Eniz ORAKCIOĞLU

   İklim değişikliği nedeniyle hava sıcaklıkları kış ayları gelmesine rağmen mevsim normallerine düşmedi ancak yağışlı hava bölge bölge etkisini göstermeye başladı.

   Ülkemizin en büyük sorunlarından biri, kış aylarında altyapı eksikliği ve yetersizliğinden kaynaklanan su birikintileri ve taşkınları…

   Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) Başkanı Tunç Adanır, iklim değişikliği ile birlikte bu kış kısa ve yoğun yağışlar meydana gelebileceği uyarısında bulunarak aşırı yağışlar için ülkemiz altyapısının yetersiz olduğunu vurguladı.

   Adanır, ülkemizde mevzuat ve yasalardan dolayı kamusal alanlardaki altyapıların oluşturulmasının binalar bittikten sonra parça parça ve sürekliliği olmayan şekilde yapıldığını söyledi. Adanır, yağmur sonrası su birikintileri, göllenmeler ve yoğun yağışlarda sellerin meydana gelmesindeki diğer bir sıkıntının toprak alanların azalması olduğuna dikkat çekti.

   Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir de, ülkemizin su kaynaklarının iyice azaldığını belirterek  “Isınan hava çok fazla su tutmaya başlar, bütün sular buharlaşarak küresel iklim değişikliğine de katkı yapan bir gaz haline gelir ve yağdığında da suyun hepsini birden bıraktığı için seller oluşuyor. Bu seller de hem toprağın verimini götürüyor. Hem üretim alanlarına, hem de insanlara zarar veriyor. Ölenler oluyor” dedi.

Adanır: En büyük sıkıntı altyapı

   Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) Başkanı Tunç Adanır, iklim değişikliğinden dolayı yağışların düzenli olmadığını ve farklılıklar gösterebileceğini belirterek, kasım ayı içerisinde olduğumuz halde halen yazın son günlerini yaşadığımızı söyledi.

   Adanır, bu durumun bir taraftan kuraklığı getirdiğini, diğer yandan ise kış ile birlikte dünyanın dört bir yanında olduğu gibi kısa süreli, çok yoğun yağışların habercisi olduğunu belirtti. Ülkemizdeki en büyük sıkıntının altyapı yetersizliği olduğuna dikkat çeken Adanır, “Normalde kentlerin, şehirlerin yapılaşmasında önce altyapı yapılır ardından yapılaşma olur ancak ülkemizde mevzuat ve yasalardan dolayı kamusal alanlardaki altyapıların oluşturulması binalar bittikten sonra parça parça ve sürekliliği olmayan şekilde yapılıyor” dedi.

“Şehirlerde göllenme veya sel yaşanması ihtimali yüksek”

   Adanır, şu anda alt yapı olarak hem kanalizasyon hem de yağmur suyu drenaj sistemlerinin bir tek Lefkoşa’da tamamlanmış olduğunu, Girne’nin bir kısmının tamamlandığını, ama şehirlerde altyapı sorunlarının devam ettiğini belirtti.

   Çok fazla yağışa şehirlerimizin hazırlıklı olmadığına dikkat çeken Adanır, çok kısa sürede yoğun bir yağış geldiğinde şehirlerde göllenme veya sel felaketlerinin yaşanmasının yüksek ihtimal olduğuna işaret etti.

   Adanır, Türkiye’de geçen aylarda yaşanan sel felaketlerinden bahsederek, o dönemde de ülkemiz adına uyarılar yapıldığını söyledi. Adanır, yapılar gerçekleşirken, şehirlerin ise planlanırken doğru şekilde önceden planlanıp yapılması gerektiğinin altını çizerek, en büyük sıkıntının ekonomik şartların yeterli olmamasından kaynaklandığını söyledi.

   Şehirlerde altyapıları bir şekilde oluşturulması için finans sağlanması gerektiğine işaret eden Adanır, bu altyapıların tamamlanması ve oluşturulması gerektiğine vurgu yaptı.

   Adanır, yağmur sonrası su birikintileri, göllenmeler ve yoğun yağışlarda sellerin meydana gelmesindeki diğer bir sıkıntının ise toprak alanların azalması olduğuna dikkat çekti. Betonlaşma, şehirleşme, yollar ve kaldırımların yağan yağmurların toprak tarafından süzülme oranını azalttığını ifade eden Adanır, yollarında bir şekilde suyun kanalize olduğu bir kanala dönüştüğünü kaydetti.

   Adanır, belediyelerin bir kısmının kış girişinden önce dere yatakları ile ilgili düzenleme yaptıklarını söyleyerek, bu düzenlemelerinde gerekli olduğunu kaydetti.

   Adanır, belediyelerin doğru şeylerde yaptıklarını belirterek, sözü yeniden altyapıya getirdi ve altyapıların tamamlanması gerektiğine bir kez daha işaret etti.

