Çevre kirliliğinin, çevrenin çöpe, lağım sularına teslim olmasının, her tarafa çöplükler yaratmanın hiçbir zararı olmadığı düşünülüyor herhalde bu ülkede.

   Önemsenmiyor tabii ki, önemsenseydi buna isyan edilirdi.

   Halbuki kimsenin umuru değilmiş gibi bir hava var.

   Çevre kirliliği ya da çevre katliamı denen olaylar, sadece göze hoş gelmeme, çevrenin çirkin görünmesi veya ortaya çıkan pis kokudan ibaret değildir.

   Çevreyi kirletmenin ve katletmenin çok ciddi sonuçları vardır.

   Örneğin doğada geriye dönüşü mümkün olmayan hasarlar meydana getirir, doğal bitki ve hayvan varlığını tehdit, hatta yok eder.

   Bir ülkenin bilinen, kendine özgü doğal yapısını bozar…

   Tabii ki çevre kirliliği hastalık yayar, insan için zararlı hale dönüşür.

   Temizlik, hijyen yalnızca evlerimizde, mutfağımızda, işyerlerimizde ihtiyacını duyduğumuz bir şey değildir.

   Çevrenin de hijyen olması gerekmektedir, çevre hijyen olmadıktan sonra evinizin temizliğinin hiçbir önemi yoktur.

    Ülke ekonomisine önemli katkısı olan tarım ve hayvancılık için de hijyen önemlidir.

     Tarım ve hayvancılık, hijyen ortamda yapılmazsa bunun zararını yine insanoğlu görüyor.

     İşte size son günlerden bir örnek; Mağusa, Tuzla ve Güvercinlik’teki hayvancılık bölgelerinde, küçükbaş hayvanlarda, koyun keçi çiçek hastalığı görüldü.

     Bu çiçek hastalığı, hızlı bulaşan bir hastalık olduğu için bölge karantinaya alındı, 12 bin civarında küçükbaş, bin 200 civarında da büyükbaş hayvan aşılanmaya başladı.

      Hayvanları hasta edip, ölümüne neden olabilecek kadar tehlikeli bir hastalık olan çiçek hastalığı durup dururken nereden çıktı acaba?

     Veterinerlerin söylediğine göre, bu hastalığa ya da virüse neden olan şey pislik, hayvanların barındığı ya da otlatıldığı çevrenin kirli olması…

     Hayvanların yedikleri veya içtiklerinden mikrop kapması…

     Yani hayvancılık için çevre hijyeni çok önemli ama siz söyleyin bana hangi bölgede hangi çevre hijyendir, temizdir?

     Hastalığın görüldüğü bölge, Mağusa Çöplüğü’nün yakınında bulunuyor, bölgeye lağım suyu akıtılıyor.

     Hayvanlar buralarda otluyor, pis sulardan içiyor ve sonuç ortada, çiçek hastalığına yakalandılar.

     Ne zannediyordunuz yani? Hayvandır, hayvana bir şey olmaz diye mi düşünüyorsunuz?

     Çevreden hayvanlar da etkileniyor, hatta insanlardan bile çok. Çünkü hayvanlar bu çevre kirliliğinden kendisini koruyamıyor.

     Aynı zamanda veteriner olan Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları, hayvanların hastalıktan korunması için çevre hijyeni ve dezenfekte önleyici tedbirlerin önemli olduğunu vurguladı.

     Bakın hastalığa yakalanan hayvanlar itlaf edilecek, geriye kalanlar masraf yapılarak aşılanacak, bölge bir süre karantinada kalacak, aşılanan hayvanların kesilebilmesi için belli bir sürenin geçmesi beklenecek.

      Neden böyle olsun? Neden çevreyi mikrop saçan bir yapıya dönüştürelim?

      Neden ülkemizin doğal güzelliklerini korumayalım?

      Neden çevreye zarar vermek bu ülkede normal karşılansın?

      Neden insanlar, çöpler ve lağım içinde yaşamaya alışsın?

      Neden çevreyi kirleten veya katledenler cezalandırılmasın?

      Gerçekten akıl alır gibi değil…

      Bakın sıkça sosyal medyada vatandaşlar paylaşıyor, medyada haberler oluyor; her tarafa lağım akıtılıyor.

      Sokaklara, ovalara, derelere lağım akıtılıyor.

      Belli aralıklarda Lefkoşa’da da dereye atık su akıtılıyor, dere süt beyazı akıyor, bunu yapanlar ne bulunabiliyor ne de cezalandırılıyor.

       O derede kaplumbağa, kurbağa ve daha birçok canlı yaşıyor, oraya ördekler, su tavukları geliyor, bu hayvanların ölebileceği, oraya o atık suyu akıtanın aklına gelmiyor.

       Çevreyi bu şekilde kirletmenin, katletmenin, orasını mikrop yuvası yapmanın insan sağlığını da tehdit ettiğini düşünmüyor.

       Devlet tedbir almaz, yapanı cezalandırmazsa, ülkesini mahveden bu sorumsuzlar da hiç çekinmeden aynı şeyleri yapmaya devam eder.

       Ülkede Çevre Bakanlığı ve Çevre Dairesi var ama yıllardır misyonunu yerine getirmeyen bu makamların kendisi var, yaptığı bir şey yok…

      Maalesef öyle… Acı ama gerçek bu… Bunu görmek için zaten şöyle bir etrafınıza bakın, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.