Ahmet KARAGÖZLÜ

   Ülkemizde bir yandan dövizin yükselişi, diğer yandan iğneden ipliğe yapılan zamlar, vatandaşın alım gücünü yerle bir etti.

   Geçtiğimiz haftaki tüp gaz zammının ardından bu kez de elektrik tarifelerine yüzde 15 zam yapılması alım gücünü bir o kadar daha düşürdü; vatandaş ne yapacağını şaşırdı.

   BAĞIMSIZ Gazete’ye konuşan Ekonomist Göksel Saydam, alım gücünün TL’nin değer kaybetmesinin yanı sıra piyasadaki “fahiş kâr düşkünlerinin” uyguladığı astronomik fiyatlardan dolayı düştüğüne dikkat çekti.

   Elektriğe yapılan yüzde 15’lik zamma işaret eden Saydam, bu zammın tüm sektörleri olumsuz etkilemesinden dolayı yeni zamların yapılmasından endişe duyduğunu söyledi.

   Saydam, ne zaman asgari ücret yükselse ya da elektrik ve akaryakıta zam yapılsa, en temel gıda maddelerinin de fiyatının arttığını belirterek alım gücünün bir türlü korunamadığını ifade etti.

   Göksel Saydam, alım gücünün korunması için fiyatlara “sınırlandırma” ve “makul kâr marjı” uygulanması gerektiğini dile getirdi.

“Pahalılığı yavaşlatmalıyız”

   Özellikle süt, yumurta, makarna, pirinç, kırmızı et ve tavuk gibi temel tüketim mallarındaki kâr marjının sınırlandırılması gerektiğini belirten Saydam, şöyle devam etti:

   “Mesela iki koşucu var. Biri 10 metre önde, diğeri de 10 metre geriden koşmaya başladı. Bu iki koşucu aynı tempoda gittiği zaman arkadan gelen koşucu önde giden koşucuya hiç yaklaşabilir mi? Hayır… İşte pahalık da böyle bir şey. Yani hayat pahalılığıyla memurun maaşı ile asgari ücret biraz yükselir ve alım gücü ile pahalılık arasındaki denge biraz olsun azalır. Ancak bu durum bir hafta bile sürmez; yapılan zamlarla ‘pire ısırdı, çık yukarı’ misali yine eskiye döner. Bu aranın kapanması için önde gidenin yavaşlatılması lazım. Bir başka deyişle pahalığı asla kaldıramayız ama bunu yavaşlatma metotlarını uygulayabiliriz. Bunun yolu temel tüketim mallarını korumaktan geçer.”

“Halkın alım gücü her geçen gün düşüyor”

   Ekonomist Saydam, temel gıda tüketimlerinin yanı sıra ilaç fiyatlarının da kontrol altında tutulması gerektiğini, ancak döviz kurlarının biraz yükselmesiyle gıda ve ilaç fiyatlarının “fahiş” oranlarda arttığına dikkat çekti.

   Alım gücünün koruması için dövize endeksli bir sistemin kesinlikle mümkün olmadığını belirten Saydam, “Bu düşünce pratikte uygun değil” dedi.

   Saydam, her geçen gün halkın alım gücünün düştüğünü, asgari ücret artar artmaz temel tüketim mallarının da fiyatının arttığını ifade ederek özellikle asgari ücretli kişilerin “bir ay bile” yapılan artışın faydasını göremediğini kaydetti.

“Asgari ücret her sektörde farklı farklı olmalı”

   Halkın “alışılmış yaşam tarzını” değiştirmesi, devletin ise tasarruf yapması gerektiğini belirten Saydam, “Türk Lirası’nı biz kontrol edemediğimiz için bazı eski alışkanlıklarımızdan vazgeçmeliyiz” diye konuştu.

   Saydam, eşel mobil sisteminin alım gücünü kısmen koruduğunu, ancak bu sistemin sadece devlet çalışanları için geçerli olduğunu belirtti.

   Özel sektör çalışanları için yeni bir asgari ücret sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğini dile getiren Saydam, “Asgari ücret Rum tarafında olduğu gibi her sektörde farklı farklı olmalı” dedi.

“Asgari ücret en düşük kamu maaşına da yansıtılabilir”

   Saydam, asgari ücretin iş tehlikesi, çalışma şartları, eğitim durumu ve kıdeme göre gruplara ayrılarak belirlenmesi gerektiğini vurguladı.

   Saydam, alım gücünün korunması açısından asgari ücretin en düşük kamu maaşına da endekslenebileceğini söyledi.

Editör: Ahmet Karagözlü