Sahir: Ülkemizin su kaynakları iyice azaldı

   Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir, “Su yaşamdır” diyerek, suyun bütün canlı varlıkların kaynağı olduğunu vurguladı.

   Sahir, yeryüzünün yüzde 71'inin sularla kaplı olmasına karşın bu suların sadece yüzde 1'ini tatlı su olarak kullanabildiğimizi belirterek, nüfusun da giderek arttığını ve suyun israf edilmesinden dolayı günden güne eksilmeye başladığını söyledi.

   Sahir, dengesiz iklim koşulları yaşadığımızı ifade ederek Türkiye’den su getirdiğimizi, fakat Türkiye’nin de su fakiri ülkeler arasına girdiğini söyledi. Sahir, Türkiye’den gelen suyu doğru değerlendirmediğimize dikkat çekti.

“Seller hem üretim alanlarına, hem de insana zarar veriyor”

   Sahir, yağmurun veya suyun doğru kullanılmaması, iklim değişikliği sebebiyle düzenli ve yeterli olmamasını kullanılabilir suyun günden güne azalmasına sebep olduğunu ifade etti.

   İklim değişikliği yağışların da dengesiz olduğuna işaret eden Sahir, “Isınan hava çok fazla su tutmaya başlar, bütün sular buharlaşarak küresel iklim değişikliğine de katkı yapan bir gaz haline gelir ve yağdığında da suyun hepsini birden bıraktığı için seller oluşuyor. Bu seller de hem toprağın verimini götürüyor. Hem üretim alanlarına, hem de insanlara zarar veriyor. Ölenler oluyor” dedi.

   Sahir, yağmurun tutulabilmesinin birçok koşula bağlı olduğunu söyleyerek, en başta yeşil örtünün bu anlamda çok fazla önemi olduğunu kaydetti.

   Bir ülkenin yüzde 30- 35’inin ormanlarla kaplı olması gerektiğine işaret eden Sahir, ülkemizde orman tarlası olarak tapuda görünen miktarımızın yüzde 20 civarlarında olduğunu ve maalesef bu orman tarlalarının hepsinin üzerine ağaç dikmediğimizi vurguladı.

   Sahir, ormanların yakıldığını, arazileri ise yatırımlara açıldığını söyleyerek orman diyebileceğimiz ve üzerinde ağaç olan alanımızın yüzde 7 – 8 civarında olduğunu kaydetti.  Bunun sebepleri arasında yağmurların dengesizliği ve iklim değişikliği olduğunu belirten Sahir, ülkemizin Doğu Akdeniz’deki kuraklık adayı ülkeler arasında olduğuna işaret etti.

   Sahir, yaşanan dengesizliklerden dolayı son 8 yıla bakıldığında ülkemizde dikilen fidanların yüzde 15, yüzde 20 kadarının tutabildiğini, bazı bölgelerde ise yüzde 10’unun tutuğunu kaydederek, yeni ağaç da dikemediğimizi, diksek de olmadığını ifade etti.

“Oksijenin yüzde 80’nini denizlerdeki yeşilden sağlıyoruz”

   Sahir, soluduğumuz oksijenin yüzde 80’nini denizlerdeki yeşilin sağladığına dikkat çekerek, ada ülkesi olduğumuzdan dolayı denizdeki oksijenin bizim için önemli olduğunu belirtti. Sahir, deniz kıyılarındaki betonlaşmanın ve altyapı olmamasından dolayı denize bırakılan lağım sularının denizdeki yeşili kuruttuğunu belirtti. Arıtma tesisleriyle ilgili de adım atılması gerektiğini ifade eden Sahir, Çevre Dairesi’nin yetersiz kadroyla birçok sorunu görüş ortaya koyarak çözmeye çalıştığını belirtti.

  Sahir, “Yağışlar azalmasına rağmen, yüzde 8- yüzde 10 civarını tutabilsek, biriktirebilsek suya ihtiyacımızın kalmayacak. Yüz yıllık istatistiklere baktığımızda yağmur azalmıştır. Yüzde 12 civarında bir azalma söz konusudur” dedi.

   Sahir, kuraklık riskimiz olduğunun bir kez daha altını çizerek, “Kuraklık demek her yer çöl olacak anlamı taşımaz, kuraklık verimsizleşme demektir” şeklinde konuştu.

   Yağmur yağmadığı zaman beslenmenin gerçekleşmediğine işaret eden Sahir, “Çok yağmur geldiğinde de tarım için toprağın verimli olan derinliğin süpürüp götürmektedir. Kısacası ya su olmadığı, ya da üzerindeki verimli toprak aktığından dolayı kuraklık oluşuyor” dedi.

Editör: Ahmet Karagözlü