Arkadaşları ya da akrabaları arasında kanser hastası olmayan kaldı mı acaba bu ülkede?

   Birçoğumuz, bir şekilde kanser ile tanıştık…

   Geçmişe göre nispeten daha bilinçliyiz…

   Tedavi olup iyileşen insanların artması, hastalıkla mücadele konusunda bizi daha güçlü yapıyor.

   Kanser yıllardır bu ülkenin ciddi sorunlarından birisidir, Kuzey Kıbrıs’ta yılda 700’ün üzerinde yeni kanser vakası tespit ediliyor.

   Yani bu da hastalıkla her bakımdan ciddi mücadele etmemiz gerektiğini gösteriyor.

   Ancak kötü bir sağlık sistemimiz olması, üç yılı aşkın bir süredir ilaca erişimde sıkıntı yaşaması kanser hastalarını hem riske sokuyor hem de moralini bozuyor.

    Yani anlayacağınız şu ki; devlet eliyle kanser tedavisi sekteye uğratılıyor.

    Kanser Hastalarına Yardım Derneği Başkanı Raziye Kocaismail, “4 Şubat Dünya Kanser Günü” nedeniyle açıklama yaptı ve ilaçlara erişim zorlaştıkça, ilaçların gününde alınması aksadıkça hastanın güven ve moralinin yitirilmesiyle iyileşmesinin riske atıldığını söyledi.

   İlaca erişim sorununa artık bir son verilmesi gerektiğini belirten Kocaismail, hastaların moralli tedavi olabilmesi için ilaca erişimin aksatılmadan sağlanmasını talep etti.

    Bu talep kaç yıldır yapılıyor, ilaç sorunu nedeniyle sağlık örgütleri tam üç kez eyleme gitti, defalarca açıklamada bulundu ama nafile. İlaç sorunu bitmek bilmiyor.

    Ülke yöneticileri “4 Şubat Dünya Kanser Günü” nedeniyle çıkıyor ve boş boş açıklamalar yapıyorlar.

     Yöneticilerin ilaç sorununu çözmeden, kanser hastaları ve ailelerini rahatlatmadan konuşmaya hakları yok.

     İlacını bulamadığında strese giren, perişan olan, başkalarından ödünç alan insanların yaşadıklarını, sosyal medyada paylaşımlarından da görüyoruz sıkça.

     Kanser gibi ciddi bir hastalığın ilacını zamanında ülkeye getiremiyorsun, hastayı riske atıyorsun bir de bu hastalık için önemli olan moral değerleri sıfırlıyorsun...  

     Zaten yıllarca bu ülkede kanser hastalığı ile ilgili ciddi çalışmalar, araştırmalar yapılmadı.

     Hangi kanser hastalığı, ülkede ne kadar var? Hangi bölgelerde hangi kanser hastalıklarına rastlanıyor? Bazı bölgelerde neden daha fazla kanser vakası görülüyor, bunları tetikleyen nedir?

     Bir istatistik tutulması, bunlar için bir çalışma yapılması beklendi yıllarca. Şimdilerde yeni yeni bu istatistiklerin tutulmaya başlandığı söyleniyor ama ne kadar yapılıyor ne sonuçlar alınıyor, pek kamuoyu ile de paylaşılmıyor.

     Kanserin bir kader gibi gösterilmemesi gerekir, mücadele edilmeli, hatta kanserle savaşılmalı, nasıl azaltabileceğimiz üzerine kafa yorulmalı, vakaları engelleme üzerine odaklanmalıyız.

     Ancak biz kanseri, kişiler hastalığa yakalandıktan sonra ele alıyoruz, gündemimize öyle giriyor.

     Raziye Kocaismail, “4 Şubat Dünya Kanser Günü” için; “Ülkemizdeki kanser hastalarının tedavisi, toplumun kanser konusunda bilinçlenmesi, risk faktörlerinin önlenmesi, erken tanı ve koruma konusunda nerde olduğumuza dair karnemizi gözden geçirme, yol haritamızı belirleme, sorunlara bir göz atma ve doğruları talep etme şansı veren geleceğimizin sağlığı açısından hepimizin ilgilenmesi gereken bir gündür” diyor.

     Şimdi bir bakalım isterseniz bu karneye; ilaç eksikliği nedeniyle hastaların tedavisinde sınıfta kaldık demektir.

     Risk faktörlerinin önlenmesi konusunda zaten hiç sınıfı geçemedik.

     Erken tanı ve koruma konusuna değinecek olursak, Kocaismail’in açıklamasının son cümlesi olan; “Erken teşhis hayat kurtarıyorsa bunun bir slogan olarak kalmaması, devlet politikası olması gerekir” sözlerine bakmak lazım.

     Bu sözlerdeki siteme baktığımız zaman, erken teşhisin bunca yıldır bir devlet politikası olamadığını görebiliyoruz.

      Geriye toplumun kanser konusunda bilinçlenmesi meselesi geliyor ki, geçmişe göre bu konuda bir iyileşme var ama yeterli değil.

     Maalesef başımıza ya da yakınlarımızın başına geldiği zaman daha duyarlı oluyoruz, halbuki herkes bu hastalığa aday olduğunu aklından çıkarmadan davranmalı, duyarlı olmalıdır.

     Raziye Kocaismail, devlet ve hükümet yetkililerinden, kanser hastası olarak mücadele verenlerin nasıl etkilendiğine kulak asmalarını istedi, küçük dokunuşlarla hastaların yüzünü güldürecek iyileştirmelerin mümkün olacağına söyledi.

    Demek ki devlet ve hükümet yetkilileri, kanser hastası olarak mücadele verenlerin nasıl etkilendiğine kulak asmıyor, gerekli dokunuşları yapamıyor.

     Raziye Hanım, nezaketten uzaklaşmadan sorunları sıkıntıları anlattı ve sitemlerde bulundu.

     Devlet ve hükümet yetkililerinin gerekli mesajı alacağını hiç sanmam ama inşallah alırlar.

     İlaç eksiliğinin yarattığı sıkıntıların gölgesinde “4 Şubat Dünya Kanser Günü” idrak edilirken, aslında çok daha sert sözleri de hak ediyor yönetenler ama ne deseniz umurlarında değil ki.