MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, siyaseti gelişigüzel, vakit doldurmak maksadıyla yapmadıklarını; hakka inandıklarını ve halkla yekvücut olduklarını söyledi.
Devlet Bahçeli, Avrupa Birliği'nin (AB) Mekansal Deniz Planlama çalışmalarının, Türkiye'nin Ege ve Akdeniz'deki egemen haklarını aşındıracak hatta hiçe sayacak içerik ve ilerleyiş istikametinde olduğunu belirterek, "Aleyhimize çizilen haritaların fiilen ve hukuken bir sonuç vermesini ümit etmek tam manasıyla akla ziyan bir hezeyan ve milli kazanımlarımıza aleni bir saldırıdır." diye konuştu.
"AB'NİN GÜNEY KIBRIS VE YUNAN TEZLERİNE ALET OLMASI, AKDENİZ'DEKİ BARIŞ VE İSTİKRARA TAHAMMÜLSÜZLÜK"
Deniz yetki alanlarında yaşanan uyuşmazlıklarla ilgili AB'nin görüş beyan etmesi, hakemlik rolü üstlenmesi, tek taraflı kararların altyapısını oluşturma arayışlarının A'dan Z'ye geçersiz ve mesnetsiz olduğunu dile getiren Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Avrupa Birliği'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Yunan tezlerine alet olması, Ege ve Akdeniz'deki barış ve istikrara tahammülsüzlüktür. Mavi vatandan taviz koparmak için karşımızda toplanan ülkelerin 486 yıl önce Preveze'de denizin dibine gönderdiğimiz haçlı donanmasından ne farkı vardır? Bize rağmen ve egemenlik alanlarımızdan sözde mahrum eden haritaların çizimiyle takibi ve temini peşine düşülen muhasım politikaları elbette biliyoruz. Tavsiyem, onların da Türk milletini bilmeleri, hafızalarını tazelemeleri, değilse bile tarih kitaplarını açıp okumaları, suyumuza dokunanın dumanını attıracağımızı unutmamalarıdır. Bu azgın hıncın, bu aşırı hırsın, tarihten ders almayan bu beyhude politik ve diplomatik kuşatma hazırlıklarının Türk milletine sökmeyeceğini, aksini iddia edenlerin tahrikleri devam ederse Barbaros Hayrettin Paşaların Ege ve Akdeniz'de dolaştığını görmelerini, yoksa Andrea Doria'nın akıbeti neyse aynısını yaşayacaklarını kararlılıkla söylemek isterim."
Bahçeli, 18-19 Kasım'da Brezilya'da toplanan G20 Zirvesi'nin temasının "Adil bir dünya ve sürdürülebilir bir gezegen inşa etmek" olarak belirlendiğini; adaletsizliğe, ahlaki kayıplara, egemenlik ihlallerine, önyargılara ve tarihi nefretlere dayalı bir dünya tasarımı için el ovuşturmanın çok vahim bir çelişki olduğunu söyledi.