Ülkemizde yaşanan ekonomik sarsıntı birçok kesimin ay sonunu zor getirmesine neden olurken, özellikle toplu taşımacılık sektörü bu konuda büyük darbe yiyor.

   Tüm girdileri dövize bağlı olan toplu taşımacılar, TL’nin döviz karşısında değer kaybetmesi sonucu ayakta duramayacak hale geldi.

   Toplu taşımacıların kâr marjları ocak ayındaki zamdan bu yana yüzde 65-70 oranında düşerken, müşteri potansiyelinin ise yüzde 50-60 azaldığı belirtildi.  

   Avrupa Konseyi tarafından 1992’de Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Konferansı’nda kabul edilen Avrupa Kentsel Şartı’nın “dolaşım” maddesine göre toplu taşımacılığı da kapsayan dolaşım özgürlüğünü

kısıtlamayan uyumlu bir düzenin sağlanması öngörülüyor.

   Ülkemizdeki duruma bakıldığında ise toplu taşımacılıktaki sıkıntıların dolaşım özgürlüğünün de ihlal edilmesine neden olduğu göze çarpıyor.

   Konuyla ilgili BAĞIMSIZ GAZETE’ye konuşan Çağdaş Kamu Araçları İşletmecileri Derneği (Kar-İş) Başkanı Fuat Topaloğlu, toplu taşımacılarının zor durumda olduğunu belirterek, birçok kişinin işi bırakarak Güney Kıbrıs’a çalışmaya gittiğini vurguladı.

   Kıbrıs Türk Toplu Taşımacılar Birliği Başkanı Beksan Bekir Akandere, gelirlerinin kalmadığını, toplu taşımacıların karın tokluğuna çalıştığını, gelirlerin döviz karşısında eridiğini dile getirerek, toplu taşımacılığın ayrı bir politika ve planlamaya ihtiyacının olduğunu anlattı.  

   

Topaloğlu: Kâr marjlarımız 4 ayda yüzde 65-70 düştü

 

   Çağdaş Kamu Araçları İşletmecileri Derneği (Kar-İş) Başkanı Fuat Topaloğlu, TL’nin döviz karşısında değer kaybetmesinin toplu taşımacıları olumsuz etkilediğini belirterek, tüm girdilerin dövize endeksli olduğunu kaydetti.

   Araçları her servise verdiklerinde iki kat para ödediklerini dile getiren Topaloğlu, söz konusu giderlerin her ay değişiklik gösterdiğini ifade etti.

   Topaloğlu, akaryakıta zam gelmesinin ülkedeki her şeye zam gelmesi demek olduğuna işaret ederek, zam aldıkları Ocak 2023’ten bugüne kadarki dönem içerisinde kâr marjlarının yüzde 65-70 oranında düştüğünü vurguladı.

   Yanlarında çalışan kişilerin maaşlarının, sosyal haklarının; araçların mecburî ve sürpriz giderlerinin toplu taşımacıları zorladığına dikkat çeken Topaloğlu, bu sorunlara zammın da çözüm olmadığını, zam aldıkça işlerin düştüğünü anlattı.

   Topaloğlu, okulların kapandığını, turizm sezonunun da sonlanmasıyla toplu taşımacılığa taleplerin çok düştüğü üzerine durarak, müşteri potansiyelinin yüzde 50-60 oranında azaldığının altını çizdi.

   15 gün sonra ülkede 276 yerleşim biriminden toplu taşımacılığın yapılmayacağını belirten Topaloğlu, okulların kapanması nedeniyle öğrenci taşımacılığının sona ereceğini kaydetti.

   Topaloğlu, çoğu toplu taşımacının bu zorluklar karşısında çaresiz kalarak Güney Kıbrıs’a çalışmaya gittiğini dile getirerek, bunun acı bir durum olduğunu ifade etti.

   Topaloğlu, toplu taşımacılığın iyileştirilebilmesi için şirketleşmenin gerçekleştirilmesi gerektiğini söyleyerek, böylelikle otobüslerin kalitesinin yükseleceğini, son model araçların kullanılacağını, hem hissedarların hem yolcuların kazanacağını bildirdi.

   Ulaştırma Bakanlığı’nın bu konuda yaptığı bir çalışmasının bulunduğuna işaret eden Topaloğlu, bunun için üniversitelerin toplu taşımacılıktan çekilmesi gerektiğini anlattı.

   Topaloğlu, ülkeye gelen 80 bin öğrencinin üniversitelerin servisleri tarafından taşındığına dikkat çekerek, şirketleşmeyle tüm yerleşim birimlerine taşımacılık sağlanacağını açıkladı.

    Topaloğlu, devletin toplu taşımacılara destek olmasının sosyal devlet anlayışının bir gereği olduğunun altını çizdi.

