Yakın Doğu Üniversitesi ve Kıbrıs İşitme Konuşma Engelliler Vakfı (KİKEV) iş birliğiyle düzenlenen “Türk İşaret Dili Farkındalık Semineri,” katılımcılara hem işaret diliyle etkili iletişim hem de toplumsal farkındalık konularında önemli bilgiler sundu.
Yakın Doğu Üniversitesi Öğrenci Dekanlığı, Okul Öncesi Öğretmenliği Kulübü, Atatürk Eğitim Fakültesi, Toplumsal Araştırma ve Geliştirme Merkezi ile KİKEV iş birliğiyle organize edilen seminer, Büyük Kütüphane’de geniş bir katılımla gerçekleştirildi. Etkinlik, işitme engelli bireylerle empatik iletişim kurmanın önemini vurgularken, toplumda kapsayıcı bir iletişim kültürünün teşvik edilmesini amaçladı.
Seminerin açılış konuşmalarını KİKEV Başkanı Bahire Coşkuner Doğru, Toplumsal Araştırma ve Geliştirme Merkezi Başkanı Prof. Dr. Zehra Altınay Gazi ve Atatürk Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Dervişe Amca Toklu yaptı. Konuşmaların ardından KİKEV Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Emrah Soykan, işaret dilinin temel yapısı, işitme engelli bireylerle iletişimde dikkat edilmesi gereken noktalar ve toplumda farkındalığı artırmaya yönelik öneriler üzerine kapsamlı bir sunum gerçekleştirdi.
Daha Erişilebilir Bir Toplum Hedefi
KİKEV Başkanı Bahire Coşkuner Doğru, işaret dilinin yaygınlaşması ve bu alandaki eğitimin desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Seni Seviyorum Sesin Oluyorum” projesinden bahsetti. Proje kapsamında hazırlanan “Türk İşaret Dili A1 Seviyesi Eğitim Videoları”nın işitme engelli bireylerin iletişim becerilerini geliştireceğini ve topluma entegrasyonlarını güçlendireceğini belirtti. Bahire Coşkuner Doğru, “Projemiz; Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Yakın Doğu Üniversitesi Toplumsal Araştırma ve Geliştirme Merkezi ve Telsim’in destekleriyle, BRT Ana Medya sponsorluğunda gerçekleşiyor. BRT’nin desteğiyle hazırlanan 16 eğitim videosundan oluşacak olan Sürdürülebilir Eğitimde Sosyal ve Toplumsal Farkındalığa Destek Projesi’nin ilk videosu, 5 Ocak’ta yayınlanacak” dedi.
Akademik İş Birlikleriyle Güçlü Adımlar
Toplumsal Araştırma ve Geliştirme Merkezi Başkanı Prof. Dr. Zehra Altınay, KİKEV ile uzun yıllara dayanan iş birliklerinin olduğunu vurgulayarak, bu tür etkinliklerin bireysel ve toplumsal gelişime katkı sağladığını belirtti. Öğrenci kulüplerinin etkin rolünü vurgulayan Prof. Dr. Zehra Altınay, “Yakın zamanda kurulan Okul Öncesi Öğretmenliği Öğrenci Kulübü’nün böyle anlamlı bir seminerle faaliyetlerine başlamış olmasından büyük bir gurur duyuyorum. Kulübün inovatif yaklaşımıyla farkındalık yaratmayı hedeflemesi, örnek bir adım niteliğindedir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Dervişe Amca Toklu ise “Kulübümüz, Ekim ayında kuruldu. Kısa süre içinde dört başarılı etkinliğe imza atmayı başardı. Günün sonunda ise verimli sonuçlar elde etmemiz ve olumlu geri dönüşler almamız bizleri son derece motive ediyor. Ekibimiz büyük bir özveriyle çalışıyor ve ben de onlara gönülden destek vermekten büyük mutluluk duyuyorum” dedi. “Elbette bu başarıda siz değerli katılımcılarımızın da katkısı büyük. Çünkü en önemli hedeflerimizden biri, öğretmen adaylarımızı 21’inci yüzyılın gerekliliklerine uygun şekilde yetiştirmek ve onların güçlü, donanımlı bireyler olarak topluma kazandırılmasını sağlamak” dedi.
İşaret dili kültürel bir değerdir!
Seminerde, kapsamlı bir sunum yapan KİKEV Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Emrah Soykan ise işaret dilinin yalnızca bir iletişim aracı olmadığını, aynı zamanda bir kültürel değer taşıdığını vurguladı. Soykan, “İşaret dili, jestler, mimikler ve beden diliyle desteklenen zengin ve dinamik bir yapıya sahiptir” dedi. İşitme engelli bireylerin iletişim yöntemlerine değinen Doç. Dr. Soykan, yazma, dudak okuma ve konuşma dilinin yanı sıra işaret dilinin de etkili bir araç olduğunu belirtti. Soykan, işaret dilinde somatik ve terminolojik bağlantılarla iletişimin güçlendiğini ifade etti. Doç. Dr. Soykan, işaret dilinin sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir kültürel değer taşıdığını ifade ederek, “İşaret dili aslında bir yabancı dil gibidir. Evrensel sanılan işaret dilinin evrensel olmadığını, aksan ve yorum farklarının bulunduğunu belirtmek isterim. İşaret dili, tıpkı sözel diller gibi, ülkelere, şehirlere ve bölgelere göre farklılık gösterebilir” dedi.
Türk İşaret Dilinin şekillenmesi Osmanlı dönemine dayanıyor !
İşaret dilinin dünyadaki gelişim sürecine de değinen Doç. Dr. Soykan, Fransa’da 1700’lü yıllarda grameri olan ve belirli bir yapıya sahip bir işaret dilinin gelişmeye başladığını söyledi. “Türk İşaret Dili”nin Osmanlı döneminde şekillendiğini ve günümüze kadar özgün bir dil olarak geldiğini belirten Doç. Dr. Soykan, 1902’de kurulan ‘Yıldız Sağırlar Okulu’nun, Osmanlı döneminin ilk işitme engelliler okulu olduğunu hatırlattı ve burada dudak okuma becerilerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapıldığını söyledi. KKTC’de bulunan işitme engelli bireylerin sayısının Türkiye’ye kıyasla daha az olduğunu, ancak bu bireylerin de görünür olmaları ve eşit haklara sahip olmaları gerektiğini belirten Doç. Dr. Soykan, “Türkiye’de yaklaşık 4 milyon işitme engelli birey var, ülkemizde ise sayı daha az, fakat bir kişi dahi olsa onları görmezden gelemeyiz. Her bireyin eşit haklarla yaşamını sürdürmesi çok önemli” dedi.