandığını gördüklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Dünya Bankası tarafından yapılan açıklama, Türkiye ekonomisine duyulan güvenin bir tezahürüdür. Dünya Bankası Grubu 17 milyar dolarlık yatırım paketinin üzerine, 18 milyar dolarlık yeni bir yatırım paketi daha ekledi. Böylece bankanın, Türkiye'de önümüzdeki 3 yıl içinde planladığı yatırımların büyüklüğü 35 milyar dolara ulaşacak. Ülkemize yönelik önyargılar kırıldıkça, Dünya Bankası'na yeni kurumlar eklenecektir. Ekonomimizdeki başarılarla birlikte uluslararası yatırımların daha da arttığını hep birlikte göreceğiz."