Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis Fileleftheros’un yayınına dün başladığı ve bugün de devam ettiği söyleşisinde, Kıbrıs sorununda “gizli ajandası olmadığını” söyledi.
BM Genel Kurulu için New York’a yapacağı seyahate büyük önem verdiğini söyleyen Hristodulidis, New York ziyaretinin ve Ekim ayında, Avrupa Konseyi’nin “Mart ayında başladığı çabalarının doruğa ulaşacağına” inanç belirtti.
Hristodulidis, Rum Ulusal Konseyi üyelerine de söylediği gibi “gizli bir ajandası olmadığını ve hedefinin, BM Genel Sekreteri’nin temsilci atamasını başarmak olduğunu, bunun müzakerelerin yeniden başlama perspektifini genişleteceğini” anlattı. Hristodulidis, Eylül ayı içerisinde böyle bir atama yapılırsa Ekim ayındaki Avrupa Konseyi’nde “muhtemel olumlu gelişmelerin yolunu açacağına” inandığını söyledi.
Hristodulisid, birkaç gün önce bir mektup gönderdiğini hatırlattığı BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’le yapacağı görüşmeden beklentisinin BM Genel Kurulu’nun tamamlanmasının hemen ardından Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Genel Sekreter ile ortak bir görüşme çağrısı yapması olduğunu anlattı.
Hristodulidis, Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu başkanlarının da Genel Sekreter’le görüşeceğini belirterek New York’ta kalacağı süre içerisinde, “eylemlerini koordine etmek” için onlarla da görüşeceğini kaydetti.
“Çözüm şekli için B planı yok ama…”
Beklentilerinin karşılanmaması halinde bir B planı olup olmadığı sorusuna karşılık “öncelikli hedefinin müzakerelerin yeniden başlaması olduğunu yineleyen Hristodulidis, özetle şunları söyledi:
“Kıbrıs sorununda başka bir çözüm şekliyle ilgili bir B planım olup olmadığını soruyorsanız, açıkça söyleyebilirim ki bu tartışma konusu bile değil. Kıbrıs sorununa başka bir çözüm şekli tartışmasına girmeyi kabul etmem. Müzakerelerin yeniden başlaması için elverişli bir konjonktür olduğunu düşünüyorum, uluslararası düzeyde olup bitenlerin Kıbrıs sorununda dikkate alınması gerekir. Bütün tarafların, çözümden ortaya çıkabilecek menfaatleri algılamasını sağlayabilecek olan AB’nin daha aktif müdahil olmasını bu çerçevede öne sürüyoruz. Çünkü başka türlü kimse çözüme ilerlemeyecek. Bu çaba sonuç vermezse, müzakerelerin yeniden başlamasına yardımcı olabilecek bazı başka unsurları müdahil etme düşüncem var ki şu anda bunları başka kimseyle paylaşmadım.”
Hristodulidis, Türkiye’ye siyasi yaptırımların fikir babası olduğu hatırlatılarak “havuç kırbaç mantığında mısınız” sorusu yöneltildiğinde “tam da bu yüzden karşılıklı menfaatten ve böyle bir şeyi görüşmeye hazır olduğumuzdan söz ediyorum. Türkiye tarafından karşılık gelmez ve meşruiyet çerçevesi dışında farklı eylemlere girerse –bunun olmamasını dilerim- bütün ihtimaller açıktır” cevabını verdi.
“Kıbrıs Türk toplumunu kazanmak önemli”
Türkiye’nin “olumsuzluğuyla” diplomatik eylemler dışında başka nasıl başa çıkılabileceği sorulan Hristodulidis, Kıbrıs sorununda gelişmeleri gündeme getirecek tek şeyin diplomasi olduğu görüşünü belirtti, şöyle devam etti:
“Aynı zamanda, Kıbrıs Türk toplumunu ‘kazanmamızın’ önemli olduğunu düşünüyorum. Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğu Kıbrıslı Rumlarla birlikte yaşamak istiyor ve kesinlikle iki ayrı devlette değil. Kıbrıslı Türklere yönelik somut önlemler demetini, bu çerçevede inceledik, maliyet hesabını yaptık, uygulanabilir olduğunu gördük ve karar verdik. Önlemlerin detayına girmeden Ulusal Konsey üyelerine de söylediğim gibi, müzakerelerin yeniden başlaması çabasına yardımcı olacağına kanaat getirdiğimde ilan edeceğim.”
“Enerji egemenliğe tabidir, ucu Kıbrıs sorununun çözüm şekline dokunur”
Hristodulidis, Türkiye’ye enerji konusunda (taviz) “verme” söz konusu olup olmadığı sorusuna “Hayır” cevabını verdi, şunları söyledi:
“Enerji konusunda bu öneriyi yapan AKEL Genel Sekreteri’ne de söylediğim gibi enerji meselesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğine tabidir, dolayısıyla, ucu Kıbrıs sorununun çözüm şekline dokunur. Çünkü egemenlik, egemen eşitlik konularına dokunursak, Kıbrıs sorununun çözüm zeminini reddederek iki devlet çözümüyle ilgili Türk yaklaşımını benimsedik anlamına gelir. Hiçbir şekilde böyle bir tartışmaya girmem söz konusu değil.”
