Gençlik yıllarımda yurt dışına giderken, kilitlenebilen bavul kullanırdım. Hatta kilitlenebilen bulamazsam, iplerle bağlardım açılamasın diye…
Nedense birileri açacak, içinden bir şey alacak hissi uyanırdı bende. Tabii böyle davranıyorum diye arkadaşlarım gülerdi bana; “Olur mu öyle şey, şirketler buna fırsat verir mi? Skandal olur, o nedenle çok ciddi tedbirler alınır bu konuda, için rahat olsun” derlerdi.
Bavulumdan hırsızlık olmayacağına sonraları ikna olmuştum ve bu kilitleme, bağlama hastalığından kurtulmuştum.
Ne ilginçtir ki geçmişte, gençlik yıllarımda koktuğum, takıntıya çevirdiğim “bavulumdan bir şey çalacaklar” meselesi, yıllar sonra KKTC’nin havaalanında birçok insanın başına geldi.
Yeni Ercan Havaalanımızda en sonunda bu da oldu… Yer hizmetleri görevlisi bazı kişiler, havaalanından çıkış yapan yolcuların, bavullarını, valizlerini açarak içinden kıymetli eşyalarını çaldı…
Ne kötü bir durum… Ülkedeki çürümenin son göstergesi… Tam bir skandal…
Nasıl bir zihniyettir bu? Ekmek teknesine pislemek gibi bir şey… Sana kısa süreliğine emanet edilen bir eşyayı çalıyorsun, hiç utanamadan, hiç çekinmeden.
Üstelik de aptalca… Hiç fark edilmeyeceğini, hiç şikâyet gelmeyeceğini mi düşündüler?
Mahkemede polisin bir ifadesi dikkat çekici; hırsızlık zanlılarından birisi, ayda 23 bin TL maaş alıyormuş ama 10 günde 60 bin TL harcadığı belirlenmiş.
Birçok hırsızlık olayında aynı şey fark ediliyor; lüks düşkünlüğü, olmayan bir hayatı yaşama sevdası, “başkası yapıyor, ben de yapayım” özentisi…
Bu lüks düşkünlüğü, bu parlak yaşam sevdası, bu zenginlik özentisi, birçok kişiye olmayacak şeyler yaptırıyor, yanlışa sürüklüyor.
Tabii ki bir de kumar illeti… Yukarıda bahsettiğim 60 bin TL’lik harcama maalesef kumarhanede gerçekleşmiş… Yaaa işte böyle… Kumar illetine para yetiştirebilsin diye hırsızlık yapıyor, ekmek yediği kaba pisliyor ama esas mesele; ülkesini uluslararası alanda rezil ediyor.
Bu olayın “lüks düşkünlüğü” ve “kumar alışkanlığı” tarafını bir yere yazalım, bu ayrıca üzerinde durulması şart olan, maalesef toplumsal psikolojik tedavi gerektiren bir durum.
Öte yandan, bir havaalanındaki böyle bir hırsızlık olayı, yalnızca hırsızı suçlamakla geçiştirilecek bir durum değildir.
Olay kişisel bir sorun gibi görünebilir ama değil. Bir işyerinde bunu yapmaya cesaret edebiliyorsa kişi veya kişiler, orada bir otorite boşluğu var demektir. Orada kişiler denetlenmediğini hissetmektedir, onlarda “Ne yaparsam yapayım fark edilmez” duygusu hakimdir demek ki…
Ülkenin birçok tarafında görülen liyakat sıkıntısı, otorite boşluğu, denetim eksikliği maalesef havaalanındaki bu yer hizmetleri servislerinde de var anlaşılan.
Tabii bir başka şey daha var… “Yine konuyu getirip havaalanının hazır olmadan açılmasına bağlayacaksın” diyeceksiniz ama bağlayacağım maalesef…
Alelacele hizmete açığımız havaalanının bavul/ valiz yükleme alanında kamera yok, orası kamerayla izlenmiyor. Kamera olsa, oradaki kişiler, yaptıklarının kamera görüntülerine yansıyacağını bilse, bu hırsızlığı yapmayacaktı, yapmaya cesaret edemeyecekti.
Ancak kamera olmadığından cesaret alan bu birkaç kişi, bavulları, özellikle de ziynet eşyaları, takıları olduğunu düşündüğü kadın yolcuların valizlerini açıp, hiç sıkılmadan, utanmadan hırsızlık yaptı.
İşte alın size güzel bir turizm tanıtımı. Siz olsanız; KKTC’ye gelen yabancıların, turistlerin, havaalanında bavullarından kıymetli eşyalarının çalındığı bir ülkeye bir daha gitmek ister misiniz?
Emin olun ki güvenli olmadığını düşündüğünüz ülkelerde bile havaalanında böyle şeyler olmuyordur ama KKTC’de oluyor.
Yeni açılan havaalanında ne fiyaskolar bitiyor ne de skandallar… “Skandal” kelimesini öylesine kullanıyor değilim, bu bir skandaldır, bu bir rezalettir. Anlayabilene ölüm gibi bir şeydir…
Tabii anlayabilene… Bu ülkede ne skandallar oluyor da kimse ne özür diliyor ne de istifa ediyor.
Burada mesele şu ki; hırsızları tutuklamak, yargılamak yetmiyor, zincirleme sorumluluğu olanlardan da hesap sorulmalıdır. Otorite sağlayamayandan da valiz yükleme alanına kamera koymayandan da bu ülkede ulaşımdan sorumlu olandan da… En aşağıdan en yukarıya kadar herkesten hesap sorulmalı…
“KKTC’de ne kadar zafiyet varsa havaalanında da var, büyük resmin küçük yansıması, o nedenle bu olaya sıradan bir hırsızlık muamelesi yapılacak” diyor bazı vatandaşlarımız. Evet, muhtemelen öyle olacak.
Havaalanındaki bu rezalet, bu skandal, ülkedeki çürümenin her tarafa sirayet ettiğinin bir göstergesi aslında… Kimi kime şikayet edeceğimizi de şaşırdık artık…