Bugün istemeden bir sohbete tanık oldum, hiç huyum değildir ama sohbete müdahale etmek zorunda hissettim kendimi… Konuşanlardan birisi; “Nedir bu panik, sanki de bütün okullar hemen şimdi yıkılıyor...

Bugün istemeden bir sohbete tanık oldum, hiç huyum değildir ama sohbete müdahale etmek zorunda hissettim kendimi… Konuşanlardan birisi; “Nedir bu panik, sanki de bütün okullar hemen şimdi yıkılıyor da çocukları okula göndermiyorlar” dedi. Yanındakiler de destek verdi… Tam o ifadelerle söylemediler ama neredeyse “şımarıklık” diyecekler… Birisi de o kişinin sözünü desteklemek için uzmanların Kıbrıs’ta deprem olmayacağını açıkladığını, gazetede okuduğunu söylüyordu… Dayanamadım, araya girdim… Haddime değildi aslında sohbet eden dört kişinin konuşmasına karışmak ama o kadar yanlış konuşuyorlardı ki haddimi aşıp karıştım… İlk olarak; “Hemen şimdi okul binaları yıkılıyor mu ki aileler çocuklarını göndermiyor?” sorusuna cevap verelim. Evet o aileler hemen şimdi o binaların yıkılmayacağını biliyor… Yıllardır o binalarda öğrenciler eğitim gördü doğrudur ama bugün itiraz etmezler, ortaya bir eylem koymazlarsa o binalar tamir edilmeyecek ve o berbat sınıflarda, dersliklerde öğrenciler eğitim almaya devam edecekti. Evet hemen şimdi yıkılmayacak belki ama tamir edilmezse bir gün yıkılacak, hem de deprem bile olmadan yıkılma tehlikesi olan binalar var. Aileler, veliler biliyor ki; Türkiye’deki büyük depremler nedeniyle bir hassasiyet oluştu, eğer bu ortamda binaların boşaltılması, tamir edilmesi sağlanmazsa, her şey yine eskisi gibi olacak. Yine yönetenler o umursamaz tavrına geri dönecek… Bundan önce olduğu gibi… Evet şimdi belki hemen binalar yıkılmayacak ama uzmanların “tehlikeli” dediği binalarda eğitim yapmaya devam etmek çok saçma değil mi? Riskli olduğu apaçık ortada olan bir binada evlatlarımız neden eğitim görsün ki? Bilime, uzmana inanmayacağız da kendi bildiğimizi mi okuyacağız? Bugün yıkılmaz, başka bir gün yıkılır… Binalar yıkılmasa da tavandan sıvaları dökülse bile çocuklar yaralanır. Üstelik yanı başımızda, çok yakınımızda böylesine büyük depremler oluyor, taş taş üstünde kalmıyor, binlerce can gidiyorken, şampiyon meleklerimizi de kaybetmişken, berbat binalar içinde eğitim yapma ahmaklığına ne gerek var? Kıbrıs’ımız deprem kuşağı üzerinde, bunu bile bile kahramanlık yapmanın anlamı var mı? Her an her şey olabilir gibi davranmak ve tedbirimizi almak zorundayız ama inanın bana bu riskler olmasa bile öylesine kötü, yıpranmış, çirkin binaların derslik olmasını insan içine sindiremez. Eğitim yuvası dediğin şey güzel, sağlam, nezih olur, yok da böyle savaştan çıkmışçasına kötü binalarda eğitim alsın çocuklarımız. Diğer kişinin söylediği “uzmanların Kıbrıs’ta deprem olmayacağını söylediği, bunu gazetede okuduğu” yönündeki sözler ise daha korkutucu ve medyamız açısından da düşündürücü. Bu da başka bir tehlike… Eğer vatandaşlarımız uzmanların söylediklerini “Kıbrıs’ta deprem olmayacak” diye algılıyorsa bir yerde bir terslik var… Ya uzmanlar doğru anlatamıyor ya medya söylenenleri doğru veremiyor ya da okuyanlar anlamıyor… Hepsi de tehlikeli… Anladığım şu ki; bazı uzmanların “halk panik olmasın, ülkemiz medyasını takip eden turistler etkilenmesin, korkmasın” diye sarf ettikleri itinalı sözler yanlış anlaşılıyor, hiç deprem olmayacak gibi algılanıyor. Bence uzmanlar da uzmanların sözlerini aktaran gazeteciler de dikkatli olmalı, gerçeğin eğrilip bükülmesine fırsat vermemeli. Tamam halk çok panik olmasın ama duyduklarıyla rehavete de kapılmasın. Bakın adam, “Uzmanlardan duydum, deprem olmayacak” diyor… O kişilere; yukarıda yazdıklarım çerçevesinde görüşlerimi ortaya koydum, kendilerini o ailelerin yerine koymalarını, çocuklarını riskli binalarda bırakmaya gönüllerinin razı olup olmadığını sordum. “Hem de bu okulların çoğunun depremde meleklerini kaybeden, büyük acılar çeken, çok zor psikolojik bir dönemden geçen Mağusa ve bölgesinde yoğunlaştığını düşünün bakalım” dedim. Anlamış gibi göründüler, umarım anlamışlardır…  

28 Şubat 2023