Araştırmacılar, Parkinson'u tespit edebilen bir kan testinin, hastalığa çare arayışında çığır açabileceğini öne sürdü.

ABD'de gerçekleştirilen ve Science Translational Medicine adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmanın bulgularının, Parkinson'un ilerleyişini hastanın sinir sistemini etkilemeden önce durduran ve hatta hasarın hücresel düzeyde tersine çevrilmesini sağlayan tedavilere imkan sağlaması umuluyor.

Independent Türkçe'nin haberine göre Duke Health'teki nörologlardan oluşan ekip, söz konusu kan testini mitokondrilerdeki (hücrelerin içinde enerji üreten küçük yapılar) DNA hasarını inceleyerek geliştirdi.

Mitokondri, insan genomunun çoğunu oluşturan nükleer DNA'dan ayrı hasar görebilen kendi DNA'larını içerir.

Ekip, Parkinson hastalarından toplanan kan hücrelerinde mitokondriyal DNA hasarının, bu hastalığa yakalanmamış kişilere kıyasla daha yüksek düzeyde olduğunu gösteren bir test geliştirdi.

Test ayrıca, Parkinson riskinin artmasıyla ilişkilendirilen LRRK2 genetik mutasyonuna sahip kişilerden alınan kan örneklerinde de yüksek düzeyde hasarlı DNA tespit etti.

Duke Tıp Fakültesi Nöroloji ve Patoloji bölümlerinde doçent olarak görev yapan Laurie Sanders, yeni kan testinin Parkinson hastalığının daha erken teşhis ve tedavi edilmesine olanak sağlayabileceğini söyledi:

Halihazırda Parkinson hastalığı çoğunlukla, önemli ölçüde nörolojik hasar meydana geldikten sonra klinik semptomlara dayanarak teşhis ediliyor.

Basit bir kan testi, hastalığı daha erken teşhis etmemizi ve tedavilere daha erken başlamamızı sağlayacaktır.

Ayrıca kesin teşhis, ilaç çalışmalarına katılabilecek hastaları doğru şekilde belirleyerek daha iyi ve hatta bütünüyle iyileştirme potansiyeline sahip tedavilerin geliştirilmesini sağlayacaktır.

Sanders şunları ekledi:

Bu tahlinin [kan testinin] sadece Parkinson hastalığını teşhis etmekle kalmayıp aynı zamanda mitokondriyal DNA hasarını ve hastalık sürecini tersine çeviren veya durduran ilaçları da belirleyebilmesini ümit ediyoruz.

Bu hastalık insanlara korkunç zararlar veriyor ve biz halen sadece semptomları tedavi ediyoruz. Yeni ve etkili tedavilerin bitiş çizgisini aşması önemli.

Editör: Ahmet Karagözlü