“Bazı Kıbrıslı Türk gruplarla görüştük, öneri ve tekliflerini paylaşmak isteyenlerden görüşme talebi aldık”
Kafasında, güven yaratıcı önlemler dışında, Kıbrıslı Türklerle ilişkileri iyileştirme düşüncesi olup olmadığı sorusuna karşılık Hristodulidis şu yanıtı verdi:
“Üç konu: Birincisi Kıbrıslı Türklere yönelik önlemler Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek taraflı önlemleridir. İkincisi, Kıbrıs Türk toplumuna yönelik bazı güven yaratıcı önlemler var, bunları çalıştık ve hazırız. Üçüncüsü de sizin söylediğiniz. Evet. Kıbrıslı Türk grupları ile temas halindeyiz. Bazı Kıbrıslı Türk gruplar ile görüşmem yayınlandıktan sonra önerilerini, tekliflerini vb. bizimle paylaşmak isteyen örgütlü olan-olmayan birçok Kıbrıslı Türk’ten görüşme talebi aldık.”
"Ebeveynlerinden biri Türk olan çocuklar..."
Hristodulidis, önlemlerin türü ve içeriğini “Kıbrıslı Türklerin gündelik hayatlarıyla ilgili ve uygulanması işgal rejiminin oluruna, iş birliğine gerek olmayan önlemler” sözüyle izah etti. Ebeveynlerinden biri Türk olan çocuklara kimlik talebi üzerine “Bu, uluslararası hukuktan ve tabii Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası'nın dışına çıkmamak için meşruiyet çerçevesi içerisinde çalışılan konulardan biridir çeşitli kategoriler var” dedi.
“Rum Müzakere Heyeti, Müzakereci ve Teknik Komiteler”
Rum Müzakere Heyeti’nde bir değişiklik olup olmayacağı, Rum Müzakerecinin aynı kişi kalıp kalmayacağı sorusuna muhatap olan Hristodulidis “Müzakereci aynı kişi kalacak. Helen, heyet için bazı isimler not ettim. Kendilerine bilgi vermedim ama çalışma arkadaşlarımın da iş birliğiyle bazı isimler not ettim. New York’taki gelişmelere göre önümüzdeki dönemde, heyet tamamlandığında kendilerine bilgi vereceğim.” dedi.
Hristodulidis, teknik komitelerin ne olacağı, aynı oluşumla mı kalacakları sorulduğunda ise “Tabii kalacaklar. Kendileriyle ilk görüşmeyi yaptım, çok verimliydi. Maalesef teknik komiteler, Kıbrıslı Türklerin liderliğine Sayın Tatar’ın gelmesinden sonra, daha önce yaptıkları gibi iş üretemiyor. Buna rağmen kendileriyle görüştüm, tek taraflı yapabileceğimiz eylemler hakkında öneri istedim ve işleyişleriyle ilgili görüş alış verişinde bulunduk. İstifa eden ve yerine başkası atanan bazı üyeler var. Özellikle Müzakereci teknik komitelerle sıklıkla temas ediyor.” diye konuştu.
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) sorulduğunda Hristodulidis, “Halen yürüyor. 2024 bütçesine kurulun işleyişiyle ilgili maddenin girmesi için Sayın Conis Maliye Bakanı ve Müsteşar görüştü. MGK konusunda mutluyum çünkü Pile’deki kriz sırasında pratikte çok özlü çalıştı” dedi.
“Ara Bölge’nin statüsünü sorgulatmayız”
Hristodulidis gazetenin Pile konusunda bir sonuca varılıp varılmadığı sorusuna karşılık “Hayır, (sizinle) konuşmakta olduğumuz şu anda sonuca varılmadı. Çalışmalar halen bizim, İşgal kuvvetlerinin çabalarıyla Türk Dışişleri Bakanlığı’nın güya ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin toprağı olduğu açıklamalarıyla ortaya konulduğu gibi Ara Bölge’nin statüsünün sorgulanmaması hedef ve çabamız ile devam ediyor” dedi.
Pile’de çözümün ne olacağı sorulduğunda ise “Tekrar ediyorum, görüşüyoruz. Bizim açımızdan sonuca varılmadı. Sonuca varılırsa, Ara Bölge statüsü hiçbir şekilde sorgulanmayacak” diyen Hristodulidis, yolun açılması konusunda anlaşmaya varıldığının yazıldığı hatırlatılarak çalışmanın devam edip etmeyeceği sorusuna karşılık “Yineliyorum, şu anda Pile konusunda sözünü edebileceğimiz bir anlaşma yok. İstişare devam ediyor ve nasıl sonuçlanacağını göreceğiz” cevabını verdi.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasidis, “Strovilia’da (Akyar) yeni statü yaratılacak” korkularına cevabının ne olduğu sorusuna karşılık “Tam da bunu diyorum. Kıbrıs Cumhuriyeti hiçbir şekilde şunları sorgulayacak hiçbir çözüme varmayacak: Birincisi, Ara Bölge’nin statüsü. İkincisi, işgal kuvvetlerinin herhangi karşılaştırmalı askerî üstünlük oluşturması. Aksine, herhangi bir çözüm –eğer varılırsa- bu tür proje veya düşüncelerle karşılanacak.” ifadelerini kullandı.