Dikkat ediyor musunuz, son zamanlarda personel istihdam etmek için yapılan sınavlarda başarı oranı oldukça düşük.
Yapılan bazı sınavlarda hiç kimsenin belirlenen puan barajını geçemediğini, ya da çok az kişinin geçtiğini görüyoruz.
Kamu Hizmeti Komisyonu’nun yaptığı sınavlara baktığınız zaman başarı oranının her geçen yıl düştüğünü görmek mümkün.
Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanı Ömer Köseoğlu, geçen gün açıklamıştı; kamuya alınacak personel için yapılan yeterlilik sınavlarındaki düşük başarı oranı oldukça düşündürücü.
Mesela ‘Orta Düzey Yeterlilik Sınavı’nda başarı oranı yüzde 4,6’da kalmış…
Yüzde 4.6’lık oran felaket bir durum, toplum adına, eğitim sistemimiz adına endişe verici…
Ömer Köseoğlu, orta düzey yeterlik sınavındaki başarı oranının geçmiş yıllara göre düşük kaldığını söyledi.
Düşük tabii ki… Durum ortada… Yüzde 4.6 nedir ki?
Özellikle analitik düşünmeyi gerektiren soru türlerinde başarı düzeyi düşük kalıyormuş.
Köseoğlu, Kamu Hizmeti Komisyonu'nun, ortaya çıkan durumla ilgili neden sonuç ilişkisini araştırıp detaylı analizlerini yapacağını söyledi.
Araştırsınlar tabii ki… Ancak ezberci sistemden ancak da ezberci bireyler yetişir.
Ezberci sistemden analitik düşünmeyi gerektiren soruları çözen kişiler yetişmesini mi bekliyorsunuz?
Analitik nedir? Yani çözümlemeli… Analitik zekâ; sebep sonuç ilişkisini etkin bir biçimde kurabilme, karşılaşılan sorunun nedenini belirleyip çözüme varabilme becerilerini içeren zekâdır…
Bu ülkedeki eğitim sistemi nedeniyle bu konuda başarısız sonuç çıkması kadar doğal ne olabilir ki?
Biliyorsunuz kamuda üst, orta, alt ve ortaokul düzeyi olmak üzere toplamda dört düzeydeki yeterlilik sınavları yapılıyor.
Orta düzey yeterlik sınavında başarı oranı yüzde 4,6 yani çok düşük ama diğerleri de çok parlak değil.
Mesela üst düzey yeterlik sınavında başarı oranı yüzde 20, alt düzey yeterlik sınavında ise yüzde 32,4 olduğu açıklandı.
Yani onlar orta düzeye göre daha iyi ama çok da parlak değil.
Devlet kadrolarına girecek kişiler için yapılan sınavlar daha çok gündeme geliyor, buradaki düşük başarı oranı tartışılıyor ama özel sektör için yapılan sınavlarda da durum farklı değil.
Sözlü ya da yazılı yapılan sınavlardaki kötü sonuçlar nedeniyle işletmeler aradığı elemanı bulamıyor.
İş başvurusu yapılırken yazılan CV’lerdeki bilgiler gerçeği yansıtmıyor.
CV’lere yazılanlarla kişinin gerçeği çelişiyor, yazılanların karşılığının kişilerde olmadığı görülüyor.
Ülkede bu kadar çok üniversite varken ve biz üniversite mezunu zengini bir ülkeyken, eleman bulamamak daha doğrusu yetkin eleman bulamamak üzüntü vericidir.
Ülkede ciddi bir üniversite mezunu işsizliği olduğu söyleniyor ama işletmeler ise personel bulamıyor.
Devletin ya da reel sektörün yaptığı sınavlara katılanlar dökülüyor.
Öyle anlaşılıyor ki biz ilkokuldan üniversiteye kadar bir şeyleri yanlış yapıyoruz.
İşin kötü tarafı ise geçmişte durumun daha iyi olması, gittikçe başarı oranının düşmesi.
Yani eğitim bakımından daha iyi olacağımıza gittikçe daha kötü oluyoruz.
Mesele şu ki çok sayıda kolej çok sayıda üniversiteye sahip olmak bir avantaj değil.
Bir şeyin fazla olması değil, kaliteli olması önemlidir.
İlkokuldan üniversiteye kadar eğitimimizde, eğitim sistemimizde yığınla sorun var.
Bakın bu sorunlar bizi vuruyor, bugün fark etmesek de mezun olup hayata karışan kişilerin yetersizliği ile şok oluyoruz.
“Neler oluyor?” diyoruz da neler olduğu ortada…
Bir sınav yapılıyor, oradan yüzde 4.6 gibi bir başarı oranı ortaya çıkıyor ve biz halen tehlike çanlarını duymuyorsak, ileride çok daha kötü sonuçlar bizi bekliyor demektir.
Gerçi bu ülkeyi yönetenler hangi sorunu kafaya taktı ki eğitimi takacak, yapılan sınavlarda kişilerin dökülüyor olmasını önemseyecek?
Zaten nasıl olsa Kamu Hizmeti Komisyonu Sınavı’nı geçmeyeni yarın partizanca devlet daireleri ve kurumlarına istihdam ederler. Kalite, verimlilik kimin umurunda?
Eh böyle böyle çürür bir toplum… Okumuş cahillerle dolu bir ülkenin hayır etmesini mi beklersiniz?