Ahmet KARAGÖZLÜ

   Ülkemizde bir yandan dövizin yükselişi diğer yandan iğneden ipliğe her şeye yapılan zamlar, özellikle asgari ücrete talim olan vatandaşın alım gücünü yerle bir etti.

   Tüm dünyada asgari ücretin “barınma, ısınma, çocukların bakımı ve eğlence” gibi en temel gereksinimlerin karşılanabileceği miktar olarak uygulanırken KKTC’de maalesef durum bu şekilde değil.

   Şu anda brüt 18 bin 103 TL, net 15 bin 750 TL olan asgari ücretle en temel ihtiyaçlar bile karşılanamazken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde belirtilen asgari ücret tanımında belirtilen unsurlara göre bir ücret ne yazık ki verilemiyor.

   Çalışma Bakanlığı’nın resmi sitesinde asgari ücretin tanımı şu şekilde belirtiliyor:

   “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçi ile eşinin ve üç veya beş çocuğunun yeterli beslenme, sağlıklı konut, giyim, aydınlatma ve ısıtma, ulaşım, çağdaş düzeyde sağlık servisi, eğitim, kültür, dinlenme, eğlence ve benzeri temel gereksinmelerini geçerli fiyatlar üzerinden karşılamaya yetecek miktardır.”

Serdaroğlu: Devlet bu tanıma uygun davranmıyor

   Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi tarafını temsil eden Hür İşçi Sendikaları Federasyonu (HÜR-İŞ) Başkanı Ahmet Serdaroğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde asgari ücretin gayet güzel tanımlandığını ancak devletin bu tanıma uygun davranmadığını söyledi.

   Serdaroğlu, asgari ücretin tanımında belirtilen unsurların dikkate alınması gerektiğini ifade ederek mevcut durumla yaşamanın mümkün olmadığını belirtti.

   Yoksulluk sınırının altında olan asgari ücretin sadece “açlık sınırına” göre belirlenmemesi gerektiğini dile getiren Serdaroğlu, bir an önce Asgari Ücret Tespit Komitesi’nin toplanması için çağrı yaptı.

   Serdaroğlu, asgari ücretin tanımında belirtilen bir işçi ile eşinin ve üç veya beş çocuğunun yeterli beslenmesi, sağlıklı konut, giyim, aydınlatma ve ısıtma, ulaşım, çağdaş düzeyde sağlık servisi, eğitim, kültür, dinlenme, eğlence ve benzeri temel gereksinmelerin tüm dünyada “yoksulluk sınırı” içerisinde değerlendirildiğini söyledi.

“Yoksulluk sınırı 46 bin TL”

  İstatistik Kurumu’nun “KKTC’de yüzde 16-17 oranında yoksul olduğunu” hesapladığına dikkat çeken Serdaroğlu, bu oranın neye göre belirlendiğinin tüm ısrarlı sorulara rağmen bir türlü açıklanmadığını söyledi.

   HÜR-İŞ olarak uzmanların desteğiyle “yoksulluk sınırı çalışması” yaptıklarını belirten Serdaroğlu, Ekim ayı sonu itibarıyla yoksulluk sınırının 46 bin TL olarak hesaplandığını kaydetti.

   Serdaroğlu, söz konusu rakama Kasım ve Aralık ayı dönemlerine ait hayat pahalılığı oranlarının dahil olmadığını belirtti.

“İşçilere hayat pahalılığı artışı verilmeli”

   Piyasanın dengesine dikkat çeken Serdaroğlu, bazı yanlışlıklar nedeniyle asgari ücreti bir anda kendi tanımında belirtilenleri karşılayacak miktara getirmenin mümkün olmadığını dile getirdi.

   Serdaroğlu, devlet tarafından yüzde 48.50 olarak açıklanan hayat pahalılığı oranına işaret ederek, “Biz mademki asgari ücreti kendi tanımında belirtilen miktara çıkaramıyoruz, en azından hayat pahalılığı oranındaki artışı işçiye vermeliyiz” dedi.

“Asgari ücret geçim ücreti oldu”

   Özel sektörün örgütsüz olması sebebiyle asgari ücretin “başlangıç ücreti” olmaktan çıkarak “geçim ücreti” haline geldiğine dikkat çeken Serdaroğlu, “Birçok işletmede, asgari ücret artmadıktan sonra kalifiyeli elemanın da 3-5 yıl çalışmış bir elemanın da maaşı artmıyor” diye konuştu.

   Serdaroğlu, sosyal sigorta kayıtlarına göre çalışan nüfusun yüzde 70’e yakının asgari ücret aldığını, ancak durumun bu şekilde olmadığını kaydetti.

“İşverenler hak yiyor”

   Normalde asgari ücretin üzerinde maaş alan çoğu kişinin yatırımının “asgari ücret üzerinden” olduğunu belirten Serdaroğlu, işverenlerin “hak yediğini” savundu.

   Asgari Ücret Yasası’nın süratle güncellenmesi gerektiğini vurgulayan Serdaroğlu, yasada belirtilen bazı tabirlerin değiştirilmesinin şart olduğunu dile getirdi.