Akandere: Gelirimiz kalmadı, toplu taşımacılar karın tokluğuna çalışıyor

 

   Kıbrıs Türk Toplu Taşımacılar Birliği Başkanı Beksan Bekir Akandere, toplu taşımacıların en büyük sorununun artan giderlerin önüne geçememeleri olduğunu belirterek, standart bir fiyat uygulamasının uzun vadede kullanılamadığını kaydetti.

   Giderlerin sürekli değiştiğini dile getiren Akandere, dövizin artışıyla birlikte alım güçlerinin ciddi anlamda düştüğünü ifade etti.

   Akandere, korsan taşımacılığın da ciddi oranda olduğuna işaret ederek, bu konuda yeterli denetimin ve caydırıcı yaptırımların bulunmadığını söyledi.

    Bu yapı içerisinde gelir elde edilmesi, hayatın normal bir şekilde devam ettirilmesinin toplu taşımacılar için geçerli olmadığına dikkat çeken Akandere, şöyle devam etti:

   “Öğrenci taşımacılığında sürekli lanse edilen araçların yenilenmesi uygulaması mevcut fiyatlara göre mümkün değil. Elde edilen gelir, döviz karşısında eriyen bir buz gibi görünüyor. Dövizin yükselmesi ancak bizim sözleşmelerimizin TL bazlı olması sebebiyle bu işi icra edip gelir elde edene kadar alım gücümüz ciddi şekilde düşüyor. Yeni araçlar ve turizmde 8 yaşa kadar araç ithal edebiliyorsunuz. Güzergâh ve okul araçlarında 12 yaşa kadar araç ithal edebiliyorsunuz. Öte yandan bu yaştaki araçlar oldukça pahalı”

   Akandere, muafiyetlerin arzu edilen noktada olmamasından dolayı stopaj, vergi, KDV gibi ödemelerin yapıldığı üzerinde durarak, bunların ek maliyet olduğunu anlattı.

“İthal edilecek araç yaşı 12’den yukarıya çekilmeli”

   Toplu taşımacıların kamu hizmeti vermeye çalıştığını belirten Akandere, her bireyin toplu taşımacılıktan hizmet alabileceğini, bunun için vergilere muafiyet hakkı verilmesi ve daha kolay yenilenebilir hale sokulması gerektiğini kaydetti.

   Akandere, 12 yaşın üstündeki bir aracın da ithal edilebilmesi gerektiğini dile getirerek, 80 yaşındaki bir araçla hizmet vermek yerine 2000 – 2005 model bir araçla taşımacılık yapmanın daha yerinde bir karar olacağını ifade etti.

   Herkesin son model araçlar alma arzusunda olduğunu ancak bunun için devletin toplu taşımacılara uzun vadeli, düşük faizli kredi verip veremeyeceğini soran Akandere, bunun hayal olduğu değerlendirmesinde bulundu.

   Akandere, böyle bir imkân yokken B planı olarak ithal edilecek araçların yaşının 12’den yukarıya çekilmesi ve herkesin ulaşabileceği bir noktaya getirilmesi gerektiğine işaret ederek, şöyle dedi:

   “Sözleşmemiz olmasına, 170 eğitim yılı hesaplanmasına rağmen diğer yandan eylemler oluyor ve zarar gören yine biz oluyoruz. Burada eylemlerin haklılığını veya haksızlığını tartışmıyorum, yanlış anlaşılmasın. Ancak sonuç olarak olan bize oluyor.

   Okullar ansızın kapanıyor biz bu noktada işimizi yapamayacak ve ödemelerimizi alamayacak duruma geliyoruz. Bunun yanında biz kendi personelimize maaş vermek, onların yatırımlarını yapmak zorundayız. Bu iş için sözleşmeli olarak ayarladığımız aracı başka bir bölgeye gönderme gibi bir durum yok. Hangi aracın hangi işi yapacağı plaka plaka bellidir. 3 haftamızı kaybettik”

   Müşteri kitlelerinden bir diğerinin turizm olduğunu belirten Akandere, turistlere yönelik verdikleri hizmetle gelir elde etseler de TL’nin değer kaybetmesi sonucu bu gelirin de bir anlamının kalmadığını, toplu taşımacıların karın tokluğuna çalıştığını kaydetti.

   Akandere, toplu taşımacılığın ayrı bir politika ve planlamaya ihtiyacının olduğunu dile getirerek, üniversitelerin öğrencileri kendisinin taşıdığını, çarşıya çıkan asker kalmadığını, böylelikle müşteri kitlesinin almadığını ifade etti.

   Güzergah taşımacılığında ise elverişli bir ortamın olmadığına işaret eden Akandere, toplu taşımacılıkta iyileştirmelere gidilebilmesi için kooperatifleşmeye veya şirketleşmeye gidilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Editör: Ceren Özbil