Toprak Ürünleri Kurumu (TÜK) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Uzun, Çiftçiler Birliği Başkanı Mehmet Nizam’ın Bağımsız TV’de “TÜK misyonunu kaybetti, keyfi yönetiliyor” sözlerine tepki göstererek, tam tersine göreve geldikten sonra çok önemli işler yaptığını söyledi.
Gürsel Uzun, göreve geldiği 6 ay içinde TÜK’ün Merkez Bankası’na ve Kalkınma Bankası’na olan borçları için ciddi oranda ödeme yapıldığını, kısa sürede piyasaya olan borç ve alınan ürünlerin bütününün ödendiğini, şu anda alımların peşin yapıldığını, maaşların ödenmesinde de hiçbir sıkıntı yaşanmadığını belirtti.
Geriye kalan borçların ödenmesi konusunda da sistem devam ettiği sürece hiçbir sıkıntı yaşanmayacağını ifade eden Gürsel Uzun, bütün bunlara ilave 3 dosya Sayıştay Başkanlığına, bir dosya da Başbakanlık Denetleme Kurulu’na aktarıldığını, Sayıştay Başkanlığı’na aktarılan dosyaların birinin tamamlandığını, geriye kalanlarla ilgili incelemelerin devam ettiğini kaydetti.
Uzun, TÜK’e makam için değil hizmet için geldiğini ve küçük hesaplar peşinde olmadığını vurguladı.
Gürsel Uzun, “Kamuoyuna Duyuru” başlığıyla sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:
“Toprak Ürünleri Kurumu Yönetim Kuruluna atandığım günden bugüne ne hikmetse bazı çevreler rahatsızlık duyarak birtakım saldırılarda bulunmaktadır.
Bir hafta sonra 6 aylık görev süremi dolduracağım kurumda 50 yıllık yapının sorumluluğunun bana yüklemeye çalışılması ne kadar adil ve ahlakidir buna halkımız karar versin…
Bulduğum yapıda 50 yıldır tek çivi çakılmayan kalbur gibi depolar, metal yorgunluğu yaşayan para zoru İle işleyen makineler, piyasaya bir sürü borçlar, Merkez Bankasına 17 milyon dolar borç, Kalkınma Bankasına 50 milyon Türk Lirası borç ve zar zor maaş ödeyen bir yapı.
Bu kısa sürede piyasaya olan borç ve alınan ürünlerinin bütünü ödendi, 17 milyon doları 5 milyon doları ödenerek 12 milyon dolara indirildi bunun da faizleri düzenli ödenmektedir.
Kalkınma Bankası’ndaki 50 milyon Türk Lirası borcun 15 milyonu ödenerek 35 milyona düşürülmüştür…
Şu anda alımlar peşin yapılmaktadır, maaşların ödenmesinde de hiçbir sıkıntı yaşanmamaktadır...
Geriye kalan borçların ödenmesi konusunda da bu sistem devam ettiği sürece hiçbir sıkıntı yaşanmayacaktır.
Bütün bunlara ilave 3 dosya Sayıştay Başkanlığına, 1 dosya da Başbakanlık Denetleme Kuruluna aktarılmış, Sayıştay Başkanlığına aktarılan dosyaların biri tamamlanmış, geriye kalanlarla ilgili incelemeler devam etmektedir.
Sayıştay Başkanlığının tamamlamış olduğu dosya serbest limandaki TÜK’e ait silolarımız ve kuruma ait taşınmazımız ile ilgilidir ki kurumun kendi malına 20 yıldan fazla ödediği kiralar, miktarları ve kurumun bazı kişiler tarafından paylaşılan taşınmazının kuruma iadesi ile ilgilidir…
Bütün bunları bu kısa süreye sığdırırken, benim bir köylü olduğumu, hayvan yetiştirerek ve ekilen biçilen tarlaların içinde en zor koşullarda büyüdüğümü bazı kişilerin bilmediğini veya görmek istemediğini beni bu işi bilmemekle hitam ettiklerini görüyorum…
Bunların yanında bir iş adamı olduğumun da farkında olmayan bu çevrelerin kurumda çalışandan fazla çalışanım olduğunu ekonomik güç olarak da kurumdan geriye kalmayan şirketlerin sahibi ve direktörü olduğumu buraya makam için değil hizmet için gelmiş olmam ve küçük hesaplar peşinde olmayışım sanırım ki onları en çok rahatsız eden yönlerimden biridir…
Saygın bir kurum olan Çiftçiler Birliğinin Başkanının bu saygın yapının başında olduğunu unutarak tamamen kişisel hırs ve uygun olmayan beklentilerine cevap vermediğim için kişiliğime saldırması, yakışıksız yakıştırmalar yapmasını, beni iş bilmemekle ve yanlış yalan söylemlerle şahsıma saldırması kabul edilemez bir davranış şekildir.
Kurumun tamamen hizmet yapmaya yönelik bir yapı olduğunu en iyi bilen biri olarak yanlış, hatalı veya menfi beklentilerine kurumu zarara uğratmama ve hayvancılarımıza kötü ürün vermeme adına duruş sergilediğimizi bilmesine rağmen hırsına yenik düşmektedir…
Onun için nem oranı ve kirliliği yüksek olan kendi ürününü tohumluk olarak almadığımız için şahsıma saldırmaktadır…
Biçilen arpaların nem oranı ve içindeki taze ot oranının çok yüksek olduğunu en iyi bilen olarak arpa alımında ısrar etmesi de kabul edilmezdir...
Ürettiği arpayı kendi hayvanına yediremeyen şahsın bize vermeye, bizim de bunu başka hayvancılara satmamızı bekleme hakkı yoktur…
İçinde toprağı, yabancı tohumlar ve otlar olan bir üründen içindeki kirliliğin düşülmesini istememek bir hak arayışı değil başkalarının hakkına girmeye teşebbüsten başka bir şey değildir.
Üreticimize bedel ödettirmeye çalışan yoktur, sadece üreticimizin ürettiğini ödemeye yönelik bir duruşumuz vardır…
Buğday alımları başlamıştır en erken bir zamanda da ödemeleri yapılacaktır.
Ülkemizde son yağan yağmurlardan dolayı çıkan otlarla nem ve rutubet kabul gören seviyelere gelince arpa alımları da başlayacaktır, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Bizlerin ne zamansız yağan yağmurda ne de arpaların içinde çıkan otlarda herhangi bir kusurumuz yoktur.
Bunu ne Toprak Ürünleri Kurumuna ne de benim şahsıma kimse fatura etmeye çalışmasın.
Saygılarımla”